*Bu Ankara'yı yöneten de Erken Cumhuriyet döneminin kapsamlı dönüşümünü hayata geçiren de aynı kişidir. Ancak, buradan hareketle, onun büyük bir değişim yaşadığı, fikirlerini, tasavvurlarını gözden geçirdiğini varsaymak anlamlı değildir. Dolayısıyla, İstiklâl Harbi, düşünceleri aynı kalmasına karşılık, kendisi olamayan bir liderin, katlanmak zorunda kaldığı bir geçiş dönemi, bir “parantez” niteliği taşımıştır. Muhafazakâr bir gazeteci, Mustafa Kemal'in 1923 yılına kadar “mücahid” olduğu, “bundan sonra da müceddid olmağa “azm” eylediği yorumunu yapmıştır.“ Bu, şüphesiz, önemli bir tespittir; ama gerçekte, birinci sıfat şartların zorlamasıyla edinilmiş ve asli karakter olan ikincinin önüne geçtiği izlenimini yaratmıştır. Bunun da ötesinde, “müceddidlik,” Mustafa Kemal'in söyleminde, İslâmi bir “tecdid”e değil, seküler bir “yenilikçilik”e atıfta bulunmaya başlayacaktır.