Kur'an-ı Kerim, Rabbimizin kıyamete kadar bütün insanlar için indirdiği son kitaptır. Peygamberimiz gelen her ayeti vahiy katiplerine yazdırmış, sahabiler bu ayetleri ezberlemiş ve namazlarda sürekli okumuşlardır. Ayrıca inen Kur'an ayetleri, Peygamberimizin rehberliğinde uygulanmış, Müslümanların inanç ve ibadet hayatını
Rabbimiz peygamberlere kutsal kitapları vahiy yoluyla ulaştırmıştır. Sözlükte "hızlı bir şekilde ve gizlice söylemek, işare etmek, ilham etmek" anlamına gelen vahiy kelimesi, terim olarak "Allah'ın bir emri, bir hükmü veya bilgiyi peygamberine gizli olarak bildirmesi" demektir.
Kur'an'da, Allah'ın insanlara emirlerini ulaştırma vasıtalarının vahyetme, perde arkasından hitap etme ve elçi gönderip sözlerini bildirme şeklinde olduğu ifade edilmiştir. "Herhangi bir beşer ile Allah'ın konuşması ancak vahiy ile yahut perde arkasından ya da bir elçi gönderip izni ile dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir."
(Şûra 51.ayet meali)
Birinci yol vahiy yoluyla konuşması bir elçi bulunmadan peygamberin kalbine gizli bir işaretle ilahi sözün bırakılması ve öğretilmesiyle gerçekleşir. Bu tür vahiyde peygamber uyanıktır. Vahiy bir aracı olmadan peygamberin doğrudan kalbine bırakılır. İkinci yol olan perde arkasından konuşmanın örneği Allah'ın Tur Dağı'nda Hs. Musa ile konuşmasıdır. Bu tür vahiyde Peygamber rabbinin hitabını alır. Rabbine hitap eder. Ancak onu göremez. Üçüncü yol ise elçi vasıtasıyla olur. Allah vahiy meleği Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Peygamberine dilediğini bildirir."
Ameller imanın bir parçası değildir. İbadetlerin varlığını kabul etmekle birlikte bunları yerine getirmeyen insana kâfir denilemez. Kur'an ve sünnette yer alan dinin temel ilkelerini emir ve yasaklarını inkâr etmedikçe amel eksikliğin en dolayı kişi dinden çıkmaz. Ancak günahkar ve Allah'ın emirlerini yerine getirmeyen biri olur.
İman, bir şeyi gönül huzuru ile benimseme, ona içten ve yürekten inanmadır. İslam'a göre iman , Hz. peygamber'in Allah'tan getirdiklerinin doğruluğunu kabul edip onlara gönülden inanmayı ifade eder. Bu inanca sahip olan kimseye " mümin" , inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de "müslüman" denir. İnsanın neye Nasıl ve ne için inandığını bilmesi önemlidir. İslam alimleri imanı; kalp ile tasdik dil ile ikrar olarak tarif etmiştir. İman esasında bir kalp işidir kalbin tasdikidir. Fakat insanın sosyal yaşantısında Müslüman muamelesi görebilmesi için inandığını diliyle de söylemesi gerekir.
Dini esasları çok iyi bilmek, kalbin tasdik-i olmadıkça kişiyi imanlı yapmaz. Buna en iyi örnek İslam üzerine çalışmalar yapan batılı akademisyenler yani müsteşrikler/ oryantalistlerdir. Din, dil, bilim, düşünce, sanat, tarih gibi alanlarda İslam dünyasını inceleyen ve bu sahada değer yargıları üreten bu kişilerin engin bilgileri onların iman etmelerini sağlamamıştır. Bilinen şeyin imana dönüşebilmesi için onun his ve kalp yoluyla benimsemesi yani tasdik edilmesi gerekir.
İslam literatüründe Peygamberimizin sözleri, fiil ve davranışları ve onayladığı şeylere “ hadis” denir. Allah, Kur’an’ı her konuda insanlara aydınlatan, anlaşmazlık durumlarında aralarını bulan, onlara yol gösteren sevgili peygamberimize gönderdi. sonra ondan, gönderdiği mesajları insanlara ulaştırmasını, yani tebliğ etmesini istedi. Dolayısıyla
4 Mart 195.
"Bu solcular büsbütün gemi azıya aldılar, işi iyice azıttılar. Vatandaşı vatandaşa düşürmek istiyorlar."
...
16 Nisan 195.
"Solcuların maksatları belli, memleketteki huzuru bozmak istiyorlar"
...
24 Mayıs 195.
"Devlet fabrikaları zarar ediyormuş. Eder tabii... Niçin özel teşebbüse devretmiyorlar? Devletin işi