Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Boş..
Kısaca okuduğum en boş kitap, zevk aldım mı evet. Çünkü; zaman öldürmek istediğim zamanlarda zaman öldürmeyi güzel başarıyor onun dışında evet boş bir kitap.
Lümpen kitle mi desem yoksa sosyal-olma amaçlı yani; popüler kültürün kurbanı olan bu işe yaramaz kitap'ın zirvelere pelesenk olması da ironik. Ve ayrı zamanlarda kronik vaka'ya vacip
Sanatın Öyküsü'ne yol olsun diye, yasaklı sanattan başladım. Rahatlikla okunabilecek bir "yasaklari" araştırma kitabı.
Muzik, tiyatro, edebiyat, heykel, resim, sinema gibi sanatin her dalında dünyanın ve bizim tarihimizde yasaklanan eserlere ve tuhaf sebeplerine değinerek ilerliyor. Ilgi çekici.
Gitar çaldı diye, parmaklari neden kırılsın bir insanin?
Soneler yazmis bir adam neden gaz odasinda öldürülsün?
Okuyunca "Ahah yapmayin yauww olur mu?" derseniz, size günümüzden de örnekler veriyor..
Sanattan korkulmayan bir dünyada nefes almak umuduyla.. Okuyalim. Kitapla ve sevgiyle kalın
334 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Uzun süredir okumaya ara verdikten sonra tekrar beni kitaplara ısıtacak yazarın şüphesiz Orhan Kemal olacağını biliyordum. Ve bütün Orhan Kemal romanlarını okumaya and içmenin verdiği hissiyatı ile bir kitap daha bitti.
Muhasebeci İhsan,alkol ve zalimce davranışlardan sonra eşinin ölümüne neden olur . Ve günlerden bir gün eşine yardımcı diye aldığı genç hizmetçi Şehnaz ile evlenir. Annesinin ölümünü kabullenen oğul Cevdet bu sefer babasının genç eşine olan düşkünlüğü yüzünden evden ve ailesinden kopar. Çingene Cevriye ve işportacilik yaptığı arkadaşı Rum Kosti ile hayata tutunur. Babasının muhasebe paralarını aşıran komşusu Adem genç kadın Şehnaz'ı avucunun içine alır ve İhsan efendi kısa süreliğine tutuklanır.Oğul Cevdet babasının yerine suçu üstlenir ve cezaevinde önce Hasan ile arkadaşlığını sonra ise başlarda düşman ardından ise dost olduğu Böcek Mustafa ile gelecek adına olan Amerika hayallerini paylaşır. Adem ve Şehnaz yakayı ele verince Cevdet özgürlüğüne kavuşur. Cevdet,gururlu ve kimseye muhtaç olma hissini yaşamadan hayatını yaşamak isterken en çok hayalini kurduğu Amerikalı kovboy Aslan Tomson gibi olmak için bir Norveç gemisi ile Amerikaya gitmek için yola çıkar. Yanında güzel Nelli olacağına inanan Çingene Cevriye vardır.Ama planlar istedikleri gibi gitmez ve birinci kitap burada biter.
İstanbul'un 1950'li yıllardaki sokagi denizi var bu kitapta. Çocukların en büyük hayali kimilerine göre doktor olmak kimilerine göre vahşi batı filmlerindeki Amerikalı kovboy..
Üstad bir kez daha bize farklı bir bakış açısı sundu. Tesekkurler Orhan Kemal..
Okuyalım.... Okutalım...
Bir erkek olarak severek okudum.
Doğruyu söylemek gerekirse, anlatım tarzını biraz karmaşık buldum. Yazarın aklı nereye giderse bizi de yanında sürüklediği için, bu sürüklenmenin içinde bazen kaybolduğunuz oluyor.
Sadece edebi bir eser değil, kadınların toplum içerisindeki durumunu tarihler ve iktisadi durumlar ile birlikte alan bilimsel bir eserdir.
Eserde ortaya konulan hipotezler çok belli:
"kadın başarmak istiyorsa kendine ait bir odası olmalı." ve "kadın başarmak istiyorsa ekonomik özgürlüğü olmalı."
Woolf'ün kitapta bahsettiği bazı adamlara dikkat çekmek isterim. Alttan alta cinsiyetçilik yapan eğitimciler, iş insanları veya kamunun idaresinden sorumlu yöneticiler her zaman olacaktır. Poh pohlanmaya alışkın, erkeği olduğundan üstün gösteren aynalar kırıldığı için böyle hissetmeleri normal. Kadınlar, bizden daha yetenekli, daha akıllı olabiliyor ve olacaklardır. Geçmiş yıllardan bu yana süre gelen, kadının değerini düşüren tüm tabuların yıkıldığı gibi bunlarda yıkılıyor.
Yazar, erkeklerin "neden kadınlardan shakespeare gibi bir şair çıkamamış" sorusuna, shakespeare'in dehasina sahip olası kız kardeşinin, aynı dönemde yaşasalar dahi onun kadar başarılı olamayacağını nedenleriyle birlikte açıklayarak çok güzel cevap veriyor.
Bu eser bana, geçmişten günümüze gelen çoğu anonim eserin kadın yapıtı olabileceğini düşündürttü.
Okuyalım, okutturalım.
Ey Zavallı Milletim!
Şu ana kadar okuduğum en güzel tirada sahip olan Oğuzcum Atay’ın tiyatro eseri. Bu tiradı emekli Tarih Öğretmeni Coşkun Ermiş’ten alıntı yaparak okuyalım.
Not: Bundan sonrası spoiler içerir.
