Yazarın Türkistan'a yaptığı ziyaretlerde yaşayıp gördüklerini anlattığı eseri. Özellikle Rus sömürgeciliğinin Türk Dünyasını Kültür ve ekonomik olarak fakirleştirmesine değinmiş. Milliyetçilik vurgusunu söylemeye gerek yok zaten neredeyse her sayfada hissediyorsunuz bunu. Gezi/anı türü okumayı sevenler için öneririm.
Türkistan TürkistanYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2018437 okunma
Toptaş kitaplarında ilk yanılgım bu eser oldu. Belki diğerlerinden daha popüler olması yada yakın zamanda yazılıp ödül almış olması bir beklenti oluşturmuştu. Diğer kitaplarına göre daha duru bir akış var. Buna rağmen daha önce okuduğum kitaplardaki derinliği bunda bulamadım. Yine de HAT okumak isteyenler için kolay başlangıç kitabı olabilir.
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,596 okunma
Arayışın ve bulamayışın hikayesi. Ama ne hikaye. okumakta zorlanıyorsun .Zorlandıkça okuyorsun. Kitap baştan sona içsel betimlemelerden oluşuyor. Kahramanımız bir arayış içinde. Ama hiç olmamış, olmayacak bir şey arıyor. Eğer Toptaş'ın tarzına alışık değilseniz kesinlikle bu kitabını sonlara bırakın.
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,468 okunma
Toptaş'ın ilk eseri "Bir Gülüşün Kimliği" öyküsünü de içinde barındıran kitabı. İçsel bir yolculuğa çıkaran, dili yormayan hikayelerle dolu. Acemilik döneminde yazıldığı belirtilen "Bir Gülüşün Kimliği" en güzel hikayeydi bana göre. Bitirdikten sonra tekrar dönüp okudum. Toptaş'ın postmodern tarzını severler için öneririm.
Postmodern roman, okuması ve anlaması oldukça zor bir tür. Zamanın, karakterlerin ve olayların iç içe geçmiş olması okurken dikkat gerektiriyor. Bu sebeptendir ülkemizde bu türün okuyucusu az, türe aşına olmayanlar da genellikle yarım bırakıyor.. Bu türün günümüzdeki yazarlarından Hasan Ali Toptaş oldukça başarılı.
Her ne kadar okurken zorlasa
Öncelikli olarak gerçek yaşamdan yola çıkıp kurgusal bir hikaye oluşturmuş olsa da Sultan Selim'i barbar olarak ifade etmesi bir miktar şaşırttı. İspanya'daki Müslüman ve Yahudilere yapılan baskıların konu edindiği ilk bölümde 2.Bayezid'in yardımına da değinmesini bekledim.
Aynı kitapta başkent İstanbul için "Babıali" diyor. Ki bilindiği üzere 1. Abdülhamid devrinden itibaren sadrazamların sarayına verilen isim olarak ortaya çıkmış bir ifadedir.
Kitapta aşka, arkadaşlığa fedakarlığa vurgu yapılmış lakin ben hissedemedim o duyguları, Neden bilmiyorum pek özümseyemedim.
Batının ve Doğunun kültür ve sembollerine fazlasıyla değinilmiş ki bazıları gerçekten merak uyandırdı. Bir gün İspanya'ya gitme fırsatım olursa El Hamra Sarayı'nı muhakkak görmek isterim.
Maalouf'un hikayelerindeki iç içe geçmiş olayları yine bu kitapta görüyoruz. Özellikle son kısmının dikkatli okunması lazım.
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,4bin okunma
Belli bir üne kavuşmuş kitapları okumak gerçekten tehlikeli. Okudukça "yahu bu muymuş" deme ihtimaliniz olabiliyor ve biraz hayal kırıklığına uğrayabiliyorsunuz. Nitekim bende de bu oldu. Evet bir gerçekliği; 1930 Amerika'sındaki ekonomik ve sosyal bunalımı, tarımın kapitalist sisteme geçişini realist bakışla bir ailenin hikayesi üzerinden anlatmış. Kitabı okurken o dönemi rahatlıkla görüp, hissedebiliyorsunuz. Kitabın bu kısmına diyecek bir şey yok.
Ancak anlattığı olaya göre oldukça uzun bir kitap olduğunu belirtmek lazım. Zira ilerlemiyor. Bir noktada döndü durdu olaylar. Bence en büyük eksiklerden biri de; her ne kadar toplumsal bir konuyu ele alsa da öne çıkan bir kahramanın olamamış olması. (Tom'un hikayesinin iyi veya kötü bir yere bağlanmaması)
Yüksek beklentilerle başlayıp bir miktar hayal kırıklığıyla bitirdim. Umarım siz seversiniz.
