Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şeyden, evvel şunu, en ilkel bir dinî hakikat olarak bilelim ki, bizim dinimizde bir özel sınıf yoktur. Ruhbaniyeti reddeden bu din, tekel kabul etmez. Mesela ulema; herhalde aydınlatma görevi ulemaya ait olmadıktan başka, dinimiz de bunu kesinlikle yasaklar. O halde biz diyemeyiz ki, bizde bir özel sınıf vardır; diğerleri dinen aydınlatma hakkından yoksundur. Böyle anlarsak kabahat bizde, bizim cahilliğimizdedir. Hoca olmak için, yani dini hakikatleri halka öğretmek için, mut- laka ilmiye kisvesi şart değildir. Bizim yüce dinimiz her erkek ve kadın müslümana kamu araştırmasını farz kılıyor ve her erkek ve kadın müslüman, toplumu aydınlatmakla yükümlüdür. Efendiler, bir fikri daha düzeltmek isterim. Milletimizin içinde hakikî ulema, ulemamız içinde de milletimizin hakkıyla övünebileceği bilginlerimiz vardır. Fakat bunlara karşılık, ilmî kılık altında, bilim hakikatinden uzak, bilimi yeterince öğrenmemiş, bilim yolunda gerektiği kadar ilerleyememi hoca kıyafetli cahiller de vardır. Bunların ikisini birbirine karıştırmamalıyız. Seyahatlerimde, birçok hakikî aydın ulemamızla temas ettim. Onları, yen yeni bilimsel eğitimi almış, sanki Avrupa'da öğrenim görmü bir düzeyde gördüm. İslami ruha ve hakikatlerine vakıf olan ulemamızın hepsi bu olgunluk düzeyindedir. Şüphesiz ki, bu gibi ulemamızın karşısında inançsız ve hain ulema da vardır, lakin bunları onlarla karıştırmak doğru olmaz. 20 Mart 1923 ASD, c.II, s. 144.
Atatürk'ün örtünmeyle ilgili düşüncesi
Ben sanıyorum ki bu millete, bu memlekete cümlenizce malum olduğu gibi şuradan buradan gelmi olan bu kötü âdet -ki ne din, ne ahlâk ve ne tabiat bunu kabul etmez- ve ne de Allah emretmiştir. Bu kötü halleri Batının süslü romanlarına süslü bir tarzda geçirenler yine saraylardır. Çünkü saraylar hakikatan yukarıdan aşağı açık bir kafesle ayrılmı birtakım yaratıklarla dolu idi. Kasabalarda ve şehirlerde yabancıların dikkatini çeken önemli manzara ve ifade olunan önemli hal cümlemizce malumdur ki, daha çok örtünme şekli üzerinde tespit edilmiştir. Bu örtünme şekline bakanlar hüküm veriyorlar ki, kadın evinden başka bir yer görmez ve göremez. Çünkü sokağa çıktığı zaman gözü ve her tarafı kapalı olmaya mahkûmdur. Efendiler bu örtünme şekli din icabı da değildir. Hatta o kadar değildir ki, meşru da değildir. Din gereği örtünmeyi ifade etmek lazım gelirse kısaca diyebiliriz ki, kadınların örtünmesi, külfet gerektirmeyecek ve adaba uymayacak şekilde olmamak şartiyle basit olmalıdır. Bu dediğim ifade ile ortaya çıkacak olan örtünme şekli belki Batı âlemindeki örtünme şeklinden az çok farklı olabilir. Fakat meselenin önemli noktası hemen uymak da değildir ve böyle bir şey aramaya da mecburiyetimiz yoktur. Yeter ki örtünme şekli kadını hayattan, faaliyetten ve insanlıktan ayıracak, meşru olmayacak dereceye getirmemi olsun.
