Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
nejla güldalı
nejla güldalı
@nejlaguldali
1145 okur puanı
Şubat 2015 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Kitap uzun zamandır okumayı bekleyenler listemdeydi. Özellikle ATATÜRK zamanında dilimize kazandırılmış ve ATAMIZ’ın hayran kaldığı ve okul müfredatlarına alınmasını istediği kitap olması nedeniyle de hayli merak uyandırmıştı. Şunu samimi olarak söylemeliyim ki bende hayran kaldım. Grigory Petrov’la tanışma kitabım İdealist Öğretmendi. Yazarın kurgusunu, dilini her anlamda beğenmiştim.
Gösterdiği hedefte çocuklarımın ve daha sonraki kuşaklarımında yürümesini arzu ettiğim Ulu Önder Mustafa Kemal’in her anlamda hayran olunacak bir lider olduğunu, okuduğu ve beğendiği kitaplarla da görmek isterseniz mutlaka okunması gereken bir kitap derim.
Ve keşke giderek içi boşaltılan eğitim sistemimizin başındakiler bu tavsiyeleri, ön yargı ve kibirlerini bir kenara iterek dikkate alsalar, inanın bugün döviz fiyatında soğan, patates yiyor olmazdık.
Yaşar Kemal yıllar sonra annesinin cenazesine gittiğin de; sandığın da sarı defterler olduğu söyleniyor. Baktığında, bunların kendi deyimi ile jandarmanın hışmından kurtulan derlemeleri olduğunu anlıyor. Kendi yoğun çalışmalarından ötürü bu defterleri bir türlü temize çekemiyor. Defterleri el yazısını çözebileceğine inandığı Alpay Kabacalı’ya veriyor ve insiyatifi tamamen ona bırakıyor ister olduğu gibi sakla ister kitap yap diyor, Alpay Kabacalı bu defterleri kitaplaştırıyor.
Kitabın kapağı dahil bir çok sayfasına da serpiştirilmiş orijinal el yazılarının bulunduğu sayfalar bence iyi düşünülmüş. Benim gibi ustaya hayran okurlar için onları görmekte ayrı bir mutluluk. Bu kitabın bizlere ulaşmasını sağlayan Alpay Kabacalı’yı da rahmetle anıyorum.
Kitap; koşmalar, semailer, varsağılar, destanlar, türküler, ağıtlar, maniler ve türkülü halk hikayelirinden oluşuyor. Okumayı düşünen herkese iyi okumalar.
Nedense aklıma rahmetli Barış Manço’nun şarkısı geldi. ‘Altın çöpe düşse değerin kaybeder mi? Tenekeyi parlatsan hiç çeğrek altın eder mi? Türkan Saylan’a da nasıl çamur atılırsa atılsın değerinden hiçbir şey kaybetmeyen aydın, bilim kadını ve özellikle kadınların eğitimi için can hıraç yaşam mücadelesi vermiş o yüce insan, yaptıkları önüne en karasından bulutları yığsalar da o güçlü güneş ışıkları kendini göstermeye devam edecek. Sayesinde kaderi değişen tüm kadınlar bunun için mücadele edecek. Ölümüne günler kala ona yapılan bu ayıpta tarihimizde ki kara lekeler listesinde yerini koruyacak. Yüreği Atatürk sevgisi ile çarpan tüm kadınlar adına ruhun şad olsun ışıklar içinde uyu güzel insan diyorum. Sonsuz saygılarımla…
Okur Takip Önerileri
Baştan sona duygu yüklü, hayranlık uyandıran bir kişi. Bir bürokrata bu kadar hayran olunur. Kitabın sonunda göz yaşlarımı tutamadım. Acaba çok mu ağlak biri oldum. Recep Yazıcıoğlu gibi beş-on tane vali Türkiye’yi ne kadar da değiştirebilirdi. Keşke bütün bürokratlar okusa şu kitabı ve kendilerine rol model olarak alsalar Yazıcıoğlu’nu. Işıklar içinde uyu güzel insan.
Kitap; Han,Sessiz Köşe,Üstteğmen Ergunov’un Hikayesi,Tuğbay adlı dört harika, okuması keyifli hikayeden oluşuyor. Her okuduğum Rus yazardan sonra kendime şu soruyu soruyorum, acaba en sevdiğim ve beğendiğim bir tık ta olsa öne geçen bu mu diye; tabi Turgenyev’de gerçekten özel bir yere sahip bende. Bu kadar çok ve kaliteli yazar olunca ayrım yapmaya gerek yok olabildiğine fazla okuyun gitsin.
