Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Murat Demirci

168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
İçimizdeki çocuk
Çocukken sokaklarda dolaşırken etrafında herhangi bir şey olmadan tek başına duran taşlara çok üzülürdüm. Hemen onları diğer taşlarını yanına götürüp yalnız kalmasınlar isterdim. Bazen saatlerce bu taşlarla uğraşırdım. Kimseye de söylemezdim ne yaptığımı deli zannetmesinler diye. Yetişkinliğimde de bazen böyle tek başına kalmış taş gördüğümde buruk bir acı duyumsarım hala. İnsanlara kızarım, kimse kimseyi bile isteye yalnız bırakmamalı. Günümüzün popülist yaklaşımı olan bireyselleşme, kendine alan açma gibi kavramları çok yanlış yerlerde yaşıyoruz bazen. Daha çok keyfime göre dönüyor bu maalesef. Çocuğun o güzelim dağ köyünde yalnız kalması ve etrafındaki cansız objelere isim verip onlarla konuşması yüreğimi burktu. Çantasına masal anlatan bir çocuktan bahsediyoruz. Şehir insanlarında hep bir doğa güzellemesi görürüz: “Şuralarda yaşamak vardı be” derler, anlık duygular uyanır, hemen fotolar çekilir ve kapanış. Doğayla bir olmanın ne demek olduğunu çok çok acı bedeller ödeyerek öğreneceğiz. Bundan hiçbir şüphem yok. Oysa nasıl olmalı doğa sevgisi, bakın çocuğumuz ne düşünüyor: “Çünkü geceleri ormandaki ağaçlar da çok korkarlar. Kimi kimseleri yoktur. Çıplaktırlar. Soğuktan tiril tiril titrerler, sığanacakları bir yer de yoktur. Ormanda gezer, korkmasınlar diye her birini okşardım. Yazın tekrar yeşermeyen ağaçlar, kesinlikle korkudan dönüp kalanlardır.” Çocuk saftır, temizdir. Kirletmeyelim ne olur hiçbir çocuğu. İçime işledi bu eser. Yaşadım okurken. Siz de yaşayın. Hep o içimizdeki çocuktan bahsetmez miyiz? İçimize tekrardan işlesin bu çocuk. Yazar da onu istiyor. Teşekkür ediyorum.
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,1bin okunma
Reklam
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Ruh Ressamı
İnsan ruhunu ve onun derinlerde gizlediklerini yüzümüze yüzümüze daha iyi çarpan biri var mı acaba? İnsana insanı kelimelerle canlandıran bir tiyatro eseri gibi Yeraltından Notlar. Eseri okurken -özellikle Yeraltı bölümünde-parça parça o kadar çok düşünce geliyor ki insanın aklına, not etmekten başka çare bırakmıyor. Ömür boyu içinizde taşıyabileceğiniz bir eser. Zaten taşıdığımız da bir eser. Neden mi? Çünkü birçoğumuzun varoluşsal sancılar çekiyorum diye gezmeyi adet edindiğimiz dünyada, yazar yerin altından bildiriyor. Yeraltı diye bahsettiği yer ise beynimiz. Freud ona bilinçaltı demişti. Dostoyevski ise yeraltı diyor. “Evet efendim 19.yüzyıl insanı en başta karaktersiz olmalı, böyle olmaya manen mecburdur; karakter sahibi, çalışkan bir insansa oldukça dar kafalıdır.” diyor kendileri. Yıllar öncesinden günümüze ayna tutuyor. Şener Şen’in “Namuslu namussuz” filmi geliyor aklıma. İyilerin hep kaybedeceğini düşünmedik mi hiç? Tüm çıplaklığıyla anlatıyor yerin altından. “Yemin ederim ki, her şeyin fazlasını anlamak hastalıktır” diyor. Günümüzde ne geliyorsa başımıza fazlasıyla anlamaktan gelmiyor mu zaten? Ekliyor da devamında : “İyiyi, güzel ve yüksek şeyleri ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlere battım, sıkıştım kaldım içlerinde.” İyi ile kötünün içimizde, insanlık var olduğundan beri çarpıştığını gösteriyor hepimize. Deliriyorum kitabı bitirdiğimde, ancak bu kitap hiç bitmez, bitemez. İçimizde daima iyi ile kötü çarpışacak, bundan kaçışımız yok. Yerin altına da girsek böyle girmesek de böyle. Başucu eseri değil “başiçi” eseri. Teşekkür ediyorum.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,8bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Küçücüğüm, insanlığım!
