BİLGİ OLARAK PAYLAŞIYORUM. YORUMSUZ.
ATATÜRK'ÜN KENDİ SÖZLERİ VE HEPSİ KAYNAKLI BUYURUN... ----------------- Önce Kuranı türkçesine çevirmesinde ki asıl maksadını öğrenelim. Buyurun; i.hizliresim.com/zoB6zz.png i.hizliresim.com/BLRC6P.png (#48290394) Daha detaylı bilgi
Tasavvuf ile başladılar dini hedef almaya Sonra Mezhepleri Sonra Hadisleri Sonra Kur'an Kerimi. Ve nihayet kendi heveslerine tabi olup dinin tüm değerlerine savaş açtılar ve yeteri ilmi olmayan kimselerin kalplerine şüphe koydular. Akılları karıştırdilar. Ama sorarsan nedir bu fitne şu ayetle cevap verirler. "Kendilerine: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiği zaman, "Bizler sadece ıslah edicileriz" derler.(Bakara Suresi-11.Ayet) Düşünce dünyası ile tanışınca Risale-i Nur'un bir cok konuya hitabını daha iyi anlıyorsunuz. Işte Üstadın bir cok fitneyi gördüğü bu asırda Kur'an Kerimden aldığı bu dersle bu fitneleri izale ediyor inşaallah. İşte Üstadın basireti; "Eski Harb-i Umumî'den evvel ve evâilinde, bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki: Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı'nın altındayım. Birden o dağ, müdhiş infilâk(patlama) etti. Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum vâlidem yanımdadır. Dedim: "Ana korkma! Cenab-ı Hakk'ın emridir; o Rahîm'dir ve Hakîm'dir." Birden o halette iken, baktım ki mühim bir zât, bana âmirane diyor ki: "İ'caz-ı Kur'anı beyan et." Uyandım, anladım ki: Bir büyük infilâk olacak. O infilâk ve inkılabdan sonra, Kur'an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur'an kendi kendine müdafaa edecek. Ve Kur'ana hücum edilecek, i'cazı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i'cazın bir nev'ini şu zamanda izharına, haddimin fevkınde olarak, benim gibi bir adam namzed olacak ve namzed olduğumu anladım... (Mektubat 368)
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Reklam
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Risale-i Nur müellifi
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
hakkında verilen bir konferans. Risale-i Nur nedir ve Bediüzzaman kimdir? Merak edenlere kısa öz, tanıtıcı bilgiler veriyor.
Risale-i Nur Hakkında verilen Bir Konferans
Risale-i Nur Hakkında verilen Bir KonferansBediüzzaman Said Nursî · Envar Neşriyat · 2008156 okunma
342 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Risale-i Nur, bu asır ve gelecek asırlardaki bütün insanların imanî, İslamî, fikrî, ruhî, kalbî, aklî ihtiyaçlarına tam cevap verecek ve kâfi gelecek Kur'anî hakikatları havidir. Kur'an'ın hakikatlarını müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda izah ve ispat eden bu esereler, her insan için en mühim mesele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Vazifem nedir? Bu mevcudat nereden gelip nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatları nedir?" gibi soruları güzel bir ifade ile açıklayıp ruh ve akılları tatmin ediyor.
Sikke-i Tasdik-i Gaybi
Sikke-i Tasdik-i GaybiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20031,405 okunma
Kur'anın hakikatlarını müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda izah ve isbat eden Risale-i Nur Külliyatı, her insan için en mühim mes'ele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Vazifem nedir? Bu mevcudat nereden gelip nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatları nedir?" gibi suallerin cevabını vâzıh ve kat'î
Sayfa 680 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Şeriatta denilmiştir ki: "Cehennem ceza-yı ameldir, fakat Cennet fazl-ı İlahî iledir." Bunun sırr-ı hikmeti nedir? Elcevab: Sâbık işaretlerde tebeyyün etti ki: İnsan, icadsız bir cüz'-i ihtiyarî ile ve cüz'î bir kesb ile, bir emr-i ademî veya bir emr-i itibarî teşkil ile ve sübut vermekle müdhiş tahribata ve şerlere sebebiyet verdiği gibi; nefsi ve hevası daima şerlere ve zararlara meyyal olduğu için, o küçük kesbin neticesinden hasıl olan seyyiatın mes'uliyetini, o çeker. Çünki onun nefsi istedi ve kendi kesbiyle sebebiyet verdi. Ve şerr ademî olduğu için, abd ona fâil oldu. Cenab-ı Hak da halketti. Elbette o hadsiz cinayetin mes'uliyetini, nihayetsiz bir azab ile çekmeye müstehak olur. Amma hasenat ve hayrat ise, madem ki vücudîdirler; kesb-i insanî ve cüz'-i ihtiyarî onlara illet-i mûcide olamaz. İnsan, onda hakikî fâil olamaz. Ve nefs-i emmaresi de hasenata tarafdar değildir, belki rahmet-i İlahiye onları ister ve kudret-i Rabbaniye icad eder. Yalnız insan, iman ile, arzu ile, niyet ile sahib olabilir. Ve sahib olduktan sonra, o hasenat ise, ona evvelce verilmiş olan vücud ve iman nimetleri gibi sâbık hadsiz niam-ı İlahiyeye bir şükürdür, geçmiş nimetlere bakar. Va'd-i İlahî ile verilecek Cennet ise, fazl-ı Rahmanî ile verilir. Zahirde bir mükâfattır, hakikatta fazıldır. Demek seyyiatta sebeb, nefistir; mücazata bizzât müstehaktır. Hasenatta ise sebeb Hak'tandır, illet de Hak'tandır. Yalnız, insan iman ile tesahub eder. "Mükâfatını isterim" diyemez, "Fazlını beklerim" diyebilir. (Lem'alar 84.sh - Risale-i Nur)
Sayfa 86 - 13.lema , 12.isaretKitabı okudu
Reklam
191 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.