Hikayeler ll’nin içeriği; Kabadayı, Mumu, Punin ile Baburin adlı üç birbirinden güzel öykü. Bu üç kitabın elinizde her hangi bir sayısı varsa okumamazlık etmeyin, her biri birbirinden bağımsız hikayeler olduğu için peş peşe okumanız gerekmeyen bir seri.
El bebek gül bebek büyütülen ailenin tek çocuğu Necla Yaramış çocukluğunda sürekli ölümle burun buruna ciddi hastalıklar atlatarak sanki yaşamın zorluklarına karşı bir nevi aşılanmış gibi bu kadar fizyolojik sorunlar yaşadıktan sonra psikolojik sorunlarına bağışıklık kazanmış bir bünye ile nasıl da metanetle ve sağlam göğüs geriyor. Ben bile okurken Nevzatı bir kaşık suda boğma kıvamına geldim ama adaşım kin bile duyamadı. Kitap, yazarı Necla Yaramış’ın aklında kaldığı karelerle hayatını anlatıyor.
Üç Karşılaşma, Faust-9 Mektupluk Hikaye, Asia, Aşkın Zafer Şarkısı adlı dört kısa hikayeden oluşan kitabı bir solukta ve çok keyif alarak okudum. Şimdi sıra Hikayeler ll'de ...
Türkan Saylan deyince aşağı yukarı herkesin aklına gelen; çağdaş, Atatürkçü, eğitimli ve mücadeleci bir Türk Kadını olur. Bu kitapta babasının at kızı ve kendinden küçük dört kardeşine zaman zaman abla bazen de anne olmaya çalışan küçük Türkan’la tanıştım. Çocuklarını kuralcı ve titiz yetiştiren ebeveylerinin katı buldukları kurallarını, kendi tarzlarına göre esneten bazen alacakları cezayı göze alarak kendi isteklerinin peşinden giden yaşları birbirine çok yakın kimi yeterince uysal, kimi fazlasıyla yaramaz, beş küçük kardeş. Türkan Saylan çocukluğunu, aile fertlerini, yardımcılarını, komşularını, öğretmenlerini ve arkadaşlarını anlattığı kitabın da o zamanın İstanbul’unu da çok güzel anlatmış.Kitap eminim ki herkesi çocukluğuna götürecek. Örneğin hangimiz ölen bir hayvanımız için cenaze töreni yapmadı? Bence bu sorunun hayır cevabı çok azdır. Zaman zaman güldüren zaman zaman duygulandıran çok sıcak bir kitap.
Nur içinde yat güzel insan. İyi ki bu hayattan gelip geçmişsin.
Tesadüfen buluştuğum kitabın şairinin aykırı yaşamı ve genç yaşta hayattan ayrılmış olması ilgimi çekti. Otuz iki yıllık kısacık hayatına çok şey sığdıran dolu dolu yaşayan Furuğ’un özellikle babasına yazdığı mektupları ve küçük yaşta ayrılmak zorunda olduğu ve ölene kadar görmesi yasaklanan oğlu Kami’ye olan özlemini ifade eden duygularını okurken zaman zaman gözlerimin yaşarmasına engel olamadım. O güçlü görünme çabalarının içinde sakladığı naif ve kırılgan ruhu ile mücadeleden ve idaalleri peşinden ödeyeceği bedelleri göze alarak giden çok güzel ve güçlü İranlı bir hanım tanıdım.
Bir zamanlar Türkiye gündemine damgasını vuran olaylar ağının tam da ortasında değişik siyasi görüş ve farklı toplumsal statüleri olan kahramanlarımızın başına gelenleri okurken kurgu mu? Gerçek mi? Diye düşünmeden edemiyor insan. Ah be Oya Ablacığım yine parça pinçik ettin beni. Bu kadar gerçek, bu kadar yaşanmış yazabilen nadir kalemler densin, büyüksün.
Mahsuni türküleri ile büyümüş bir nesilden gelmeme rağmen kitapla birlikte Ozan hakkında bilgilerimin çok kulaktan dolma ve eksik bilgiler olduğu kanısına vardım. Evet onun Atatürk sevdalısı yaşamı boyunca iktidarda olan tüm hükümetlere muhalif olması dışın da çok çok özel anılarını da bu kitapla öğrenme fırsatı buldum. Ne gördüğü işkenceler nede yattığı hapisler bu kocaman yürekli küçük dev adamı doğru bildiğini söyleyip savunmaktan alıkoyamamıştır. Aşık Veysel gibi bir büyük ozanımız bile ona yüzyılımızın Pir sultanı demiştir. Bu ülke yine böyle yürekli insanlar yetiştirebilecek mi?
