Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanzimat’tan itibaren statüsünü kazaskerlikten ve müderrislikten gelme Ahmed Cevdet Paşa’nın hazırladığı kız öğretmen okulları açılıyordu (Darülmuallimat). Hayatımıza bir kadın öğretmen girdi. Nitekim kadınların şartlarının düzeltilmesi bütün Orta Doğu’da umumî bir eğilimdir.
·
Puan vermedi
Gazi ve Fikriye
youtu.be/rzVhLQTukAs?si=... "Beni iki kadın çok sevdi:Biri yalnız ben olduğum için ,öteki mevkim için."(Mustafa Kemal) Ah Fikriyem... Göz yaşlarım aktı kitabın 273. sayfasına bu nasıl ölümüne bir sevda Fikriyem... Seni o kadar çok sevdim ki seni ve aşkını... Cumhuriyetin kuruluş sancıları içerisinde gizli bir sevdayı anlatmış bu tarihsel roman, aslında kitap tarih ağırlıklı olmakla birlikte bir taraftan da bu saf sevgiyi bize ince ince hissettirdi. Latife Hanım Atatürk'ü,Fikriye Hanım ise Mustafa Kemal'i sevmişti.
Gazi ve Fikriye
Gazi ve Fikriye
Gazi ve Fikriye
Gazi ve FikriyeHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2001996 okunma
Reklam
Stefan Zweig
Mustafa Kemal Atatürk'le aynı yılda doğan Avusturyalı yazar Stefan Zweig'ın kitaplarıyla başladım okumaya.Başta ilgimi çekmesinin nedeni açıkçası GMK Atatürk’tü😅Onun kitaplarıyla büyüdüm diyebilirim.Yeri geldiğinde piyon oldum,yeri geldiğinde bilinmeyen aşık bir kadın.Bazen sır oldum.Kalbim de kırıldı,gecenin karanlığına göz yaşlarım gibi uykularım da kitaplar arasında saklandı.Bazen renk bile değiştirdim.En sevdiğim renk beyaz olmasına rağmen kızılda oldum.Rahel olmuşluğum bile var.Bazen de üzerinden geçilen yol oldum.Her kitabında ayrı bir karakteri canlandırdım farklı senaryolar oluşturdum.Beyaz bir oda düşünün.İçinde renkli ve farklı çiçeklerin olduğu bir vazo olsun.Doğu taraftan bakınca laleler,batı taraftan bakınca sümbüller,kuzeye bakarken papatyalar güneyden bakınca orkideler,üstten bakında tüm güzel renklerin ve çiçeklerin hoş görüntüsü.Stefan Zweig’in her bir kitabı beyaz boş odada duran vazonun içindeki çiçekler gibiydi.İstediğim açıdan bakıp hoş görüntüler yakaladım.Güneş de oldum,bulut da,yağmur da,rüzgar da,gece de gündüz de.Çiçekler solmasın diye özenle baktım.Ben odanın kapısını araladım.İçeri göz atmak istersen kapı açık.
Efendiler! Çağdaşlaşma yolunda başarı yenilenmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, bilim ve teknoloji alanında başarılı olmak için tek gelişme ve yükselme yolu budur. Hayata ve düzene yön veren kuralların, zamanla değişmesi, gelişmesi ve yenilenmesi zorunludur. Uygarlığın buluşlarının, teknolojinin harikalarının, dünyayı alt-üst ettiği bir dönemde, yüz yıllık eskimiş düşüncelerle, geçmişe tapınmakla varlığını korumak mümkün değildir. Uygarlıktan söz ederken şunu da kesinlikle söylemeliyim ki, uygarlığın temeli, yükselmenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Aile hayatının kötülüğü, mutlaka sosyal, ekonomik ve siyasal güçsüzlüğü getirir. Aileyi oluşturan kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini yerine getirmeleri için şarttır.
kadının siyasi yetersizliğine mantıklı hiçbir sebep yoktur. bu konudaki kararsızlık ve olumsuz düşünce geçmişin sosyal durumunun can çekişen bir hatasıdır. hatasından bahsettiğim düşünce, papaz düşüncesidir. san pol diyor ki; "erkeğe emretmeyi ve ona karşı güç kazanmak konusunda kadına izin vermem. kadın, sessiz kalmalıdır. çünkü adem başlangıç ve havva sonradan var olmuştur". insanların köklerinin cahili olan bu havari unutuyor ki erkeklere ilk öğüdü, ilk eğitimi veren ve onun üzerinde ilk analık güç ve etkisini kuran kadındır.
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
Mustafa Kemal, Türk kadınına çağdaş bir konum kazandırma düşüncesini uygulamaya, hem de Kurtuluş Savaşı'nın en umutsuz günlerinde başlamıştı! Düşman Ankara'ya doğru ilerliyor, hükümet merkezinin Kay­seri'ye taşınması önerileri yapılıyordu. Milletvekilerinin önem­li bir kesimi, kadının "vatandaş" sayılmasına bile karşı idi. Atatürk, "kadın ve erkek" Türk insanına verilecek eğitimin ilkelerinin saptanması amacıyla, ilk öğretmenler kurultayını işte bu ortamda topladı!...
Kadınların Seçme Haklan
Kadının siyasi yetersizliğine mantıklı hiç bir sebep yoktur. Bu konudaki kararsızlık ve olumsuz düşünce geçmişin sosyal durumunun can çekişen bir hatırasıdır. Hatırasından bahsettiğim düşünce, papaz düşüncesidir. San Pol diyor ki; "Erkeğe emretmeyi ve ona karşı güç kazanmak konusunda kadına izin vermem Kadın, sessiz kalmalıdır. Çünkü Adem başlangıç ve Havva sonradan var olmuştur.” İnsanların köklerinin cahili olan bu havari unutuyor ki erkeklere ilk öğüdü, ilk eğitimi veren ve onun üzerinde ilk analık güç ve etkisini kuran kadındır.
