Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bazı arkadaşlar diyorlar ki, evet biz annemiz babamız Müslüman olduğu için Müslüman olduk ama araştırdık; bilimsel, felsefi, rasyonel delilleri inceledik ve kendi irademizle bu dinin hak din olduğuna karar verdik. Bu büyük bir yanılgıdır. Siz sadece kendinizi daha iyi bir şekilde kandırdınız. Sizin bu karara varmanıza neden olan şey o güçlü bulduğunuz deliller değil, bir türlü kopamadığınız, etkisinden kurtulamadığınız o çocukluk aşkınız, benliğinizin derinliklerine işleyen o psikolojik bağdır. O güçlü deliller dediğiniz şey güçlü bahanelerden başka bir şey değil. İsterseniz bu bahanelerinizin üzerine çok güçlü bir felsefi sistem kurun; inançlarınızı metafizik argüman ve kavramlarla süsleyin, allayıp pullayın; bu, onları babaannelerinizin inançlarına bahane yapmaya çalıştığınız gerçeğini değiştirmeyecek. Gelmiş geçmiş veya dünyada hâlâ mevcut binlerce dinden birisinin İslam’dan daha güçlü argümanlara sahip olmadığından nasıl bu kadar emin olabilirsiniz? Hepsini incelediniz mi?"
Sayfa 134 - e-bookKitabı okuyor
Giderek zenginleşen, dünyada kendinden başka her toplumu bir beygir sayan Batı, söz konusu beygirlerin hepsinin dizginini eline almıştı. Devamında kendisini yeryüzündeki tüm milletlerin terbiyecisi ilan eden bu efendi, başta Müslüman nüfusun yaşadığı coğrafyaların ağzına birer birer elindeki yaldızlı dizginleri geçirdikten sonra, beygirlerin hepsine aynı ismi (sömürge) vermiş, sonra da toprakların paraya dönüştürebileceği her karışımı sömürmeye, semirmeye başlamıştı.
Reklam
Doğrusunu Allah bilir
Ailesi Ermeni çeteler tarafından katledilen Müslüman bir Türk çocuğu, devletin gözü önünde Türk aileden alınıp Ermeni kampına gönderilmişti. Çok acıydı. Ama ilerde yaşanacaklar arasında henüz hiçbir şeydi.
İslam kapitalizmi ile Batı kapitaliz­mi arasında son derece önemli bir fark var, o farka değinelim yanlış anlaşılmasın. O fark şu: Bakın bir Müslüman öldüğünde ahiret gü­nünde ona bir takım sorular sorulacak. Bunlardan iki tanesi bizim şu andaki konumuzu doğrudan doğruya ilgilendiren sorular. Birinci soru "sen paranı nasıl kazandın?" ... İkinci soru "nasıl harcadın?"
Sayfa 113 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Torunu Ebü'l-Muzaffer şöyle anlatır: "Dedemin va'z meclisinde en az onbeşbin kişi olurdu. Çoğunlukla bu sayı çok daha fazla olurdu. Allahû Teâlâ, onun meclisinde olanların kalplerine doğruluğu koyardı. Kendisi dünyadan el çekmişti. Az bir dünyalıkla yetinirdi. Kendisini, ömrünün sonlarında minberde dinledim. Şöyle diyordu: 'Bu iki parmağımla, iki bin cilt kitap yazdım. Elimde yüzbin kişi tövbe etti. Yirmi binden fazla Yahudi ve Hıristiyan vesilemle Müslüman oldu.' İbn-i Cevzî hazretleri, her yedi günde bir, Kur'ân-ı Kerîm'i hatim ederdi. Cuma namazı ve va'z vermek hâriç, evinden hiç çıkmaz, kimseyle şakalaşmazdı. Helâl olduğu kesin olarak bilinmeyen şeyi yemezdi. Bu âdetini ömrünün sonuna kadar devam ettirdi.