Eline, yüreğine sağlık İrfan Değirmenci. Açıkcası beklentimin çok üstünde bir kitaptı. Baştan sona heyecan ve ilgi ile okudum. Kocaman yüreğine bi dünya sevgiyi sığdıran Belkıs Abla, Poyraz, Mert,Yusuf, Meryem, Nergis ve Deryanın aaa az kalsın unutuyordum tabi ki apartmanın maskotu Kıtmir Su'yun Kısmet apartmanında kesişen yolları. Çıkarsız, koşulsuz tertemiz sevgileri insanın yüreğini umutla dolduruyor. Türkiye'nin acı gerçekleri ve bu yedi talihsiz insanın yaşadıkları gerçekten çok etkisinde bıraktı beni.
Sanat şayet evrenselse; neden Romeo ve Juliet tüm dünya da bu kadar bilinirken Mem û Zin kendi coğrafyasında dahi bilinmez. Evet biliyorum buna verecek o kadar çok cevap var ki, bir kere yaşadığımız coğrafya büyük güçler tarafından yüz yıllardır sömürülmüş. Bunu yapabilmek için de bu coğrafya insanı sürekli etnik kimliklere ve mezheplere bölünerek fitne sokularak beyinler yıkanarak tüm yaşantımız gibi sanatımız da ziyan edilmiş. Zaten duyar gibiyim yok artık bir İngiliz yazarla mı kıyaslıyorsun diyenleri. Ama bana göre hiçte alta kalır bir eser değil. Üstelikte aynı yüz yıllarda yazılmış. Tek sorun biz birbirimizi yerken adamlar öyle bir yayılmacılık sergilemişler ki hiç abartısız dünyanın her yerinde insanlar birbirleri ile İngilizce anlaşıyor. Bunu daha fazla nüfusa veya daha fazla toprağa sahip oldukları için değil sadece aşırı kurnaz ve tanrının dünyada ki bütün insanları İngilizlere hizmet etsin diye yarattığına olan megolamanca inançları ve veeee her ne hikmetse bu inançlarını hayata geçirmekte hiçte zorlanmamaları. Peki adama demezler mi sen de akıllı ol kardeşim, fırsat verme bu soysuzlara. Maalesef akıllanmıyoruz. Tabii burada Nasrettin Hoca fıkrasın da olduğu gibi hırsızın hiç mi suçu yok demezler mi? Maalesef okumuyoruz.Tamam şimdi yok kitap fiyatları, yok ekonomik şartlar yok zaman sorunu daha bir sürü mazeret sıralanır gider. Evet dediğim gibi bunlar sadece mazeret engel değil. İnsan yeter ki istesin.
Ben büyük usta Yaşar Kemal’le duydum Ehmedê Xanî adını ve 1000 kitapla da sürekli hafızam tazelendi ve nihayet okudum bu güzel eseri. Okumayanlar bence çok şey kaçırıyor.
Atamız’ın Kütüpanecisi Nuri Ulusu’nun anılarından yani şimdiye kadar okuduklarınızdan çok farklı bir bakış açısıyla Atamızın bir nevi ev halleri; oldukça özel, içten, samimi bir kitap olmuş. Bu kitabı bizlere ulaştıran sayın Mustafa Kemal Ulusu’ya da gönülden teşekkürler. Elinize, emeğinize sağlık.
Bir çok kalemden ATATÜRK’ün hayatını okumuş bir Atatürk sevdalısı okur olarak mutlaka okunması gereken bir kitap diyorum naçizane. Ben Ata ile ilgili her şeyi biliyorum diye düşünmeyin çünkü bu kitap ezberlerinizi bozacak, bilmediğiniz çok şeyle karşılaşacaksınız. Kitabı okumaya başlayınca alıntılar yapmaya başladım ama baktım kitabın hepsi paylaşılacak kendime zor da olsa dur dedim. Herkes okusun kendi görsün ve öğrensin. Kitapta ki QR kodları da efsane olmuş. Gerçekten büyük bir emek var. İlk ağızdan ATATÜRK’ün çok özel anlarını paylaşmak size de eminim büyük bir keyif verecek.
ATAMIZ’ı bir de adaşı Sayın Mustafa Kemal Ulusu’nun kaleminden okuyun, inanıyorum ki sizlerde çok beğeneceksiniz. Akıcı, sade bir anlatım sizi hiç yormayacak hariha bir kitap.
