Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Kibritleri Çok Seven Küçük Kız, yazarın ilk romanıymış. Arka kapak yazısı okumayı genelde kitap bittikten sonra yaptığım için bunu sonradan öğrendim ve şaşırdım açıkçası. Çünkü bir ilk romana göre bence çok başarılı.
Malikânede yaşayan iki çocuğun, bir tiran olan babalarının ölümünden sonra zoraki olarak dış dünyayla kuracakları ilişkiden başlıyor önce hikaye. İlerledikçe bu zamana kadar özgürlüklerinin farkında olmayan iki çocuk yavaş yavaş bununla başa çıkmayı öğreniyor. Sonradan gelişen olaylarla şaşırdığım çok nokta oldu bu kadar kısıtlı mekan içinde bunca detayı yazması ve hikayeye yedirmesi çok hoşuma gitti.
Şu ana kadar okuduğum en ilginç kitaplardan biri oldu ve bunu başından sonuna kadar kaybetmedi. Hem akıcı hem de üzerine düşündüren bir kitaptı, tavsiye ederim.
Ve işte böyle kazanacağız...
"Ve işte zaman savaşını böyle kaybedersin".
İthaki'nin yeni serisi olan Kapsül'ün ilk kitabı. İthaki genelde seri başlangıç kitaplarında büyük oynuyor. BKK, Modern, KK ve şimdi de kapsül serisi...
Kitabı ilk duyduğumda ismi ile çok ilgimi çekmişti. Çıkar çıkmaz alıp, çok bekletmeden okuduğum nadir kitaplardan biri oldu. Kitap Hugo,
Spoiler İçeren Utanç İncelemesi
Bu inceleme spoiler içerir.
Harika bir kitap. Direkt okuduğum en güzel romanlardan biri oldu. Başlarken kesinlikle böyle yüksek beklentilerim yoktu, büyük ihtimal sıkılır bırakırım diye düşünmüştüm başlarken. Ama hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan birini okumaya başlayacağımı nereden bilebilirdim?
Kitap su gibi akıyor. Yağ gibi akıyor. Daha
432 syf.
10/10 puan verdi
Okuduğum en güzel kitaplardan biri. Tek kelimeyle bayıldım. Her sayfasını heyecanla çevirdim. Kitap Meridian Lisesi öğrencilerinden Micheal Vey'i anlatıyor. Micheal son derece özel elektrik güçlere sahip. Kendini eşsiz hissederken okulun en popüler kızı Taylor'ın da onun ki gibi gizemli güçleri olduğunu anlıyor. En yakın arkadaşı Ostin'in de yardımıyla bu yeteneklere nasıl sahip olduklarını araştırmaya başlıyorlar ve ilginç şeylerle karşılaşıyorlar. Daha sonrasında kendilerine gelen bir teklifle bütün hayatları değişiyor... Serinin 2. Kitabını ve Richard Paul Evans'ın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
#OKUDUKLARIMDAN
KİTAPYORUM
Çok beğenerek okuduğum, hafızamda yer edecek kitaplardan biri oldu.Harika psikoanalizler mevcut.Genç bir kız intihar eğiliminde bulunuyor ve gözlerini açtığında kendini bir akıl hastanesinde buluyor. Olaylar örgüsü işte tam bu noktada başlıyor. Ve en ilginç yanı o kızın oraya nasıl,kim tarafından geldiğini bilmiyorsunuz. Bunu kitapta belirtmiyor çünkü. Sanırım gizem ve heyecan katmak için buna yer verilmemiş ..Romanın kahramanı"Vereniko'nun dış dünyasında ,aile ve iş hayatında onu intihara sürükleyecek hiç bir sorun gözükmemektedir.Lakin kitapta anlatılmak istenenin derinine inip okuduğunuzda ,bu kızın içsel dünyasında mutsuz,sıradan ,her şeyini bastırarak yaşamış biri olduğunu göreceksiniz .Bir nevi doyumsuzluk gerek toplumdan,gerekse ailevi nedenlerden dolayı bastırılmış bir hayat.Kısacası mutlu görünen, her istediği olmuş fakat monotonluktan sıkılmış,bunu kendi bile farketmeyen bir kızın trajedik yaşam öyküsü.Kahramanın asıl dönüm noktası akıl hastanesinde geçirmiş olduğu günlerdir. Bu süreçte hem kendisini ,hem de etrafındaki nice insanın hayatlarına, psikolojilerine şahit oluyor. Bu kitap gerçektende psikolojik anlamda ve kişinin kendini tanımasında büyük rol oynayacak bir kitap.Görünüşün tam da dışında üstelik.Psikolojiye ilgi duyanların bu kitabı kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Kitap okuduğum en akıcı bilimsel ve akademik kitaplardan biri. Dili sade ve anlaşılır. 