“Senin büyüklüğün, küçük adam, bize kalan son umut” Bildiri olarak dağıtabileceğimiz mesajlarla dolu bir eser. Yayınlama amaçlı yazılmaması da daha da ilgi çekici hale getiriyor seslenişi. İnsanlığa yapılmış büyük bir çağrı. Kitapta sürekli küçük adama da söylüyor zaten bu çağrının yapıldığını: “Sana bu sözleri ehil insanlar zaman zaman söyledi ancak hiçbir zaman dinlemedin küçük adam!” Alan fark etmeksizin birçok konuda “insanca” davranışlarımızın olması gerektiğinden ağır dert yanılıyor. Kendimizin de içinde küçük adam veya küçük kadın olmasından şüphe ediyoruz. Bu tanımlamaya uyan davranışlarımız elbette olmuştur. Buna hiç şüphe duymadan okumanızı ve okkalı tokatlamamızı isterim benliğimizi. Çünkü sarsılmadan asla kendimize gelebilecek bir insanlık olmadık tarihin hiçbir döneminde. İçimizdeki küçük adamlarla ve küçük kadınlarla yüzleşip, onları insanlık adına “büyütebilmek” dilekleriyle. Teşekkür ediyorum.
Dinle, Küçük Adam
Dinle, Küçük AdamWilhelm Reich · Cem Yayınevi · 202113bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
158 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Norveçli Martin
Hiç açlıktan parmağınızı ısırmayı denediniz mi? Üstelik kanatacak kadar! Dehşete düşmenin yanında bu kadarını yapmaz diye okudum o satırları. Otobiyografik bir eser oluşundan olsa gerek, acaba hangi kısımları gerçekten yaşandı diye düşünmekten içim acıdı. Açlığın insanlara neler yaptırabileceğini filmlerde, dizilerde ve kitaplarda düşündük bu zamana kadar. Bir kez daha ne kadar güçlü bir ihtiyaç olduğunu harika betimlemelerle önümüze seriyor yazarımız. Konu ihtiyaç, açlık olunca hemen aklımıza Maslow geliyor tabii. Yazarken hiç düşünmüştür bilmiyorum ama hiyerarşiye göre en alt düzey ihtiyaçlar giderilmeden üst basamaklardaki ihtiyaçlar perdelenebiliyor. Kitabımızda ise açlıktan parmağı ısırarak avunmaya çalışan kahramanımız, birçok kez ahlaklı olabilmek adına kendisiyle müthiş bir savaş veriyor. Bu kısımları okurken de ‘al o parayı artık ve git yemek ye’ dedirtecek sefaleti yaşıyor aslında. Etkileyiciydi, ders verir nitelikteydi. Günümüz şartlarını düşündüğümüzde ilkel ihtiyaçlar için, insanların ne gibi erdemlerden vazgeçtiğini düşününce daha da değerli hale geliyor. Üstelik insanlarımız, o ilkel ihtiyaçlar için vazgeçtikleri her erdem sonrası, kendilerince öyle haklı sebepler buluyorlar ki şaşarak kendiniz suçlu hissedersiniz. Bunu başarabiliyorlar gerçekten. Tokken okursanız kendinizi de suçlu hissedebilirsiniz. Okuma tavsiyesi, aç iken okuyunuz. Açlığın bu gezegenden silinmesini hayal eden yetişkinlerin ve çocuk kalbi taşıyan insanların varlığına inanıyor ve teşekkür ediyorum.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,7bin okunma
140 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kırlangıçlar gibi Anadolu
Anadolu’nun yanık bağrı.. Neden yanık olduğuna farklı açılardan bakalım: Saflık derecesi yüksek insanlarımız, elinde olmayanı dahi elinde yapıp veren yüksek gönüller, temiz duygular, sürekli akışta olan insanlar. Diğer taraftan, ilkel duyguların yönlendirdiği beyinler, iyi niyet dağıtımı yapılırken kafasını magmaya kadar gömen karakterler. İşte
