Kocaseyit'in Hiç Bilinmeyen Anısı... Köyünde herkes onu öldü bilmektedir. Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür. Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 yılda belki karısı, yeniden evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmak için gelen bir akrabası
Mektuplara asılmış semboller
Cemal Süreya’dan, Eşi Zühal’e: "Hayatım" Beethoven’dan yasak aşkına: "Ölümsüz Sevgilim" Mozart’dan eşi Constanze’ye: "Sevgililerin sevgilisi minik karım" Victor Hugo’dan Juliette Drouet’ye: "Sevgilim" Nazım Hikmet’ten Piraye’ye: "Karıcığım" Stendhal’den Mathilde’ye: "Tatlı hayalim" Ahmed Arif'ten Leyla Erbil'e: "Yarı parçam, Leyla" Cemil Meriç'ten Lamia'ya: "Küçüğüm, korkunç dahim" Orhan Veli'den Nahit Hanıma: "Canım Nahit'im" Özdemir Asaf'tan Mevhibe Beyat'a: "Lavinia" (?) Sabahattin Ali'den Ayşe İlhan'a: "İki gözüm Ayşe" Abidin Dino'dan Güzin hanıma: "İlaçların ilacı" Behçet Necatigil'den Huriye hanıma: "Canım efendim" Ümit Yaşar Oğuzcan'dan Mihriban'a: "Mihriban" Oscar Wilde'dan Lord Alfred'e: "Oğlum" Honore de Balzac'tan Eveline Hanska'ya: "Benim biricik meleğim" Bernard Shaw'dan S. Campell'a: "Sevdiğim zavallı" Özge'den Kaan'a: "Kaan"
Reklam
V.ö.: Şiire başladığımızdan bugüne dek, ülkemizde çeşitli şiir deneyleri oldu. Siz şiirinizi bu etkilere kapama yolunu seçtiniz ve bunu da başardınız. Bu tutumun nedenlerini ve size başarı gücünü veren düşünceyi açıklamak ister misiniz? A.A.: Lisede karaladığım mısralarda daha çok edebiyat öğretmenimize beğendirme çabası vardı. Yani biraz Haşim,
Sayfa 171 - Metis yayınları 12.basım: kasım 2016Kitabı okudu
"Bütün büyük sanatçılar geleneği değiştirenlerdir. Örneğin şiirde Nâzım, Muhip, Orhan Veli. Yaşar Kemal’in yaptığı da gelenekle ilgili değildir. Yukarda söylediğim bir konuya değineyim: Örneğin Veysel, şimdilerde dikkatimizi çekmeyen bir sürü şiirinde geleneği yinelediği için o şiirler unutulup gitmiştir. Daha da unutulur. Ama Toprak, Sazıma, Güzelliğin On Para Etmez, Yeni Mektup Aldım Gül Yüzlü Yardan, vb. gibi birkaç şiirinde geleneğe arkasını döndüğü için, bu yapıtlarıyla ölümsüz olmuştur. İçtenlikle belirteyim, ben Veysel’i halk şairi saymam. O bizler gibi bir şairdir." Cahit Külebi’nin özellikle belirttiği “geleneği yinelemek” sözü ilgimizi çekmelidir. Yaratıcı olmadan, geleneği değiştirmeden, türkü ağızlarda dolaşmış bir sakızı yeniden çiğner gibi, eskilerin söylediğini yinelemek, o şiire yeni bir güç kazandırmıyor.
Sayfa 14 - YKY
Noktalama İşaretleri Nokta ( . ) 1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurul­muştur. Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu. (Reşat Nuri Güntekin) 2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa),
Yazarlar bir yeri anlatmakla kalmaz,daima yeniden yaratırlar."Vatan" Namık Kemal'in bölgesiyse,"ülke"Cemil Meriç'in,"topraklar" Orhan Kemal'in,"memleket" Nâzım Hikmet'in,"coğrafya" Tanpınar'ındır. Bu sözcüklerin aynı yeri işaret ettiğini kim söyleyebilir? Cemil Meriç "ülke"sözcüğünden mağdurluk, hüsran ve öfkeden yontulmuş bir ülke yaratmıştı. Nâzım Hikmet'in "memleket"i yeryüzünün dört bucağına, Akdeniz'e Ortadoğu'ya, Afrika'ya,Hindistan'a açılan kahredici olduğu kadar yaratıcı da olan bir memleketti.Orhan Kemal "topraklar"dan kanla beslenen, bir o kadar da bereketli topraklar, Tanpınar "coğrafya" dan yalılar ,köşkler, çeşmeler ve mescitlerle dolu, sılanın kendisinden çok sıla özleminden yapılmış bir kültürel coğrafya yaratmıştı.
Reklam
253 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.