Aziz Nesin'den bir başyapıt...
Sindirmesi zor bir kitabın incelemesini yazıyorum bugün. Kafam darmadağınık. Berber Hayri'ye mi üzüleyim, günahsız altı yaşındaki çocuğa mı üzüleyim, Hayri'nin anasına mı üzüleyim... Ben en iyisi mi kendi hâlimize üzüleyim. 2020 yılında bile idam cezasını onaylayanların olduğu bir dünyada yaşadığımıza üzüleyim. Onlara doğruyu öğretemediğimize üzüleyim. Hiçbir insanın ölümü hak etmediğini o kafalara sokamadığımıza yanayım.
Derseniz ki o yavrucak bunu hak etti mi? Cevabı basit. Hayır. Ama Hayri de hak etmedi. Yaşadıklarını hak etmedi. Hayri'yi haklı çıkarmak değil derdimiz, herkes farkında bunun suç olduğunun. Mesele suçları ortadan nasıl kaldıracağımız değil, bu kolaya kaçmaktır. Asıl mesele suç yaratan unsurları ortadan kaldırmak. İdam cezasına karşı olan biri olarak bu kitap benim için tokat gibiydi. İdamı bırakın, bu cezaevlerinde kalan insanlar suçtan vazgeçerler mi? Daha da bilenip çıkar dışarıya. Konuyu burada kesiyorum, umarım size de bir şeyler düşündürmüştür yazdıklarım.
Başka bir sorun ise sürülerle insanın meydanlara toplanması. Ne güzel bugün suç işlemedim diyip yüreğinizi mi soğuttunuz?
Halil Cibran#73469248 sözünü sizler için söylemiş olmalı. Aziz Nesin'in deyimiyle #96106265
Bu kitabı sokaklarda dağıtmak isterdim, önüme gelene vermek; bir kişiyi olsun idam sevicilikten kurtarmak... Belli mi olur, belki bir gün sokakta elinde Surname dağıtan bir kız görürseniz o benimdir. Gelecek zamanlarsa idam gelmez de, bir Cellat Çingene Ali acımaz, bir kalabalık da toplanmazsa...
Kuyucaklı Yusuf’u okuduktan sonra içimde Sabahattin Ali’ye karşı oluşan müthiş merakla belgesel izlemeye, hayatını araştırmaya, şiirlerini okumaya koyuldum.
Çanakkale, İzmir işgalleri görmüş, annesinin psikolojik bunalımına intihar girişimlerine tanıklık etmiş, babasını kaybetmiş, aşkları karşılıksız kalmış, ölmemiş.. Hükümetler, acımasız güçlü