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202144,6bin okunma
Reklam
191 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Umut ve Neşe Sokağı
Yine bir Steinbeck romanı ve yine zihnimizde harika bir tat. Kitap hakkında edebiyat kaygısıyla ilgili eleştiriler okuyorum. Edebiyat’tan ne anladığınıza göre değişir bence. Benim okurken keyif aldığım bir eser oldu. Bir kitabı okumayın, zaman kaybı gibi yorumlar yaparken iyi düşünmek gerekir. Yukarı Mahalle’deki kurguyla ve karakterlerle çok benzer bu kitap da. Özellikle oluşturulan karakterlerin gerçekliği ve sırıtmaması yazarımızın en etkileyici yönlerinden. İki kitapta da iyimselik hakim. İyimser umudu romanlardan da olsa hissetmek ne güzel. Steinbeck’in ömrü bu tarz mahallerde ve sokaklarda geçmiş, o yüzden betimlemelerini canlandırıyor adeta sözcüklerle. Çılgın partiler hep kavgalı, karakterler hep alkolik ancak neşe hiç eksik olmuyor Sardalye Sokağı’nda. Yukarı Mahalle ve bu kitaptan sonra sıra geliyor Tatlı Perşembe’ye, onu da okumayı sabırsızlıkla bekliyorum. Yazarımızın yarattığı mahallelerdeki ve sokaklardaki neşenin ve umudun hepimizi sarması dileklerimle. Teşekkür ediyorum.
Sardalye Sokağı
Sardalye SokağıJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20173,017 okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
İnsanın zehri: Mutluluk
Mutluluk. Bu kavram hepimizin ulaşmaya çalıştığı ancak bir türlü yakalayamadığımız, yaşamın temel amaçlarından. Çok fazla söz, kitap, şarkı konusu. Hakkında yazmak biraz zor. Çünkü zihnimin her yerinden farklı bir yazarın paragrafı, şarkının sözü, usta bir filozofun düşünceleri fışkırıyor. Kontrolü güç duygular. Sokrates der ki: “Mutluluğun sırrı,
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202036,1bin okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Samimi Mahalle ve ‘sakin’ olmayanları
İnci romanını okurken Sunuş bölümünde Tomris Uyar’ın, yazarımızın Yukarı Mahalle kitabıyla ilgili; ‘ Bugün bile Steinbeck hayranlarının başuçlarından ayırmadığı bir kitap’ yorumu ilgimi canlandırdı. Tomris Uyar’ın boşuna o cümleleri kullanmayacağını, eserin gerçekten de zihnimizde güzel bir tat bırakacağına emin oldum. Roman okuduğumu hissettim.
Yukarı Mahalle
Yukarı MahalleJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20182,105 okunma
176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Olmak ya da hiç olmak
Kitabı tamamen paylaşmak mümkün olsaydı yapabilirdim. Sevme Sanatı kitabında da aynı duyguyu hissetmiştim. Fromm’un düşünce yapısını, olaylara yaklaşımını ve mantığını çok seviyorum. Çok ihtiyacımız var onun söylediklerini uygulamaya. Nezaket sahibi ve kibar bir beyefendi olduğunu düşünüyorum Fromm’un ancak topluma, insanlığa, sevgiye, hayata dair içinde tutamadıklarını söylerken üslubunu sertleştiriyor. Onu sevme sebeplerimden biri de bu sanırım. Bu noktada benzeşiyoruz çünkü. Anlayabiliyorum derdini. Derdini anlayabildiklerimizi sevebilmek ne mühim şey Allahım! 