Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meclis’te biri veya birkaç üyenin karamsarlık aşılayan sözlerinden bile aleyhimize yararlanma yolları aranmakta olduğu kuşku duyulmamalıdır.
Tarih, toplumun benliğine ilişkin bilinci, dolayısıyla, kimliğidir. Geçmişini topyekun unutmuş insan, hafızasını yitirmiş, varlık omurgasını kırmıştır. İleride kendisini bekleyen ise ya uyuşup felç olmak ya da ölüp gitmektir.
Reklam
Meclis’in anlayışı, çalışmaları, durumu düşmana ümit vermedikçe iç ve dış cephelerimizin yerinden oynamasına olanak ve olasılık yoktur.
Güçsüz ve korkak insanlar, herhangi bir yıkım karşısında ulusun da uyuşukluğa düşmesine ve çekingen bir duruma gelmesine sebep olurlar.
Dedim ki, “Efendiler, maddi ve özellikle manevi çöküş, korkuyla… güçsüzlükle başlar.”
Türkiye, işte bu yoldaki yanlış fikirlere… yanlış anlayışlara sahip olanlar yüzünden, her yüzyıl, her gün, her saat biraz daha gerilemiş, biraz daha çökmüştür. Bu çöküş yalnız maddi alanda olsaydı hiçbir önemi yoktu. Ne yazık ki, çöküş, ahlaki ve manevi değerleri de kapamış görünüyor.
Reklam
Orduyla, savaşla ve inatla bu işin içinden çıkılmaz tarzındaki, kaynağı dışarıda bulunan öğütlere uymakla, bir vatan, bir ulus bağımsızlığı kurtulamaz. Tarih, böyle bir olay kaydetmemiştir.
Bu vatan parçasını kurtarırken olsun, hırslarımızdan, duygularımızdan vazgeçerek dikkatli davranalım. Kurtuluş için… bağımsızlık için, eninde sonunda düşmanla bütün varlığımızla vuruşarak onu yenmekten başka karar ve yol yoktur ve olamaz!
Türklük damarlarım kabardı yine
Makedonyalı subay, arap askerlerine sert davranan bir Türk çavuşunu azarlamış ve aralarından peygamberin çıktığı Arapların soylu bir ırk olduğunu ve türk çavuşunun onların ayaklarını yıkayacak kadar değeri olmadığını söylemişti. "Kes sesini yüzbaşı!" diye bağırmıştı Mustafa Kemal.
Ben her şeyden önce bir türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK.
Reklam
Mustafa Kemal: "Memlekete ecnebi nüfuz ve hâkimiyeti kısmen ve fiilen girmiştir. Padişah zevk ve saltanatına düşkün her zilleti irtikâp edecek menfur bir şahsiyetttir. Millet zulüm ve istibdat altında mahvoluyor. Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır."
“Mustafa Kemal, Mustafa Kemal diyoruz. Yahut sen, Recep Bey... Çocuklukta hiç okumasaydınız yahut bir softa ocağına gitseydiniz, şimdi birer yobaz olmaz mıydınız? Memleket ne çekmezdi sizlerden? Mademki bu rejimin mektepleri ve hocaları bütün köyleri kaplamamıştır, hiçbir şey yapmamışızdır..."
Mustafa Kemal ölüm karşısında bile hayat yaratıyordu...
Kemalizm terimini ilk kez 8 Temmuz 1931 tarihinde yazdığı "Politika" başlıklı makalesinde kullandı. Bu tarihten itibaren de Kemalist ideolojiyi yorumlamaya çalışacaktı. "Kemalist" kavramının kimleri içine aldığını ve başlıca karakterinin ne olduğunu açıklamaya çalıştı. Bu çerçevede ilk olarak bağımsızlık ilkesini ele aldı.
İlk defa İsmail Gaspıralı, Osmanlı imlasını ıslah ederek ve Osmanlı Türkçesini ayıklayarak bir gazete çıkardı. Bu gazete Rusya’da bütün Türkçe konuşanlara yayıldı ve bir okuma-yazma hareketi başladı. Bu ilerici kimseler çarlık ve teokratik devlet sistemine karşı mücadele ediyorlardı. Ama bütün mahallî bölgelerde de Çarlık’tan önce kendi zadegânı tarafından taşlandılar.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.