Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güzel savunma :)
 Bir duruşmada Mümtaz Soysal siyasî suçların, hiçbir dönemde, hiçbir iktidara şeref vermediğini söyleyerek — Sokrat'ın yargılanması Yunan uygarlığı için bir kara leke oldu. Galile'nin yargılanması insanlık tarihi için bir suç sayıldı. Beni de işlemediğim suçlardan ötürü yargılayarak, zorla kahraman yapmak istiyor, lâyık olmadığım bir sandalyeye oturtuyorsunuz... dedi.
Sevgi Soysal
''...kendimi çok beceriksiz, varlığımı anlamsız, hiç bir şeyi gerçekleştirememiş bulduğum bir anda, kendi deneyimlerimi yazarak boşalacağımı sandığım bir anda, Tante Rosa'yı yazmaya başladım.''
Reklam
İlk öykü kitabı Tutkulu Perçem'den, yarım kalan son romanı Hoşgeldin Ölüm'e kadar Sevgi Soysal; kadınıyla, erkeğiyle, zayıfıyla, güçlüsüyle, baskısıyla, işkencesiyle gerçek anlamda "hayatı" geniş bir kesiti ile kısa yaşamına sığdırmayı başarabilmiştir.
Mümtaz Soysal, siyasi suçların hiçbir dönemde, hiçbir iktidara şeref vermediğini söyleyerek; -Sokrat'ın yargılanması Yunan uygarlığı için bir kara leke oldu. Galile'nin yargılanması insanlık tarihi için bir suç sayıldı. Beni de işlemediğim suçlardan ötürü yargılayarak, zorla kahraman yapmak istiyor, layık olmadığım bir sandalyeye oturtuyorsunuz, dedi.
Bakın, şunu da unutmayalım: Kendi dünya görüşünüzü doğru belleyip zor kullanarak başkalarına ağız açtırmamağa, kalem oynattırmağa zorbalık derler. Kurulu düzendeki ekonomik çıkarlarla birleşince de bunun adı faşizm olur. Çıkıp bunun doğruluğunu da savunabilirsiniz. Ama, ne olur, demokrasi adına faşizmi savunmayın.
Sayfa 74
Güzel savunma.
Bir duruşmada. Mümtaz Soysal siyasî suçların, hiçbir dönemde, hiçbir iktidara şeref vermediğini söyleyerek — Sokrat'ın yargılanması Yunan uygarlığı için bir ka- ra leke oldu. Galile'nin yargılanması insanlık tarihi için bir suç sayıldı. Beni de işlemediğim suçlardan ötürü yargılayarak, zorla kahraman yapmak istiyor, lâyık olmadığımı bir sandalyeye oturtuyorsunuz... dedi.
Reklam
Karanlıktaki kördöğüşlerinden ancak sağlam ideolojilere, tutarlı düşünce sistemlerine sahip olanlar üstün çıkar.
Sayfa 51
Kürdler düsünce ve eylemlerini Türk Solu'na ve Türk sosyal demokrasisine göre olusturmaya calismaktadirlar. Halbuki Kürdler birtakim seylere haklari olduklarina önce kendileri inanmalidirlar. Eger bu inanc, bu güven varsa, hiç kimsenin, hicbir çevrenin tavır ve davranışı Kürdleri etkilemez Kürdler herhangi bir konuda bir düsünce ileri sürerken veya elem yaparken, falanca sol akim bize ne der diye düsünmez. Kürdler eger Kürdçe konusmanin ve yazmanin son derece dogal bir hak olduguna inaniyorlarsa bu haklarini kullanirlar. Bunun için falan filan yasalarin degismesini veya yürürlükten kaldirilmasini beklemezler. Bülent Ecevit gibi, Erdal inönü gibi, Prof. Mümtaz Soysal gibi, Ugur Mumcu gibi, Ismail Cem gibi, Prof. Toktamis Ates gibi Türk ırkçılığın ve sömürgeciliginin en has isimlerine Kürdçe konusmanin ve yazmanin cok dogal bir hak oldugunu anlatmaya, onları ikna etmeye calismazlar. Düsüncelerinden ve tavirlarindan dolayı bir cezai takibat ile karsi karşıya kalırlarsa, bunlar savunmak için de her türlü çabayı gösterirler.
Mümtaz Soysal
Sokrat'ın yargılanması Yunan uygarlığı için bir kara leke oldu. Galile'nin yargılanması insanlık tarihi için bir suç sayıldı. Beni de işlemediğim suçlardan ötürü yargılayarak, zorla kahraman yapmak istiyor, lâyık olmadığımı bir sandalyeye oturtuyorsunuz...
Annesi Alman asıllı olan Sevgi Soysal, 1936 yılı İstanbul dogumludur. Ankara Kız Lisesi:ni, ardından da Dil ve Tarih Cografya Fakültesi, Klasik Filoloji bölümünü bitirir. 1957- 1958 yıllarında Almanya'da Göttingcn Üniversitesi'nde arkeoloji ve tiyatro derslerini izler. Türkiye'ye döndükten sonra bir süre Alma n Büyükelçiligi'nde çalışır ve daha sonra TRT'ye program uzmanı olarak girer. Bu sırada takvimler 1965 yılını göster mektedir ve Sevgi Soysal'ın yazarlıga başlamasının üzerinden beş yıl geçmiştir. İlk yazıları ve öyküleri; Dost, Yelken, At a ç gibj edebiyat dergilerinde yayımlanır.
