Okuduğum her Aytmatov kitabında biraz daha tanıyorum Orta Asya'yı, biraz daha içime işliyor yaşanan olaylar. Orta Asya bozkırını da seviyorsunuz onunla dolaşırken.
Aytmatov okuyan bilir hikayelerin sonu hep bi hüzün ama hüzünle gelen bir cesaret örneği ile tamamlanır.
Aytmatov kitaplarında okuduğum kadarı ile kadın karakteri hiç bir zaman ezilen konumunda değildir. Hikayelerinde hep kahraman olarak geçmiştir.
Bir solukta okunabilecek bir eser. Birkaç saatinizi ayırmanız yeterli olacaktır. Yine bir savaş durumu ve yine zorlu geçen yıllar, yaşanılan onca duygu ve hepsi birbirinin içinde. Korku, aşk, heyecan, cesaret, fedakarlık, yoksulluk, acı... Tüm bu duyguları bu kısacık hikayede Seyde karakteri ile yaşıyorsunuz.
Sovyetler Birliği ve savaş, eşinden ayrılan kadın, zorluklar çeken köy halkı ile; duygusal unsurlarda ise bekleyiş, vatanseverlik, fedakârlık ve vicdan ile bizleri “yüz yüze” getiriyor. Film tadında okuyorsunuz aslında Seyde'nin başından geçen bu hikayeyi.
Köydeki diğer erkekler gibi Seyde'nin kocası da savaşa alınır fakat bir zaman sonra asker kaçağı olarak döner. Başkaları için ölmek onu bambaşka bir insan haline getirmiştir ve Seyde artık kocasını tanıyamaz hale gelecektir. Bundan sonrası kadının içindeki çekişme, fedakarlık, cesaret, aşk ve akıl. Bakalım hangisini tercih edecektir Seyde. aşkı mı galip gelecek akıl mı?
Bu hikâyede savaş; cephede olanların değil, geride kalanların savaşı. Yürekli, fedakâr ve cesur kadın Seyde ve onun hikâyesiyle tanışmalısınız.