Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kimki aşka yâr olsa,döner pervâne gibi Varı ol dost şehrine,Allah Hû deyû deyû. Aşk insanı döndürür, cehennemi söndürür, Varırlar tâ menzile Allah Hû deyû deyû. Güfte: SIDDIK NACİ EREN
KABUL EDENLER
ADANA: Cevdet Akçalı, Fazıl Güleç, M. Salahattin Kılıç, Melih Kemal Küçüktepepınar, Ali Cavit Oral, Emir H. Postacı, Kemal Satır, Ahmet Topaloğlu, Turgut Topaloğlu, Alpaslan Türkeş, Hüsamettin Uslu. ADIYAMAN: M. Zeki Adıyaman, Ali Avni Turanlı. AFYON KARAHİSAR: Hasan Dinçer, Hamdi Hamamcıoğlu, Ali İhsan Ulubahşi, Kazım Uysal. AMASYA: Yavuz
Sayfa 200 - Sayfa Yayınları
Reklam
Kadın-erkek, çocuk-büyük gibi farkların belirlenmesi, bazı yörelerde boya kullanılması, testilerin bağlanması,mezarların baş ve ayaklarına yeşil ağaç dallarının sokulması bu kültürü iyice zenginleştirmektedir.
Megalitler bugün Anadolu'nun hemen her yerinde görülmektedir, dolmen ve menhirler ise, Anadolu'nun değişik yörelerinde rastlanılmakla beraber, Trakya bölgesinde yoğunluk göstermektedirler. Lalapaşa ilçesinin Büyünlü köyünün kuzeyindeki Kapaklıkaya veya Perikızı Evi adı verilen dolmenler,Edirne Büyükdöllük-Çömlek Akpınar köyüne giderken büyük dikili taşlardan menhirlerden-meydana gelen mezarlık, Hanlıyenice-Küçünlü-Hacılar yeni yolundan Hacılar köyüne giderken görülen aynı Lip mezarlık örnek olarak verilebilir.
Türk topluluklarında kabir taşı olarak bu iki kurban hayvanının şekillerinin ısrarla kullanıldıkları görülür" demektedir.Aynı taşlara, yani koç ve koyun heykelleri şeklinde mezar taşlarına bugün, Tunceli'nin Pertek-Hozat Ovacık yolu üzerinde rastlanıldığı gibi, bu tip taşlar Aydın ve Akşehir taraflarında da görülebilmektedir.
En çok dikkati celbeden son terim olan Sin kelimesidir ki des toden bilde (ölünün sureti) diye izah olunmuştur... Sin kelimesi Çavuşca ve Tatarcada yüz, resim, suret demektir.Altayca ve Soyutça'da erkek geyik (Sıgın) demektir. XVIII. yy bilgin seyyahlarından Faik,Yenisey yazıtlarını (Resimli taşlarını) tavsif ederken sıntaş terimini llerschfelsen
Reklam
Prof.Dr. Abdülkadir İnan, "Eski Türkler o ya da bu ormanın heyeti umumiyesini bir kült saydıkları gibi ,bazı ağaçları da ayrıca takdir ederlerdi. Şamanistlerin en çok takdir ettikleri ağaç kayın ağacıdır" demekte ve ilave etmektedir: "Son yıllara kadar Şamanlığı muhafaza eden Altaylı,Sagay,Şor, Kaç,Televüt ve başka ulusların kamları kayın bulundurmadan ayin yapmazlar.Kayın ağacı yalnız ayin törenine katılan bir unsur değil, fakat bizzat kendisine tapınılan mukaddes bir varlıktır.Kaç Şamanı,kayın ağacına kurban sunarak şöyle hitap ediyor: Altın yapraklı mübarek kayın, Sekiz gölgeli mukaddes kayın, Dokuz köklü, altın yapraklı bay kayın, Ey mübarek kayın ağacı, sana kara yanaklı Ak kuzu kurban ediyorum.
Kamların davullarında güneş, ay, yıldız, şimşek resimleri yanında kayın ağacı resmi de bulunur.Bir sağay kamı, davulundaki iki kayın ağacı resmini şöyle izah ediyor: Biz Ülgen atamızdan ilk türediğimiz zaman Umay anamızla beraber bu iki kayın ağacı yere indi.
Her hikayenin sonunda, Dede Korkut'un (alkış) "dua" formülünde (gölgelice kaba ağacın kesilmesin) cümlesi tekrarlanmaktadır. Bu (alkış)lardaki (kaba ağaç) unsurunu Osmanlı tarihlerinde de görüyoruz.Neşri Tarihi (S.168-170) nde Geyikli Baba ile Osman Gazi hikayesinde bir kavak ağacına (S. 212) (Devletlü kabaağaç) denilmektedir... Ağaç kültü Türk boylarının diğer destan ve inanışlarında çok derin iz bırakmıştır. Gerek ağaç kültleri, gerekse diğer gelenek ve görenekler incelendiğinde,Şamanizmin,halkımızın bugünkü yaşamındaki etki ve izlerini devam ettirdiği açıkca görülecektir.
Alevilerde kayın ağacının kutsal sayıldığı, dedelerde kayın ağacından kesilmiş sopa şeklinde bir dal bulunduğu ve buna "erkan, tarik, evliya" denildiği bilinmektedir.Bugün Anadolu'da bazı ağaçlardan alınan dal ve parçalar çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmakta veya kabukları çocukların omuzlarına "Uykuluk" olarak takıl cenaze giderken salın önü çeşitli yeşil ağaç dalları ile süslenmekte,cenaze gömüldükten sonra mezarın baş ucuna bir fide dikilmekte, hatta mezarlık tamamen ağaçlandırılmaktadır. Bazı yörelerimizde çocukla ağaç sevgisi beraber götürülmekte, çocuk doğduğu zaman dikilen ağacın sıhhatli büyüyüp geliştiği nisbette çocuğun da aynı şekilde büyüyüp gelişeceğine inanılmaktadır.
Reklam
Tahtalı köye
Anadolu'nun hemen bütün yörelerinde mezarlıklara "Tahtalı Köy" denilmekte,"Tahtalı köye Muhtar olmak", "Tahtalı köye gitmek" sözleri kullanılmaktadır.
Genel olarak kadın mezar baş tahtalarının baş kısmının üstünde ya (V) şeklinde küçuk bir oyuntu ya da içi (V) oyuntulu bir çıkıntı yapılmaktadır. Erkeklerinkinde ya bu tip bir oyuntu yoktur yani baş kısmı oyuntusuzdur ya da başın orta kısmında kare veya dikdörtgen küçük bir çıkıntı mevcuttur.
Ağaç dallarına paçavra bağlamak ve bunu "nezir" olarak kabul etmek adeti Anadolu'da çok yörelerde görülebilen ve Şamanizmin etki ve izlerini belli eden bir olay olarak kabul edilebilir.
Tahtacı Türkmenleri
Mezarların üzerine şeker bırakma adeti genellikle tahtacılarda görülen bir adettir.Tahtacıların,ölünün kullanılmamış örtü, mendil ve kefeninin parçalarından, yahutta kırmızı renk bir bezden yaptıkları bayrakları mezarların başlarına diktikleri, bu bayrakların altına, akrabaları yahut kendi çocukları hergün gelerek, konulan şekerden alıp yedikleri ve bunun da ibadet kabilinden yapıldığı" söylenilmektedir.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.