Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.8
Şeirləri ilə məşhur olan Nazim Hikmətin həm dram əsərləri, həm də nəsr əsərləri şeirlərindən heç də geri qalmır əslində. İstər süjet xəttləri, istərsə də yazıçı qələminin spesifikliyi baxımından seçilir əsərləri.
Nazım Hikmet in 1929 yılında yayımlanmış olan "835 satır" adlı ilk kitabından hemen sonra yayımlanmış destansı, uzun bir eseridir. akıl almaz bir aşkın öyküsüdür: leonardo da vinci'nin meşhur la gioconda'sı, bir bakışta aşık olduğu çinli turist si-ya-u'ya olan aşkını, bulunduğu luvr müzesinde sıkıntıdan patlayarak "muşambasının tersi"ne yazarak anlatır.
sanatta temsil (representation) yeniden temsil (re-presentation) ve yorumsama (hermeneutics) konuları ile ilgilenenler için müthiş bir eserdir.
nazım hikmet, gerçek adı siao san olan si-ya-u ile moskova'da tanışmıştır ve aynı odayı paylaşmışlardır.
si-ya-u gerçek hayatta da mona lisa'ya hayrandır, hatta paris'te bulunduğu süre boyunca sık sık louvre müzesine gittiğinden nazım'a bahsetmiştir. bunun üzerine nazım ve arkadaşları ona jokond'un sevgilisi lakabını takmışlardır. si-ya-u çin'e döndükten bir süre sonra arkadaşları ondan haber alamaz ve öldürüldüğünü düşünürler. bunun üzerine nazım hikmet, eserinde jokond'u canlandırarak fantastik bir aşk hikayesi şiiri yazar ve bu şiiri si-ya-u'nun anısına, onu geleceğe taşımak ve dünya kardeşliğini herkese gösterebilmek adına yapar.
aşk hikayesi şiirinin kurgusu da şu şekildedir; si-ya-u fransa'da siyasi olaylara karışmıştır ve sınırdışı edilmiştir. bunun üzerine jokond, müzeden kaçarak çin'e gider. tam kavuşacakları sırada, si-ya-u öldürülür ve si-ya-u'nun davasını jokond üstlenir. ancak jokond, yakılarak yok edilir.
"Sevdadan da, barıştan da, inkılaptan da, hayattan da, ölümden de, sevinçten de, kederden de, umuttan da, umutsuzluktan da söz açıyorum, insana has olan her şey şiirime de has olsun istiyorum. Istiyorum ki okuyucum bende, yahut bizde bütün duyguların ifadesini bulabilsin." diyen Nazim Hikmet 97 basımına ait bu kitabında 1928 - 63 yıllarına ait farklı konularda yazmış olduğu şiirlere yer vermiş.
Kitabın sonunda yer alan şiir üstüne yazdığı yazılarından alıntılar olması ve biyografisine yer verilmesi, onu tanımayanlara ( ki hala varsa) ya da edebi kişiliğini bilmeyenlere şüphesiz ki ışık tutmuş olacaktır. Bu yüzden sonda yer alan bu kısımların okunmasının ardından şiirlerine farklı bir gözle bakılması mümkündür.
Çoğunluğu fütürist tarzda yazılan şiirleriyle bir solukta okunacak kitaplardan..
Nazım Hikmet
Burada Nazım Hikmet'i incelemeyi çok sağlıklı bulmuyorum ama sadece şu kadarını söyleyeyim bu kadar iyi şairler yüz yılda bir gelir. Her türk vatandaşının okuması gereken istisnasız herkesin bilmesi gereken bir şair. Yaşanmışlıklar, acılar, vatan sevgisi ve hasreti... Bu dertlerin hiçbiri olmasaydı Nazım Hikmet de olmayacaktı...
240 syf.
·
Puan vermedi
Beş oyuna baktığımızda genelde güldürünün ağır bastığını görebiliriz. Dikkatimi çeken diğer bir nokta ise masal gibi bir kıssadan hisse içeriyor olmalarıdır.
Kafatası çarpıcı bir oyun, ayrıca Unutulan Adam da bana göre diğerlerinden bir adım öne çıkıyor.
Güzel bir kitap, keyifli okumalar dilerim.
240 syf.
·
Puan vermedi
İncelememde kitap içinden Nazım Hikmet'in eleştirdiği bazı konulara değinmek isterim. Kitaptaki yazıların çoğu gündelik konular, siyasi yazılar çok az. İstanbul Belediyesi'ne sık sık sataştığını görüyoruz. Çöpler, yolların durumu, köprünün açılış kapanış saatleri, toplu taşıma gibi birçok soruna dikkat çekmiş. Bunlardan o günün şehircilik sorunları hakkında fikir sahibi olunabilir.
Dikkatimi çeken diğer bir husus kadınlarımıza yönelik yazıları. Bunlarda çok süslenen, çok açık giyinen kadınlara bu davranışlarının gereksizliğini anlatıyor.
Bazı yazılarında ise yılbaşı kutlamalarına değinmiş. Bizim kültürümüzde olmayan bu unsuru benimseyen insanlara, reklamını yapan radyoya, çam ağacı süsleyen mekanlara kızıyor. Yıl 1934.
Genel olarak değerlendirecek olursam günümüze hitap etmeyen o günün konuları diyebiliriz. Fakat tabii ki o günün toplumsal sorunlarını, halkın yaşayışını öğrenmek için bazı bilgiler sunuyor.