92 senesinde yayımlandığı görüyorum kitabın. O dönemlerde insanı ilgilendiren konularda bu kadar detayla ‘olmak’tan bahsedip günümüze yani 2021’e ve çok sonrasına ‘olma’nın neredeyse tam karşılığını anlatması değerini çok katlıyor eserin. Günümüzde değersizleştirilen o kadar çok şey var ki! ‘Olmak’ konusu da nasibini aldı ne yazık ki. Deneme yapabilirsiniz. Tanıdığınız insanlara ‘olmak’ deyince neler düşündüğünü sorup, ‘olmuş insan’ deyince ne gibi özellikler sıralayacaklarını -belki de sıralama yapamayabilirler- bir derleyin. Sonuçlara birlikte şaşıralım. Fromm’un Freud düşünceleriyle ile olan ‘tatlı’ değerlendirmelerine ise bir başka kitabında yer vermek istiyorum. Zira yazarımızı ‘peçeteye bile karalamış olsa’ okumak ve daha çok anlamak istiyorum. İyi insanlar birden ortaya çıkmazlar, onlar oluşurlar. ‘Olmuşlarından’ seçmeniz dileklerimle. Sevgiler, saygılar :)
Olma Sanatı
Olma SanatıErich Fromm · Say · 2017978 okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Masalların Hayallerle Buluştuğu Yer
‘Masallar gerçek olsa’ diye mırıldanırken buldum kendimi kitabı bitirdiğimde. Oysa doğrusu, ‘ hayaller gerçek olsa’ ‘Bir yer var, iyiliğin ve kötülüğün ötesinde, seninle orada buluşacağız’ diyerek hem Mevlana’ya hem de Livaneli’nin Huzursuzluk kitabına selam verelim. Dağın Ay’la Buluştuğu Yer, Ay’ın Işık Saçtığı Şehir tam o sözdeki gibi bir buluşma yeri. Çin kültürünün en eski kültürlerden biri olması masallarının da zengin olmasına sebep olmuştur diye düşünüyorum. Çeltik tarlaları, pirinç lapaları, verimli topraklar, ejderhalar, esrarengiz şehirler, kaplanlar, derebeyleri, Güneş ve Ay bu zengin kültürle ilgili kitapta anımsadıklarım. Şunu belirtmeden de geçemeyeceğim sanırım. Böylesine zengin öğeler içeren bir kültürün insanlarının günümüzde bu kadar zalimce o coğrafyadaki kendi kültürlerinden olmayan insanlara yaptıkları ne büyük tezat. Kültür ile zalimlik arasında ilişki var mıdır acaba ? İnsanın olduğu her yerde her şey olabilir diyerek kapatabiliriz bu konuyu. Tezatlıktan devam edebiliriz. Böyle masalları okuyup o çok değerli ve artık az bulunan saf duygulara sahip insanların günümüzde günlük hayattaki yaklaşımları, düştükleri hataların tezatı... Ah insanlar ah ! Hep doğrusunu, temizini bilirsin, davranışa dönüştürmeyi saflık zannedip aykırı davranmamak adına genele uyarsın. Ne yapmalı seni insan ? Fazla da fenalaşmadan, ileride ? çocuklarıma ? anlatacağım masalların yer aldığı bir yolculuk. Masalların varlığına zihninde inananların masal tadında yaşamaları dileklerimle... Canım Minli :)
Dağın Ay'la Buluştuğu Yer
Dağın Ay'la Buluştuğu YerGrace Lin · Altın Kitaplar · 2018407 okunma
Reklam
256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Olağanüstü duygu paylaşımları
Sabahattin Ali’nin cümle kurmadaki yetkinliğine tekrardan hayran olduğumu belirtmek istiyorum. Her ne kadar öz Türkçe’yi savunsam da Farsça ve Arapça etkisindeki Türkçe de söyleyiş olarak hoşuma gidiyor. Eskiyi özlememle alakalı olabilir bu durum. Daha kitabın başında Ömer’in Nihat’la yaptığı hayat felsefesine dair konuşmalar nasıl bir kitap
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171bin okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sağ el tırnakları ve yalnızlık ilişkisi.
