Sadece ölülerin yası tutulmaz deniz kızı, bazen ölen anların da yası tutulur. Sen ve ben bu hüznü hayatımız boyunca taşıyacağız. Yaşanmayan anların yasını tutacağız.
Kitap aşırı sürükleyiciydi ama sonuçlara pek şaşırmadım:(((( ben artık beni okurken şok edecek bir gerilim/polisiye kitabı okumak istiyorum.... ki öyle pek bi okuma geçmişim de yok bu türde yine de böyle oluyor anlamadım..... bu yazarın başka kitaplarını da alacağım bi ara umarım onları daha çok beğenirim
kitabı ilk bitirdiğimde ne okuduğumu anlamadan boşluğa bakakaldım. Kitabın yorumlarına ve editlerine bakarken yavaş yavaş bir şeyleri idrak ettim ve sanki göğsüme fil oturdu:') okuduğumuz 2.5 kitap gözümün önünden film şeridi gibi geçti resmen. Sanki hem çok şey okuduk ve çok şey öğrendik gibi geliyordu hem de sanki hiçbir şey okumadık ve
Size kimse anlatmadı mı? Yanan gemiler geri dönemez.
...
Size kimse anlatmadı mı? Dilek tuttuğunuz yıldızların çoğunun çoktan sönüp gittiğini.
...
Bana hiç kimse anlatmadı, yıldızların dilek tutamayacağını.
"İçeriye atılan ve çürümeye bırakılan meyvelerden rahatsız mı oldun?" Kaşlarını kaldırdı. "Çamurlu ayaklarla basılmasından hoşlanmadın mı?" diye sordu bana yanaşıp. "O halde diğerlerinin neden kafanın içine kirli düşünceleri ile girmesine izin veriyorsun?"
Kimseye kirli ayaklarıyla beynimde gezme fırsatı vermem. Bu deyişi anımsıyordum ama duymakla maruz kalmak farklı hissettirmişti. "Kimsenin izin aldığını sanmıyorum." Elimi burnumdan çekip başka bir farkındalıkla ağırlığımı tek bacağıma verdim. Gülümsedi. "O halde neden barakanı temizlediğin gibi onların kafanın içine bıraktıklarını da temizlemiyorsun?" Sessiz kaldım.
Kafamın için henüz gömülmemiş cesetlerle doluydu. "Kendini onarmadan başkasını kurtaramazsın. Kendi korkularını yönetemeyen biri krallıkları yönetemez."
Krallıkları mı? Başıyla yerdeki leş yığınını işaret etti. "Orada duruyor, onunla ne yapmayı düşünüyorsan, kafanın içini bu hale getiren her şeye karşı da ne yapman gerektiğini biliyorsun."
Dönüp gitti.
Bumumu tıkadığım gibi, kulaklarımı tıkayabilirdim. O şeye dokunmak yerine hemen ötede duran kürekle toprağı eşeler ve o iğrenç şeyi gömebilirdim. Üzerine başka bir şeyler atıp, görmezden gelebilirdim. Birisi gelip ondan kurtulana kadar bir kenarda bekleyebilirdim. Arkamı dönüp kaçabilirdim.
Ya da burayı temizlediğim gibi kafamın içini temizlerdim ve bir daha kimsenin kirletmediğine emin olurdum.
Kitaba karşı ne hissedeceğimi o kadar bilmiyorum ki... az önce bitirdim ve kitabı sindirmeyi beklemeden yorum giriyorum bu sefer. Kitabın başlarını aşırı büyük bir merakla okudum. Ama daha sonra kuyu kazıkdıkça sanki içindeki benmişim gibi nefessiz kaldım, tüylerim diken diken oldu ve kötü bir şey olmasından korkarak çevirdim sayfaları. Aşırı rahatsız hissettim okurken ve gerçek anlamda midem bulandı. Üzgünüm... gerilim kitabı okurken bile bu kadar rahatsız olmamıştım. Son 90 sayfasını bitirmek için hızlı hızlı okudum sadece. Yıllardır kitaplığımda bekleyen bir kitaba karşı böyle hissedeceğimi hiç düşünmemiştim ama yani bilmiyorum çok rahatsız edici bir kitaptı. Kitaplığıma bakıp bir anda okuma isteği dolmasıyla okumaya başlamıştım sabah kitabı ve üzülerek şuan acaba yarım mi bıraksaydım diyorum :((( vermek istediği mesajları anladım ama maalesef hiç hoşlanmadım.