—spoiler—
“Ey zavallı milletim dinle! Şu anda hepimiz burada seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü, ey milletim, senin hakkında az gelişmiştir,
NEREDEEEN NEREYE ZARARINA SATTIM KİTABI HEMEN GÖRDÜKÇE DELİ ETTİ ÇÜNKÜ
Sarah J Maas sen ne yaptın? BU UCUBE KİTAP YÜZÜNDEN TÜM SERİDEN VE TÜM KARAKTERLERDEN NEFRET ETTİM.
Kitabı almadan önce goodreads üzerinde olumsuz yorumları okudum, hepsi bana çok abartı geldi. Okurlar hep olay bekliyor, karakterlerin mutlu olmasını istemiyor, sürekli kan revan da olmaz ki diye düşündüm ve onlara hak vermeyeceğimden yüzde yüz
Selâmlar efenim. Çok farklı bir kitapla karşı karşıyayız. Neden farklı? Bildiğini sandığın çoğu şeyi bilmediğini, daha doğrusu bakış açıların farklılığı nedeniyle düşündüren bir kitap. Bazı kısımlarda içimdeki sorulara yanıt verdiği de oldu. Okuyalım mı derseniz okuyun derim. Bir Müslüman olarak estetik anlayışımızı bilmek gerekir diye düşünüyorum. Ha aramızda henüz bu din ile tanışmamış olanlar olabilir. Onlara da ufuk açıcı bir eser tavsiyesi olsun. Bu nedenle dediğim amaçlar doğrultusunda okunabilir. İyi okumalaaar gencolar.
Selammmm nasılsınız? Umarım herkes çok çok iyidir. Uzun süredir post atamıyordum ne yazık ki. Aslında görsel olarak, yorum olarak herşey hazırdı ama bir türlü fırsat bulup gönderi atamadım. Çok özür dilerim . Ama ben bugün harika bir kitap ile geldim. Kitap uzun süredir okuma listemdeydi ama okumak bir türlü nasip olmamıştı. Bu zamana kısmetmiş. Aslında okuyalım bir ay falan oldu ama çok fazla sizi sıkmadan yoruma geçelim.
#kırmızıpazartesi #yorumum
Yazarın okudum ilk kitabıydı. Diğer bir kitabı olan "kolera günlerinde aşk" kitaplığımda okunmayı bekliyor. Ne yalan söyleyeyim kitabı okurken bir tık sıkıldım. Aslında anlatımı falan çok akıcıydı ama nedense bana sanki dünyanın en zor işini yapıyormuşum gibi geldi. Galiba o sıralar okurken pek modumda değildim o yüzden olabilir . Yinede siz alıp okuyun. Çünkü çok güzel. Yani ben sıkıldım diye kitabı sıkıcı sanmayın. Bi an da kendinizi kitabın son sayfasında buluyorsunuz. Yine de siz kitabı çerezlik bir kitap sanmayın.
#kırmızıpazartesi #konusu
Şimdi bir cinayet düşünün. Bir kasaba dolusu insan cinayet işleneceğini biliyor. Kimin neden işleyeceğini biliyor. Ama ellerinden sadece "ah, vah" yapmak geliyor.
Bayarda San Roman evlendikleri gece Angelica'nın bakire olmadığını öğrenir ve daha o gece onu baba evine bırakır. Bu durumu sorgulayan iki erkek kardeş olayın namus davası olduğunu söyleyerek Angelica'ya baskı yapar ve o kişinin Santiago Nasar olduğu öğrenilir. Ve onu öldürmeyi planlarlar. Nasar'ı öldürmek istediklerini herkes duymuştur. Bu plandan haberi olmayan Nasar, pazartesi günü öldürülür.
Ne yazsa okurum dediğiniz yazarlar var mı?
Benim için Fitzek onlardan biri. Şimdiye kadar dört kitabını okudum ve her biri şahsına münhasır konusu ile beni benden aldı.
Kurguları inanılmaz yaratıcı ve her zaman ters köşe...Olayları da birbirine çok zekice bağlıyor.
•
Kitabı okurken zaman zaman anlatıyordum eşime olanları. Bitirdiğimde hemen ters köşeyi anlattım heyecanlı heyecanlı. “ yaaaa inanamıyorum bak şöyle olmuş , katil şuymuş” falan diye. Artık nasıl bir heyecan ve mimikle anlattıysam hem gülüp hem de “oooo iyimiş , filmi var mı bunun?” tepkisini verdi. Hakikaten neden filmleri yok ki Fitzek in kitaplarının?
Ya da olmasın yaaa vazgeçtim.
Okuyalım sadece
•
Şimdiye kadar okuduklarım arasında beni en çok etkileyen “Yolcu 23” olsa da, bu kitap da inanılmaz yaratıcı şekilde yazılmıştı. Müthiş bir kedi fare oyunu...
Bir kere, kitabı açtığınız ilk sayfanın numarası 387. Yani kapanıştan başlıyor. Gerilim ,polisiye severlerin ke-sin-lik-le okumasını tavsiye ederim.
Geri sayım başladı...
ORTADOĞU DÜNYASININ SON KIZILDERİLİ İNSANLARI "EZİDİLER"
Julian Barnes " Tarih belleğin kusurlarının, belgelemenin yetersizliğiyle buluştuğu noktada üretilen kesinliktir."
Günümüzde yaşayan biz "modern, her şeyi bilen" insanlar geçmişi istediğimiz şekilde kurgulamayı çok severiz. Bu kendi ellerimiz ile yeniden inşa ettiğimiz "tarafsız kılçıksız! tarihi" çok severiz.
Dünyada
