Fikirsizliğimizi idrak ettiğimiz gün, her şeyi idrak ve her çareyi elde etmek imkânına ereceğiz anma, bunun yolunu ve tedavisini gösterecek olanları yaşatmamak için de her şeyi yapıyoruz!
“Dünyanın safası gitti ve kederi kaldı” (s.a.s)
Hep, her gün biraz daha koyulaşan o kederin kolluğu içinde sürünüp gidiyor değil miyiz? Dünya her gün biraz daha karanlık…
"...Nihayet Zafer Hanımefendi, büyük babası sayesinde kendisini tam serbest hisseden haşarı üstü haşarı torununun ruhunu kamaştırmak, uyuşturmak için müthiş bir (narkoz) uyutucu keşfetti.
Dört beş yaşında okuyup yazmayı öğrenmiştim ya...
Beni romana alıştırdı."
Her inanılan şey ve bağlanılan fikir, daha ilerisini, ötesine fethettirmek için insana bir basamak üstünün, bir ufuk sonrasının cezbesini aşılar ki, ideal işte budur! Bu cezbe kara sevdaya ve divaneliğe kadar gidebilir.
"Altı yaşında ölen Selma, bebekliğinden beri, daima duvarlara yapışmış ve ortalarda şuna buna engel olmaktan ürkmüş, beyazı damar damar görünen elâ gözleriyle hep öleceği günü bekledi.
Selma bende, çocukluğumun en derin ukdelerinden biri..."