Sağ el tırnaklarının yalnızla bağlantısı olabileceği hakkında uzun uzun düşünen, yolda yürürken karşısından gelen erkeklerin hareketlerine bakarak bir kadının güzel olup olmadığını belirleyebilen, hiç tanıdığımadığı bir kadının peşinden yürüyüp onu şappadanak öpebilen, garsonların hayat gibi olduğunu düşünen, basmakalıp düşüncelerden ve onu
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
125 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
8 Milyarda 1
125 sayfalık kitabı bu kadar uzun sürede okuyacağımı düşünmezdim açıkcası. Her sayfası üzerine ayrı kitap yazılabilecek bir inceleme olduğunu belirtirsem, bu süre daha kabul edilebilir olur sanki. Sevgi üzerine tarih boyunca sanatın tüm dalları, en başta felsefe olmak üzere birçok bilim yazdı, çizdi, söyledi. Hâl bu olunca sevgi üzerine konuşmaya
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Payel Yayınları · 199518,4bin okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir anda bitti bu kitap. Sürükleyici miydi bilmiyorum ama yine içimin derinliklerine dokundu. Yine hemen bitirmek istemedim ama bu hazin hikayenin nasıl sonlanacağına dair merakıma yenik düştüm. İnsanların hayatını baştan aşağıya değiştiren, büyük acılar, dramlar, ayrılıklar yaratan savaşa, ırkçılığa, ayrımcılığa lanet okumaktan alamadım kendimi. Neden öldürüyoruz? Neden ayırıyoruz? Neden paramparça ediyoruz ? Öldürdüğümüz, ayırdığımız, paramparça ettiğimiz şey insanlığımız oluyor. Kaybediyoruz her seferinde, kazandığımızı zannettiğimiz zaman kaybediyoruz üstelik. Bu noktada kitapta da geçen şu enstantane yerinde olur sanırım; “Başına gelene şaşırmayasın İsyan. Şunu kafana sok, kardeşin senin asla erişemeyeceğin bir üstünlüğe sahip.” “ neymiş o” diye sordum. “O, eski bir direnişçinin kardeşi; sen ise alt tarafı eski bir kaçakçının ağabeyisin.” Güldüm. Hıncım geçmişti. Bu diyalogta da tekrardan anlıyorum ki, siyah olmalı ki beyazın kıymetini bilelim. İsyan’a isyan eden bir tek ben olmayacağım eminim ki. Ancak İsyan eğer akıl hastanesinde yıllarını harcamasaydı, bu hikayenin sonundaki o kavuşmanın ruhumuzu titretmesini duyumsayamazdık. Yine kitaptan; “ Aşk ilk günkü gibi kalabilir, heyecan da öyle. Aylar da geçse, yıllar da geçse. Hayat, insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.” Böyle bir farkındalık ancak yaşanmışlıklarla oluşabilir diye düşünüyorum. Bu farkındalığa çok erken erişebiliriz umarım umuduyla, Amin Maalouf’a saygılarımı iletiyorum. İyi ki tanıştım, Doğu’nun Limanları’yla.
Doğu'nun Limanları
Doğu'nun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202132,3bin okunma
318 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Okuduğum bir kitaptan sonra da içimde bir araştırma, öğrenme hissi doğmasın yahu. Öyle çok sığ hissediyorum ki böyle olunca. Tarihimizin, coğrafyamızın, kültürümüzün zengin içerikleri buna sebep tabii ama yine de düşünmeden edemiyorum bu sığlığı. Canım Yunus’un da dediği gibi ‘Kaftan kafa daha çok aşılacak yolumuz var’. Sanki bir geç kalmışlık hissiyatı kaplıyor içimi. Bazı eserlerle geç tanışmışım gibi geliyor. Telaş alıyor içimi, ya böyle güzel eserleri okumaya ömrüm yetmezse diye. Semerkant da öyle bir yapıttı işte. Adımın Ömer olmasını bile istedim bir ara :) Şirin’nin güzelliğini canlandırmaya çalıştığımda o dillere destan Acem kızları geldi gözümün önüne. İran her daim kadim bir millet olarak çok daha iyisini hak ediyor, ancak şeriatın kestiği parmak da acımaz dedirtiyor yine. Amerika’nın günümüzdeki İran politikasını düşününce kitaptaki Amerikan sevimliliğinin gerçek olmasını diliyorum. Lisedeyken Edebiyat derslerinde rubailere pek ilgi göstermezdim ancak şu andan itibaren sıkı bir rubai düşkünlüğümün başladığını belirteyim. Alamut Kalesi’nin o dönemki halini görmeyi, Hayyam-Sabbah ve Nizamülmülk üçlüsüyle sohbet etmeyi çok diledim. İyi ki tanıştığım bir kitap ve dünya.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,4bin okunma
