Eylemde istikâmet üzre olmak, sürekli 'nefis muhâsebesi'yle mümkündür.
Ve seni senden başka kimse hakikî anlamıyla imtihân edemez.
Unutma ki, aynanın tüm optik özelliklerini kaybettiği tek an kişinin kendi içine düştüğü andır.
Düşen, aynaya bakmaz, düşünür.
Hayatım bu kadar aşağı emeller üzerine kurulabileceğini kabul etmiyor, fakat fikirlerini müdafaa edecek kudreti de kendi bulamıyordu. Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama Neydi? bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. Insan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. Lakin tembelliğe alışmış olan kafası bunu bulamıyor bulmak için uğraşmaya üşeniyor, yanlış veya bayağı olduğunu sevdiği şeyleri de kabul edemediği için selameti Firarda buluyordu.. Her şeyden, her derin düşünceden. her üzüntülü nefis muhasebesi sinden kaçmayı İhtiyat edinmişti.
Hâris ibni Esed, nefis muhasebesine çok önem verdiği ve nefsin devamlı sûrette muhâsebe altında tutulması gerektiğini söylediği için “Muhâsibî» diye anıldı. Babası Mutezile mezhebine mensup, oldukça zengin bir âlimdi. Mutezile’ye mensup insanlar gibi o da kader inancını kabul etmediği için Muhâsibî babasının mirasını reddetti. O sebeple maddî sıkıntı çekti. Onun nefis muhâsebesi ve ahlâka dâir pek çok eseri arasından er-Rıâye li hukukillâh, Risâletü’l-Müsterşidîn ve Fehmü’l-Kur’ân anılabilir.
Efendimiz (sav)in hayatından nice incelikleri derlemiş, günümüz problemlerini de bizlere hatırlatarak muazzam bir nefis muhasebesi yapmamıza vesile olan bu kitabı okumanızı siz kitap dostlarına ısrarla tavsiye ederim. Rabbül Alemin istifadelerimizi arttırsın inşallah...
''Saptırıcı tesirleri tartmak ve nefsin gayeden ne kadar ayrıldığını tespit etmek gerekir. Buna 'nefis muhasebesi' denir. Her an bu yapılmadıkça iyi bir kontrol yapmak kabil değildir.''
"Evet,'Nefis Muhasebesi' aslında beylik bir deyimdir. Fakat,'insanın kendisiyle hesaplaşması' diyebileceğimiz bu işe insanlarımız nedense henüz girişmemektedir."