Sayfa 20 - Kavram yayınları 1900Kitabı okudu
Reklam
Demirel'den İnciler...
Adalet Partisi Genel Başkanı, “sokaklar yürümekle aşınmaz” gibi liberal görünümlü sloganların sahibi olmakla birlikte, yıllar yılı şu düşünceyi de inatla savunur: “Evet, Türkiye’de düşünce özgürlüğü vardır; ama bu özgürlük kimseye Anayasa’dan farklı düşünceleri yaymak hakkını vermez.” Bu görüşe göre Anayasa’ya ters düşen düşünceler ancak kafalarda durabilir; bunların yayılması temel nitelikleri Anayasa’yla belirtilen Cumhuriyet’in yıkılması için propaganda yapmak demektir; dolayısıyla yasaktır. ----------------------------------------------------------------- (Mümtaz Soysal, “Sınırlı Düşünmek”, Barış, 7 Şubat 1974) SORULAR
Sayfa 226 - Alkım Yayınları
İsrail Kon. kaçırılışı ve Yaşar Kemal ile Fakir Baykurt'un tutuklanması
"17 Mayıs 1971 günü İsrail Konsolosu Efraim Elrom, Mahir Çayan'ın liderliğindeki THKP-C'liler tarafından kaçırıldı. Bu eylem hükümete ve dolayısıyla da ordunun prestijine ağır bir darbe indirmişti. Hükümet sola karşı en şiddetli önlemleri yürürlüğe koydu. Bu olayla aslında iktidar sıkıyönetim komutanlarıyla istihbarat birimlerinin eline geçti. Elrom'un kaçırılmasını izleyen günlerde çok kimse tutuklandı. İşçi Partisi'nin taraftarları, sendikacılar, aydın sınıfına mensup genç akademisyenler ve öğretmenler tutuklananlar arasındaydı. Bahri Savcı, Mümtaz Soysal ve Tarık Zafer Tunaya gibi bazı hukuk profesörlerinin yanı sıra Yaşar Kemal ve Fakir Baykurt gibi tanınmış bazı yazarlar bile tutuklandı."
Sayfa 182 - Kırmızı KediKitabı okudu
Gerçekten ne gülünçtür ki, kendi kendilerine Atatürkçü diyen darbeci generalleri, sol Kemalizmin İlhan Selçuk, Mümtaz Soysal gibi en seçkin adlarını hapislerde süründürdükleri halde, Atatürkçü kabul edip daha da hızlarını alamayarak tüm Atatürkçü kesimi darbeci ilan eden sözde özgürlükçüler, kendi kendine demokrat diyen AKP'yi de demokrat saymışlardır! Her duyduğuna inanmak ise; ancak okul çağı öncesi çocuklarında doğal sayılabilecek bir özelliktir.
Sayfa 17 - Can Yayınları
"Unutulmamalıdır ki AKP ileri gelenleri siyasal İslamcı olduklarını asla saklamamış; AB'ye şirin gözükmeye çabaladıkları ve bolca demokrasi lafı ettikleri dönemde, asla özeleştiri yapıp siyasal İslamcı olduklarına dair beyanlarını geri almamışlardır. Gerçekten ne gülünçtür ki, kendi kendilerine Atatürkçü diyen darbeci generalleri, sol Kemalizmin İlhan Selçuk, Mümtaz Soysal gibi en seçkin adlarını hapislerde süründürdükleri halde, Atatürkçü kabul edip daha da hızlarını alamayarak tüm Atatürkçü kesimi darbeci ilan eden sözde özgürlükçüler, kendi kendine demokrat diyen AKP'yi de demokrat saymışlardır! Her duyduğuna inanmak ise; ancak okul çağı öncesi çocuklarında doğal sayılabilecek bir özelliktir."
Sayfa 17 - Can YayınlarıKitabı okudu
Türkiye ise, hâlâ, yirmibir yaşını bitirmeyen insanlarını günün her saatinde ders kitaplarının başında tutabileceğini sanıyor. Onsekiz yaşını aşan insan için, hayatın artık çalışmasıyle, eğlencesiyle, duygusu ile, düşüncesiyle ve siyasal eylemiyle bir bütün olduğunu unutuyoruz. Kendi koyduğumuz sınırlamaların bu bütünlüğü bölümlere bölebileceğini sanıyoruz. Bütünlüğü ders çalışmaktan ibaret sayan baba, nasıl oğlunu boş arsada futbol oynarken, kızını diskotekte dans ederken görünce köpürürse, gençlerin ülke sorunları ile ilgilendiklerini ve belirli bir davranışa geçtiklerini gören «olgun» politikacı da köpürüyor.
Sayfa 142
265 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.