“Nasıl olmalı güzel insan, güzel müslüman?” Dediler. Cevaba bakın: “Geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından, ‘Ah nerede?’ denir, özlenir, aranır.”
“Nasıl olmalı güzel insan, güzel müslüman?” dediler. Cevaba bakın: “Geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından, ‘Ah nerede?’ denir, özlenir, aranır.”
" Nasıl olmalı güzel insan, güzel müslüman? "
dediler. Cevaba bakın: " Geldiği yere sürur
ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır.
Arkasından, 'Ah nerede?' denir, özlenir, aranır."
"Nasıl olmalı güzel insan, güzel müslüman?" Dediler. Cevaba bakın: "Geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından, 'Ah nerede?' denir, özlenir, aranır."
“Nasıl olmalı güzel insan, güzel Müslüman?” dediler.
Cevaba bakın: “Geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından, ‘Ah nerede?’ denir, özlenir, aranır.”
“Nasıl olmalı güzel insan, güzel Müslüman?” dediler. Cevaba bakın:
“Geldiği yere sürur ve neşe getirir, giderken de hüzün bırakır. Arkasından “Ah nerede?” denir, özlenir, aranır.”
Neşe, hüznün durmasıdır, hüzün olmadan hüznün durması ise imkânsızdır. Dolayısıyla onlar bölünemeyen tek ve aynı şeydir. Derim ki: Bir şey yok olmadıkça faydası görünmez.
"Hüzün ve neşe de aynı düalitenin bir parçasıdır ancak hüznün başkaları tarafından daha fazla taraftar bulduğunu, neşenin yalnız bırakıldığını söyler. İnsanların birbirlerinin hüzünlerinden beslendiklerinin ve sevinçlerine ortak olmadıklarının birer metaforu gibidir anlattıkları."
"Nasıl olmalı güzel insan,güzel Müslüman?dediler,Cevaba bakın:"Geldiği yere sürur ve neşe getirir,giderken de hüzün bırakır.Arkasından 'Ah nerede?'denir,özlenir,aranır."