Reklam
2021 yılı okuduğum kitap listesi
1. Turgut Özakman - Cumhuriyet 1 440 sayfa 2. Turgut Özakman - Cumhuriyet 2 848 sayfa 3. Victor Hugo - Sefiller 353 sayfa 4. Charles Dickens - David Copperfield 611 sayfa 5. H.G.Wells - Zaman Makinesi 160 sayfa 6. Anne Tyler - Mavi Makada 376 sayfa 7. Sinan Canan - İfa 1 184 sayfa 8. Sinan Canan - İfa 2 192 sayfa 9. Sinan Canan - İfa
Atatürk ve kadın
Akşam saat 9’a kadar Mustafa Kemal Paşa’yla toplumsal yaşam üzerine durduk. Zengin olmak çok çalışmaya ve kazanmaya bağlıdır. Kadının iyi yetişmiş olmasının toplumsal hayata etkisi büyüktür. Kadın, erkeği tutum ve davranışlarında daha bağımlı kılıyor. Erkeğin yaşamında böylesine etken ve yönlendirici olan kadın, kültürel yönden yüksek bir düzeyde olmalıdır. Kadınlar ancak böyle iyi bir anne olup çocuklarını iyi eğitirler. Bu düzeye gelmesi için kadının her şeyi yapıp her yeri görmesi gerekir.
230 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Hayatını, vatanının düşman ayakları altında çiğnenmemesi, halkının onurlu bir geçmişe ve geleceğe sahip olması için feda eden bir asker Mustafa Kemal Atatürk. Yaptığı stratejik savaşları, devrimleri yazmaya gerek yok zira bu günümüzü ona borçluyuz. Bir kadın olarak, bizlere verdiğin haklar için minnettarım Ata'm. Şimdi gelelim asıl değinmek istediğimize; her ne kadar özel hayata burun sokmak gibi gelse de bu kişi Atatürk olunca ve en yakınında bulunan basyaveri ve arkadaşı olan Salih Bozok'un anılarından yola çıkılarak yazılan "Latife ve Fikriye İki Aşk Arasında Atatürk" kitabını okumadan geçemedim. İsmet Bozdağ'ın kaleme aldığı kitap, Atatürk'ün gönül tellerini titreten iki kadından, uzaktan akrabası olan Fikriye ve daha çok Latife hanımdan bahsediyor. Bana göre gerçekten Mustafa Kemal'e aşık olan hakkında daha çok bilgi edinmek istedigim Fikriye, bir diğeri ise sadece adına ve makamına aşık huysuz ve kaprisli Latife. Evlilikte neden onu tercih ettiği kitabın satırlarında var ama okurken, acaba Atatürk Latife Hanım'la değil de Fikriye Hanım ile evlenseydi daha mı mutlu olurdu sorusunu sık sık düşündüm. Olmuş ve bitmiş bunu asla bilemeyeceğiz ama keşke askeri hayatında olduğu gibi evlilik hayatında da mutlu olabilseydi. Yazım hataları çok sık olmakla beraber bir solukta okunacak kitaplardan, ben beğendim sizlere de tavsiye ederim.
Latife ve Fikriye
Latife ve Fikriyeİsmet Bozdağ · Truva Yayınları · 2012671 okunma
❞İmparatorluk devrinde kadının, kocasıyla birlikte aynı arabada gezmeye çıkmaya bile hakkı yoktu. Gemilerde, şehirlerarası ulaştırma araçlarında, sinemalarda, pastanelerde onların yeri perdeyle ayrılıyordu. Tiyatrolarda kadın rolleri erkeklerce oynanıyordu. Kadın tutsaktı, Mustafa Kemal ise onu bu tutsaklıktan kurtarmak istemekteydi.❞
Sayfa 267 - Etkin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Batı literatüründe kadının çarşaftan, esaretten çıktığı, hür olduğu, vs. şeklinde çok yanlış bir kanaat vardır. Kadın Türkiye’de 19. asırdan beri belli ölçüde çalışma özgürlüğüne sahiptir.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.