Duygularının çeşitliliği yüzünden, insanoğlu, korkarım, kan dökmede bir zevk aramaya kadar varacak. Üstelik böyle bir felaket insanlığın başına çoktan gelmiştir.
Cana kıyıcılıkta en ince ustalıkları gösterenlerin uygar kimseler olduklarına hiç dikkat ettiniz mi?!!
Kadınların "hüzünlü prenses" olmayı bırakıp "bilge kadın" olmaya ihtiyaçları vardır. Okumak, düşünmek, fikirleriyle var olmak, günümüzün kadınlarının temel görevi olmalıdır.!!
-Sustuğum şeyler var..
Hiç konuşmadıklarım..
Ve içimde kaybolup qiden insanlar..
Eskisi kadar kafama takmasamda bazı şeyleri,
Bazen yine de içimin alamadığı haksızlıklar.."
Yolumu Allah'a bıraktım..
O ki varacağım yeri benden iyi bilir...
-Ve biliyorm ki sabreden kullarına en hayırlısını verir..."
Sen umudunu çok zedelemişsin...
Bu halde koşamazsın, yürüyerekte kendine yetmezsin..
Istediğin olmadı diye ne bu hüzün..
Belki senin istediğin olsaydı Allah'ın istemediği olacaktı...
Bir de nefsi anlatırken Yenişehirli Avni merhum şöyle diyor:
"Helâk etmez bir iki darb-ı zikr emmâre-i nefsi
O bir tünd ejdehâdır kim nice cellâddan kalmış"
Nefsi ufak bir iki gayretle, zikir darbesiyle hizaya getiririm zannetme. O, çok cellatlardan kurtulan korkunç bir ejderhadır, diyor. Dikkatimizi en çok çektikleri hususlardan biri de asıl düşmanımızın içimizde, "nefis" adı verilen bir canavar olduğudur. Onun türlü tuzakları, hileleri vardır. Çok insafsızdır. Şeytan köpeğe benzetilmiş; dışarıdan saldırır, kovarsın gider, bir daha gelirse gelir. Nefis öyle değil; kaplan gibi aralıksız saldırır, hiç insafı yoktur. Senden bir şey çalmadan, yani seni küfre ulaştırmadan da dönmez. O hâlde ona karşı en etkili ilaç onu idrak etme, tanıma ve tehlikenin farkında olma keyfiyetidir. Müthiş bir benzetme yapmışlar: Yılan, deliğinden çıkar. Kedi onu beklemektedir ve yılanı boynunun altından kapar. Zavallı yılan boynundan kapıldığında tek çaresi dolanıp kediyi sıkmak, onu mecalsiz bırakmak ve böylelikle ölümden kurtulmaktır. Kedi buna karşı tedbir alır, bir kuyuya kendini gömer. Yılan delikten, yer hizasından bakarken kuyuda olan kediyi göremez. "Bu kedi çok tehlikeli, ölümcül ama şu anda burada yok,"der ve buna ikna olursa kuyuya doğru başını uzatır ve çaresizlik içinde kalır, biter. Benzetmedeki hikmet şu: "Nefsi tanıyorum, çok tehlikeli tamam ama şu anda burada değil, şu anda devrede değil" dediğin anda yakalanırsın. O yüzden uyanık olmalı. Bilmeli ki o her an namussuzluk yapabilir.
haykırın ey gündüzler !
umutsuzluk içinde umudun olduğuna dair,
söyleyin ey aydınlık!
her zorluktan sonra bir inşirahın olacağına...
yıkılan her şeyin yeniden inşa olacağına...