Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Gerçeğin tamamı hata yaptıkça keşfedilir.
Sigmund Freud'un bu eseri, mutluluğun doğası ve arayışı üzerine kısa ve öz alıntılardan oluşan bir derlemedir. Alıntılar, mutluluğun doğasını ve arayışını keşfediyor ve insan deneyimine dair özlü ve akılda kalıcı bir içgörü koleksiyonu sunuyor. Mutluluk konusunda özlü ve düşündürücü bir okuma arayanlar veya Sigmund Freud'un çalışmalarıyla ilgilenenler için bu koleksiyon değerli ve ödüllendirici bir okumadır.
Kesinlikle harika bir kitap.
Aşk, kavga ve felsefe dolu bu Rus klasiği çok özel bir okuma deneyimi sunuyor.
Anna, evliliğinde bir boşluk yaşayan ve hayatında tutku için can atan ve trajik bir hata yapan sempatik bir karakter.
Yüzeyde, bu yasak aşk içeren bir ilişkinin hikayesidir, ancak altında hazcılık ile daha derin bir mutluluk arayışı arasındaki fark hakkında derin bir yaşam vizyonu yatmaktadır.
Bu kitapta bu kadar çok tema, katman, karakter ve dramatik gelişme olması inanılmaz; Okumayı seven birinin bu kitabı harika bulmayacağını düşünemiyorum. Tolstoy, insan ruhuna dair o kadar muazzam bir içgörüye sahip ki, karakterlere sempati duysanız da duymasanız da onlarla çok yakınlaşıyorsunuz.
Bazen felsefe, politika ya da bir seçim sistemi hakkında pek anlamadığım uzun yazılar okumak zordu ama bu, bu kitabın büyüklüğünü hiçbir şekilde azaltmıyor. Dahası, Tolstoy'un yazı stilini özellikle hoş buluyorum, bu nedenle, dilin güzel kullanımı nedeniyle, esasen daha az ilginç olan kısımların okunması yinede kolay.
Bu güzel klasiği daha önce Türkçe okumuştum, şimdi ise bunu Felemenkçe versiyonuyla okudum. İtiraf etmeliyim ki Türkçe versiyonunu daha çok beğendim.
Anna Karenina'ya beş yıldızın tamamını veriyorum. Gerçekten gelmiş geçmiş en iyi kitaplardan biri.
Benim için çok güzel ve eşsiz bir okuma deneyimi oldu bu harika kitap.
Kesinlikle okunması gereken gerçek bir başyapıt.
Küçük prens..
"Küçük Prens",yıllardır dünya çapında okuyucunun kalbini ele geçiren çok sevilen bir edebi şaheser.. Bir çocuk kitabı olarak sınıflandırılmasına rağmen, derin içgörüleri ,temaları her yaştan okuyucuya hitap ediyor. Bilgelik, masumiyet,sağlam yaşam derslerinin kaynağı olarak "Küçük Prens" in her yaşa hitap ettiğini
Bana biraz ışık verin yahu!
Merhaba sevgili okur, akışta sürekli karşına çıkan bu kitap hakkında ki düşüncelerimi seninle paylaşmak istiyorum. Devamlı karşıma çıkıyor olmasının yanında oldukça merak uyandırıcı ve kaliteli alıntılara sahipti, yazarını da uzun zamandır takip ettiğim ve yazdığı incelemelerde ki üslubu beğendiğim için daha fazla ertelememeye karar verdim.
Robert Darnton, eğitim öğretim hayatı Harvard, Oxford ve Princeton'da geçmiş, dikkat çekici bir isim. Aydınlanma üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyor.
Kitap 8 bölümden oluşuyor ancak bölümler uyumsuz. Genel okuyucuya hitap eden kısımlar oldukça keyifli, ufuk açıcıyken bazı bölümler sadece o konu üzerine çalışan kimseleri cezbedebilir. Örneğin Voltaire ve Jefferson'ın "Mutluluk Arayışı" üzerine mukayesesi heyecan vericiyken 18. yy Paris'indeki dedikodu ağının haritası benim için gereksiz bilgilerden ibaretti. Bu sebeple bir bölümden diğerine geçerken okuma hızı ve ilgisi de sürekli değişiyordu. Bunun neden böyle olduğunu ise kitabın en sonundaki teşekkür metninde öğreniyorsunuz. Darnton, farklı zamanlarda ve farklı vesilelerle yazdığı bazı araştırma raporlarıyla denemeleri günün sonunda Aydınlanma ve Fransız Devrimi temaları altında buluştukları için birlikte yayımlamak istemiş. Bana sorarsanız ayırmaya ya da tek bir tarzda kaleme almaya üşenmiş.
Kattığı güzel bilgiler için teşekkür ediyor ve 6 puanla kendisini uğurluyoruz.
Kendini çabuk keşfet çünkü hayat çok kısa
Üniversite yılları...(isterseniz ergenlik deyin) Yani bir şeyleri ispatlama dönemleri vardır ya, o çağlar....
İnsanın dünyayı tam algılayamadığı, insanlara çok fazla anlam yüklediği, "bişey" olmak için "bir şeyleri" kanıtlamak ( belki de birşeylerden ödün vermek) lazım mottosuyla özünü (kimlik arayışı) bulma yolunda birçok