1897 Türk-Yunan Savaşı sırasında
Gençler davul zurna sesleri arasında, ellerinde bayrakları ile cepheye koşuyorlardı. Aralarında bıyıkları henüz terliyen çocuklar da var. Bazı arkadaşlarının anlattıklarına göre o da arkadaşlarından biri ile okuldan kaçtı. Katılacakları bir kıta ararken gece vakti bir kapı önüne geldiler. Mustafa Kemal kapı tokmağını vurdu. Kapıyı açan kadın sesini çıkarmadan içeri çekildi. Sonra lâmbayı gençlerin yüzüne tutarak: - Mustafa sen burada ne arıyorsun? dedi. Bu, Selânik'te uzun müddet kalmış, Zübeyde Hanımı tanıyan bir Bulgar kadını idi. Mustafa'yı içeri alarak: - Nereye gidiyorsun? dedi. - Cepheye... Yunanlılarla çarpışmaya... Kadıncağız güçlükle Mustafa Kemal'i kararından vazgeçirebildi.
Reklam
Erkek gibi kadın da, kadınlığını, kadınlığın mevkiini, hakiki ve ortak hayatın önemi içinde birçok hatalardan. sevaplardan sonra takdir edecek ve dengesini bulabilecektir. Mesele bu açıdan incelenirse ve sonra bir erkek ilk gençlik ve delikanlılık döneminden başlayarak. hayatının her döneminde, ömrünün her anında işlediği ve işlemek eğiliminde bulunduğu -yürürlükteki ahlaki kurallara uymayan- hareketlerin, mantığın dışına çıkmamak şartıyla, onun fazilet ve ciddiyet sahibi bir adam olmasını önlemediği ve tersine bu hareketlerin hayatta tecrübe olarak görüldüğü ve ancak böyle bir adamın, kadını tanımanın, bir kadını mesut etmenin, bir kadınla mesut olmanın yollarını en iyi bilebileceği göz önüne alınırsa, aynı tecrübeleri geçirmemiş bir kadının kocasına edeceği muameleyi. onun bütün ruhsal, duygusal, maddi ihtiyacını hakkıyla tatmin edeceği nasıl mümkün ve kabul görülür.
Sayfa 189 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, CumartesiKitabı okudu
Eşlerde, dışarıya taşabilecek duyguları ve eğilimleri boğmak için tedbir alalım: İslamiyette uygulanmakta olan tesettür, kadınların kocalarından başka erkekle katiyen temasa gelmemeleri ve dış hayata sahip olmamaları, bir dereceye kadar kadınları durdurur, fakat erkekler için, bugünkü medeniyet zemininde bir engel icat etmek zor... Gerçi onları ciddi ve sürekli çalışma içinde bulundurmak suretiyle meşgul etmek hatıra gelir. Pek güzel, o kadar ciddi ve yorucu çalışmadan sonra, son asrın ilerlemesi ve medeniyetin ışıklarıyla ve dimağı aydınlanmış bir erkek, işinden doğru evine gelip kapanmak suretiyle yarın için icap eden zevk ve çalışma kuvvetini kazanabilir mi?… Biraz hava, biraz müzik, biraz tiyatro, kısacası bir hayat arzu etmez mi?... Bu doğal ve medeni gerekleri tatbik ederken yanında karısı bulunmazsa, bu eksiği telafi etmek lazım gelmeyecek mi? Çünkü bir erkek için kadın huzurundan, kadın sözünden, kadın refakatinden mahrum bulunmak bir eksikliktir, bu mutlaka tatmin olunur. Fakat evde erkeksiz kalacak kadın için erkek ihtiyacı aynıdır... Ruh ihtiyacıdır ve önemli olan budur. Sonra, bu derece sıkı şartlara bağlı olarak yaşayacak kadınlarımızın hayat hakkıııda, medeniyet hakkında, hürriyet hakkındaki fikirleri, ihtisasları ne olabilecektir?
Sayfa 189 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, CumartesiKitabı okudu
Dedim ki. ben her zaman söylerim, burada da bu vesileyle arz edeyim, benim elime büyük yetki ve kudret geçerse, ben sosyal hayatımızda arzu edilen inkılabı bir anda bir "Coup"* ile tatbik edeceğimi zannederim. Zira, ben, bazıları gibi halkın anlayışını. önde gelenlerin anlayışlarını yavaş yavaş benim anlayışım ölçüsünde düşünme ve
Sayfa 188 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, Cumartesi - *Coup: Darbe. (Y.N.)Kitabı okudu
Kadınlar ve Erkekler
İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütle­nin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
296 syf.
8/10 puan verdi
Kütüphanemde olmasını istediğim ve okumayı ertelediğim kitaplardan biriydi. Sindire sindire görece daha müsait olduğum bir zaman diliminde okumayı tercih ettim, doğru karar vermişim. Bu kitabı okumaya başladığımda bir kadın olarak, hayatımın hatırlamaya başladığım yıllarından itibaren neler yaşamışım, nelerle karşılaşmışım düşüncesi hakimdi
Mizojini - Dünyanın En Eski Önyargısı
Mizojini - Dünyanın En Eski ÖnyargısıJack Holland · İmge Yayınları · 2019298 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.