Reklam
Kitâb-ül-Kısas ve el-Müzekkirîn adlı eserlerinde şöyle yaz- maktadır: "Ben insanlara devamlı va'z ettim. Onları tövbe etmeye ve takva sahibi olmaya teşvik ettim. Bu kitabı yazıp bitirdiğimde, benim yanımda yüzbin kişiden fazla insan tövbe etmişti. Yirmibinden fazla kimse Müslüman olmuştu. Yine o kadar kimsenin kalbine Allah korkusu yerleşmişti."
Ey halkım! Hatta kızgın olduğum için; ey ulan halkım! Çanakkale'de sen düşmanla savaşırken sana kim yardım etti? Urfa'dan, Diyarbakır'dan, Van'dan, Kürt kardeşin geldi sana yardım etti! Hatay'dan, Mardin'den, Şam'dan, Halep'ten, Arap kardeşin geldi sana yardım etti! Çerkesi geldi, Lazı geldi, cümle Müslüman geldi. Şimdi ne oldu da Türkler, Araplar, Kürtler birbirine sırt çevirip batılılarla dost olma sevdasına kapıldılar? Hani geçilmemişti Çanakkale?
Sayfa 122
Koehler... Hayırsever­liğin Hıristiyanlık'ta da baştan beri olduğunu, ama kurumsallaşma­sının Avrupa'ya sonradan gelen bir "Müslüman icadı" olduğunu söylüyor.
Sayfa 94 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Tenkit
Bez pazarına arşın, ekmek pazarına okka nasıl lâzım ise edebiyata ölçü olan tenkit, belki daha ziyade lâzımdır. Edebiyat gıda-yı maneviyemizdir (manevî besinimizdir) ki gıda-yı maddiyeden daha mübarektir; mizan ister. Her ne olur ise olsun giymiyoruz, her ne olsa olsun yemiyoruz da her ne olur ise olsun okunur mu? Çuhaları, bezleri çeşm edip (gözden geçirip?) derecelerini bilmek zarur olur da alınacak ve okunacak eserleri, hikâyeleri ve fennî kitapları mizana alıp (ölçüp biçip) ne derece şeyler olduğunu bilmek gerek olmaz mı? Bunların mahiyet ve derecesini tayin edecek "bîtarafâne tenkit''tir (yansız, objektif eleştiridir). Lâkin bütün memaliki İslâmiye'de (Müslüman ülkelerinde) "hiciv” malûm, "medhiye” muteber olunup, "tenkit” lisanlarda ve lügatlerde görülmemektedir. Tenkidin makam-ı âlisine (yüce makamına) arslan yuvasına girmiş tülki (tilki) gibi gıybet yerleşmiştir.
Sayfa 227Kitabı okudu
Reklam
"Müslüman, Müslümandır; sosyalisti liberali olmaz" gibi hamasi laflar, pek bir anlam ifade etmiyor. Çünkü "liberal Müslüman" terkibindeki ilk kelime, Müs­lümanın dinini değil, siyasi ve iktisadi görüşünü tarif ediyor.
Sayfa 91 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Müslüman, vahyin ilkelerine sadık kalarak, insanlığın ortak akıl ve tecrübesinden yararlanabilir.
Sayfa 91 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
"Bu hizmet aynı zamanda insanların birbirlerine uygun olup olmadığını da söylüyor" dedi Ayşe, biraz utanarak. Olup biteni o zaman fark ettim. "Ayşe, ben zaten evliyim" dedim. Elimi sevgiyle tuttu:" Ama şeriat Müslüman erkeklerin birden fazla eş almasına izin veriyor" dedi. Sonra boynuma sarıldı, başını omzuma koydu ve fısıldadı: "İkinci eşin olabilirim." Ani gelişen bu olaylardan şaşkına dönmüş halde irkilerek, "Ben aslında şeriatın o kısmına inanmıyorum" dedim.
Sayfa 237 - Mahya YayıncılıkKitabı okuyor
Yazık bizlere
Müslüman bir ülkeyiz ama halen abdest almayı bilmeyen kelimeyi tehhidi bilmeyen gençlerimiz ve orta yaşlısı ve ihtiyarı var bizim ülkemizin yazık bizlere
Müslüman,zulme sessiz kalmayandır..🇵🇸
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.