Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasıl Yazıyormuşum?
Bir mektup aldım, yalnız bana değil, birçok yazarlara gönderilmiş. Şöyle başlıyor mektup: "Bilirsiniz, okurlar, yazıları ve yapıtları ötesinde, yazarları merak ederler." Mektubu yazan bana, "Bilirsiniz" diyor ama, doğrusu ya ben bilmiyorum; gerçekten okurlar, yazarları "yazılarının ve yapıtlarının ötesinde" merak ederler mi?
Sayfa 83 - Doğan Kitap
100 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hava yeterince soğuk değil, lakin ellerim ve bacaklarım buz gibi soğuk. Ölümün soğukluğunu, nefesimin kesilmesini, son cümlelerimi yazıyormuşum gibi hissederek kitabın etkisinde kalmış bir şekilde yazıyorum. Hiçbir şey düşünmüyorum, çok şey düşünüyorum. Annemi aramak geliyor aklıma. Sanki az önce ölen İvan İlyiç değil de babammış gibi. Çok etkilendim. Kitapların etkisi kişilere göre elbet değişir. Yaşanmışlıklarla birlikte karakterlerin arasında kendinizi buluvermeniz bu etkiyi çarpan etkisiyle katlayarak artırır. Biri öldü ve öldükten sonra yazdı. Başka bir izahı yok. Ölümle baş başa kalan insan, sırası gelince ölecek olan insan. Lakin ölüm bir hastalık sonucu, insanı yavaş yavaş beklenen, acılarla birlikte yaşarken ölünen noktaya getirdiğinde, o iç hesaplaşmaların acısıyla neler yaşanacaksa, onu yaşatmış Tolstoy. Sonucu bilinen ve beklenen durumda, ölecek insanın en yakınlarında, çevresinde aşağı yukarı nasıl davranışlar olacaksa, net bir şekilde ortaya koymak büyük bir gözlem yeteneği herhalde. Anlamsızca geçen bir yaşam, can acıtan samimiyetsizlik ve kocaman yalan. Ritüelleri gerçekleştirmek için söylenen yalanlar. İvan İlyiç’İn Ölümü sadece hasta bir insanın ölümünü anlatmaz, hasta ölecek ve diğerleri yaşama devam edecektir. Bu kadar net ve soğuk bir şekilde verir bu gerçeği. Okuyucunun yaşı da önemlidir diye yazmadan edemedim.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,6bin okunma
Reklam
Ve her kesim tarafından bedeninizin her karesinde yeniden hüküm veriliyor.
Kadın günümüzün bütün söylemlerinin temel taşı oldu. Dünyanın hiçbir işi kalmamış ve tek uğraşı nasıl bu olmuş çok merak ediyorum. Bu ay size biraz bu konudan bahsedeceğim. Kadın olmak nasıl bir şey bunu anlatacağım. Eşitlik söylemi ne kadar basit geliyor değil mi? Eşitsizlik yaşamadıkça. Çok basit bir anlatım kullanacağım bu yazıda. Birkaç
İngilizce hak.
İngilizce öğrenmek isteyen arkadaşlara yaptığım ve faydalı bulduğum bir alışkanlığı paylaşmak isterim. Dünya da önemli bir olay olduğu zaman bu tüm internet sitesinde ki haber kanallarında genel de manşet olu rben de böyle durumlarda birden fazla internet sitesindeki aynı haberin nasıl farklı kelimelerle anlatıldığını öncelikle okurum daha sonra burdaki o durum ile alakalı temel kelimeleri not ederim. Daha sonra bu haberi sanki ben yazıyormuşum gibi yazarım.
Nasıl Yazıyormuşum?
Bir yazarın en büyük dramı, ölümünden sonra geride bıraktığı konuları, yarım yazıları, kendisinden başka hiçkimsenin yazamayacağıdır.
Sayfa 88 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Nasıl Yazıyormuşum?
Soru - Bir yapıtın ortaya çıkması, "doğum-doğurma" olarak nitelendirilirse, bu "doğum-doğurma"yı nasıl yaparsınız? Cevap - Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum, kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın, iyice kısırlaşmışım, hiç doğurmam...
Sayfa 88 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Nasıl yazıyormuşum ?
Dünya edebiyat, sanat, felsefe tarihinin kırk elli ünlü adı vardır ki, hiç bir eserlerini okumadıkları halde pek çok kişi onların homoseksüel olduklarını bilir ve aktif mi, pasif mi homoseksüel oldukları eserlerinden daha çok merak edilir.şaşırtıcı davranışlarıyla, okurlardaki bu merakı gıdıklamaya çalışan yazarlar da vardır. Kendilerinde gerçekten değer ve sanat gücü varsa, bilerek yaptıkları saçmalıklar, değerlerinin tanınmasına yardımcı olur; yok, değersizseler, ortalıkta maskara, alay konusu olurlar.
Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Nasıl yazıyormuşum ?
Çok yazmaktan, sağ elimde on yedi yıldan beri "yazar krampı" denilen bir hastalık vardır. Başkaher işi kolaylıkla yapan sağ elim, yazı yazarken, bir iç dirençle karşı koyar. Onun için daktiloda yazmayı yeğlerim. Sandalyenin üstünde bağdaş kurup yazdığım, belki okurlara ilginç gelebilir. Çocukluğumda, yoksul evimizde hep bağdaş kurarak oturduğum için, bu alışkanlık o zamandan kalmadır. Bağdaş kurmada, boyumun kısalığının da etkisi var sanırım. Sandalyede otururken, ayağım yere rahat dayanamadığı için, sağ ayağımı altıma alır, öyle otururum. Eh, yine de oldukça acaip sayılabilir.
Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Nasıl yazıyormuşum ?
Hiç belli olmaz... Kimileyin sezaryenle doğururum, kimileyin dokuz doğururum, kimileyin de ışığı gören dışarı fırlar... Bir bakmışsın, iyice kısırlaşmışım, hiç doğurmam... Bu "doğurmak" nitelendirmesini hiç sevmedim ya, bir eserin yaratılmasına doğurmak diyorsanız ne yapalım... Doğurgan sayılırım, ama doğurganlığımdan değil, zora gelmemden çok doğurmam... İster istemez doğuracaksın; yaşam koşulları, geçim zorla doğurtturuyor, yumurtlatıyor bile.
Milliyet YayınlarıKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.