484 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Serenade für Nadia
İncelemek ne haddime diyerek giriş yapmak istiyorum. Çünkü bu kadar fazla araştırma barındıran, insanca duygulara değinen bu eser ile ilgili o kadar fazla bilgiçlik taslayan ve ‘çöp’ diye isimlendirebilme cürretini bulabilen yorum okudum ki ! Edebi açıdan incelenmesi gereken bir kitap olduğunu düşünmüyorum -ki Livaneli de zaten Maya üzerinden bu mesajı fazlasıyla vermiş-. Haydi diyelim ki edebi açıdan ele aldık, Mavi Alay, Struma, ırklarından dolayı eziyet gören insanların duygularını anlatırken hangi sanattan bashedebiliriz ki ? Buradan sonraki kısımlar spoiler içerir. Maya karakterinin Max için yaptıklarından çok etkilendim. Aynı şekilde Max’in de eşsiz olarak hayal ettiğim ‘Serenade für Nadia’ bestesini yaptığı kemanı Kerem’e hediye etmesi gözlerimi yaşarttı. ”Kar, Anadolu’nun yorganıdır”, “Deniz o kadar sakin ki, karıncalar su içebilir” gibi sözleri de lugatıma girmiş oldu. İnsana, insan olduğu için değer verebilenlerin varlığının kitaplarda da olsa var olduğunu görebilmek buruk bir mutluluk yarattı üzerimde. Maalesef günümüzde böyle duyguları çok nadir yaşayabiliyoruz. Araştırma yapmak istiyorum tarihi gerçekliklerle ilgili ancak korkuyorum. İnsanlığımdan utanacağımdan, yaşama olan, keşfetmeye olan tutkumun zedelenmesinden korkuyorum. İçime dokundu bu eser. Evet, daha fazla farkında olmaktan korkuyorum. Ve aklıma ‘mutluluk cehalettir’ sözü geliyor. Şimdilik sakinleşiyorum ve böyle bir eseri okuyarak yaşamanızı ve içine dokunabileceğini düşündüğünüz ‘insan’lara hediye etmenizi öneriyorum.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,1bin okunma
Reklam
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Sıcak-Soğuk Hisler
Savaşın soğuk yüzünün ne kadar da berbat bir durum olduğunu, bir kez daha okuduğum kadarıyla hissettim diyebilirim. Hiç savaş yaşamamış olmama rağmen soğuk duyguları kısmen anlayabiliyorsam, savaşı iliklerine kadar yaşamış, yakınlarını ve daha nice duygularını yitirenlerin neler hissettiğini hayal etmek dahi istemiyorum. Paula’nın Ferdinand’a olan bağlığına yine ekmek bandım. Yine İsviçre’yi ve özellikle Zürih Gölü’nü merak ettim. Bir solukta okunabilecek, farklı duygularınıza hitap edebilecek bir eser.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Kırmızı Kedi Yayınları · 201861,6bin okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Marquez kafası
Çok beğendim gerçekten. Tarzı ve üslubuyla beni net yakaladı diyebilirim. Şu anki yaşıma şükrettim :) Derinden yakalayan cümleleri var ki, kitabı kapatıp ‘vay canına bee’ dedirtiyor. Marquez’in kaba tabirle ‘kendi kafasını yaşamış’ olduğunu söylebilirim. Ancak ben de onun gibi bir yazar olsaydım eğer böyle bir ‘kafa’ yaşamayı çok isterdim :) Kitabın da arka kapağında yazdığı gibi : “Ustanın elinden yaşlılığa, cinselliğe, aşka ve ölüme bir güzelleme”.
Benim Hüzünlü Orospularım
Benim Hüzünlü OrospularımGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 201920,8bin okunma
199 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Rüyalar
Freud okuyanlar da iyi bilir ki, zat-ı alileri bir düşünceyi adeta kafamıza kazıya kazıya yerleştirir. Kitap makalenin derlenmesiyle oluşturulmuş yapıda. Rüyalarla ilgili söylediği 3 temel öğe bulunur. Bunlardan ilki; rüyalar, uykuyu sağlayan bir mekanizmadır. Diğeri, rüyaların bir görünen muhtevası, bir de gizli muhtevası bulunur. Sonucusu ise rüyalar arzu tatminidir. Bu kitabı okuduktan sonra bol bol rüya göreceksiniz, daha doğrusu Freud’un tabiriyle gördüğünüz rüyaları hatırlayacaksınız. Keyifli okumalar ve sonucunda mutlu rüyalar :)
Psikolojiyi Kanalize Ederek Psikanaliz Kuramı
Psikolojiyi Kanalize Ederek Psikanaliz KuramıSigmund Freud · Yason Yayınları · 201439 okunma