Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu pazarlıkçılar, İbn-i Teymiye'den geliyorlar. Bunlar, İslâmı hurafelerden temizlemek dâvasını güderek en büyük hurafeye, akıl hurafesine inananlardır. Sonradan Vehhabiliğin de ilhamını aldığı bir bâtıl mezheb sahibi İbn-i Teymiyye, Kur'ân'ı zahirinden anlıyor. Tefsiri hiç kabûl etmiyor. Allah'ın arş üstünde istivâsı bahsinde şu küfrü meydana getiriyor: Minberden iniyor. İstivâ âyeti yani bir nevi -hâşâ- Allah arşın üstü- ne oturmuş, yerleşmiş mânasına.. diyor ki: "Benim bu minberden inmem gibi, Allah işte böyle yere iner!" Ve Muhiddin-i Arabî'yi İbn-i Teymiyye tekfir ediyor. Akıl; kuru, cüce, kör ve topal akıl... Anlamıyor sütreyi, per- deyi.. Perdenin gerisindeki gamızayı, sırrı..
Ve yine Muhiddin-i Arabî der ki: " - Körün kadına bakmamasında sevap yoktur."
Sayfa 112 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Muhiddin-i Arabî şöyle der: " - Küfrün kaynağını tanımayan imân, imân değildir!"
Sayfa 112 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Allah, hasta kulunun yanındadır. Hastaya dikkatle bak. O daima Allah'a sığınır. Doktor da baksa, ilâçta alsa, şifayı Allah'dan bekler.
Elinden çıkmış, fırsatı kaçmış şeyler hakkında müteessir olma. Faydasızdır. Öyle bir şeye emek ver ki, elinden çıkmasın.
"Ey Ademoğlu ben sana her gün rızkını veriyorum, sen yine üzüntülüsün, yine ömründen her gün eksiltiyorum sen gülüp eğleniyorsun. Seni günâha sevk edenlere koşar, Hakk'a seni yaklaştıran şeylerden kaçarsın, aza kanâat etmez çok ile de doymazsın."
Reklam
Yatağa yatmadan evvel Vitir namazını kıl. Çünkü, uyuyan kimsenin ruhu kabzolunmuştur. Gelip gelmeyeceği de belli değildir. Vitri kılarda yatarsan, Allah'ın sevdiği halde yattın. Zira, Allah Vitir', dir, Tek'dîr.
Bil ki rızkını kimse yemez. Bütün mahlukat toplansa, rızkına mani olmak isteseler olamazlar. Elinde bulunup da başkasına aid olan rızkı da elinde tutamazsın.
Sana Allah'ı anlatan içine Allah sevgisi aşılayan, haliyle sana vâazeden kimselerle arkadaş ol.
Reklam
Daima hayra ve hayırlı işlere niyetli ol. O hayrı işlemeğe muvaffak olamazsan dahî mükâfatını görürsün.
O inançsızlar, benliklerinin tutsağı olduktan sonra kendi nefislerini Rab'leri gibi görürler.
Musa (a.s) : - Ya Rabbi bizi cennette yaratsaydın da dünyanın mihnet ve belalarını, çeşit çeşit musibetlerini tattırmasaydın, bu bizim için daha hayırlı olmaz mıydı? dedi. Yüce Allah da: Ya Musa! O dediğini babanız Adem'e yaptım. Fakat onun kadrini bilmedi. Tavsiyemi tutmadı. Ahdimi yerine getirmedi, bilakis bana isyan etti. Ben de onu cennetten çıkardım. Tevbe edip bana yönelince oraya iade edeceğimi kendisine vaat ettim. Onun zürriyetinden de tavsiyelerimi kabul eden ve ahdimi ifa edenden başkasını cennete sokmayacağıma yemin ettim. Benim ahdim zalimlere erişmez.
"Farukluk damarım" :D
"Hizmetinde bulunanlardan biri, bir büyük kişinin (Şeyh Abdülkebir Yemenî'nin) bu tür ürpertici, normal dışı bir sözünü nakletmişti. İmam-ı Rabbani buna dayanamadı. Kaleminden kendiliğinden şu ifadeler döküldü: "Ey oğul, fakirin bu tür sözleri duymaya tahammülü yoktur. İster istemez benim Farukluk damarım harekete geçiyor, kabarıyor ve başka türlü yorumlamaya, daha iyi bir mânaya yöneltmeye fırsat vermiyor. Bu tür sözleri söyleyen, ister Yemenli Şeyh-i Kebîr olsun, isterse Şamlı Şeyh-i Ekber (Muhiddin Arabî) olsun. Bize Muhammed-i Arabi (s.a.)'nin sözleri gereklidir. Muhiddin Arabî'nin, Sadreddin Konevî'nin, Şeyh Abdürrezzak Kâşî'nin sözleri değil. Biz işimizi nassla (âyet ve hadisle) yaparız, fassla değil. (Muhiddin Arabî'nin Fusûs el-Hikem adlı eserinin her bir bölümüne fass denen sözleriyle değil.)..."
Sayfa 301 - Kayıhan Yayınları | İmam Rabbanî, 100. Mektup, 2. CiltKitabı okudu
1.190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.