"Savaş, bedeli çok ağır ödense de dünyanın en iyi okullardan biridir."
"Keşke böyle bir okul hiç olmasaydı."
"Bu imkansız," dedi dalgınlığından sıyrılan Timothy, "Savaşsız bir tarih düşünebilir misin? Sosyoloji, ekonomi, psikoloji? Tıbbın en çok ilerlediği evre bile Nazilerin Yahudi kobaylar üzerinde çalışmalar yaptığı dönem. Savaş insanoğlunun varoluş biçimlerinden biri. Hem toplumsal, hem de bireysel olarak bu böyle. Ruhumuzdaki kötülüğü en iyi biçimde açığa çıkaran başka bir oyun yok. İnsanoğlu bu oyundan hiç vazgeçmedi, bundan sonra da vazgeçer mi bilmiyorum."
Charlie, hiçbir şeyde bir gelecek yok. Umarım benimle aynı fikirdesindir. Savaşlarda bundan hoşlanmamın nedeni de bu. Her gün ve her gece, ölüp de bir daha yazmak zorunda kalmama ihtimalin çok yüksek. Karşılığında bana para ödense de ödenmese de mutlu olmak için yazmak zorundayım. Ama bu, doğuştan gelen kahrolası bir hastalık. Ve ben bunu yapmayı seviyorum ki bu daha kötü. Bu, yazmayı hastalıktan kötü bir alışkanlığa dönüştürüyor. Sonra bu işi şimdiye kadar hiç kimsenin yapmadığı kadar iyi yapmayı istiyorum ve bu da onu bir takıntıya dönüştürüyor. Takıntı berbat bir şey. Umarım sende hiç yoktur. Benim kalan tek takıntım bu.