6 farklı bölümden oluşuyor. Her bölümün içinde yapılan birçok deney ve araştırmadan bahsediliyor. Okurken insanı hayrete düşüren çok fazla olay var. Kitabı okurken basit gördüğümüz eylemlerin arkasındaki bilişsel süreçleri fark etmek, insanı nasıl bir mucize olduğuna dair düşünmeye sevk ediyor. Beynin yapısından ziyade, içinde olanlar, nöronların etkinlikleri, akılda kalıcı ve heyecanlandıran deneylerle anlatımı canlı tutuyor. Beynimizin içinde neler olup bitiyor, bizim için çok basit gelen yürüme eylemi için bile beynin aslında ne kadar çok iş yaptığını daha iyi anlayabiliyorsunuz. Kendisinin de dediği gibi beyinde olup bitenleri ne kadar iyi anlarsak onu o kadar iyi kontrol edebiliriz. Ayrıca beyindeki en ufak bir değişikliğin karakteriniz de dahil hayatınızı nasıl kökten değiştirebildiğini anlıyorsunuz. Gelecekte bizi neler bekliyor, yapay zeka ile farkımız neler bu konulara da değiniyor. Beyinle ilgili ele aldığı konuları deneylerle ispat ederek okuyucusunu tatmin edecek bir kitap yazmış diyebilirim. Nörolojik başarı aynı zamanda teknolojik başarı demektir yazara göre. Beynin potansiyelinin, beyinde gerçekleşen fiillerin teknolojik simülasyonunun gerçekleştirilmesi, ki bu eğer başarılabilinirse ilerleyen yıllarda akıl almaz teknolojik icatlarla karşılaşabiliriz. Üstelik yazar bunları ağır ve bilimsel bir dille değil sohbet havasında anlatmış ve kitap akıp gidiyor. Çok ilginç ve farklı bir kitap olduğunu ifade etmek isterim. Başlarken bu kadar seveceğimi düşünmemiştim. Aynı isimli belgeseli de var, onu da tavsiye ederim.
Hayatımda okuduğum en ilginç kitaplardan biri. Genellektüel kitapseverlerin sevmeyeceği, aykırılektüel kitapseverlerin ise "sivuple mösyö" deyip şapka çıkartacağı bir kitap. Ben, yani sevgi pıtırcığı, haraşo modeli örnek insan, dantelektüel kitkanız ise bu iki kategoriye orta kulvardan dalanlardan. Sevdim ile sevdiğim kız bana mösyö dedi arasında gidip geldim.
Meraklılarına tavsiye ederim .
131 syf.
8/10 puan verdi
son zamanlarda felsefeyle alakalı okuduğum ilginç kitaplardan biri de bu sanırım. yazar 11 filozof seçmiş (futbol hakkında sözü olan ve felsefe tarihini ciddi manada etkilemiş olmasına göre seçmiş) ve bunları bir de kramponlarıyla birlikte sahada görelim demiş hayal dünyasında :)
oyuncularımız sırasıyla: albert camus, simone de beauvoir, Jean baudrillard, william shakespeare, friedrich nietzsche, ludwig wittgenstein, oscar wilde, sun tzu, umberto eco, antonio gramsci, bob marley.
bence en başarılı olduğu bölüm, camus ve nietzsche’ninkiydi. camus’un varoluşçu olarak nitelendirilmesi, onun herhangi bir akımın temsilcisi olarak görülmek istememesi; nietzsche’nin de topluma aykırı oluşu ve bu sebeple dışlanması durumunu futbol terimleriyle açıklamada başarılıydı.
ayrıca kitapta bir ayrıntı hoşuma gitti, simone de beauvoir’in “ikinci cins” kavramı üzerinden kadının ikinci sınıf muamalesi görmesinden dolayı 2 numaralı oyuncu olması güzel bir detay olmuş.
basit, akıcı bir dili var. bir oturuşta bitecek türden. tavsiye ederim, iyi okumlar dilerim :)
Körü körüne bağlı olunan bir görüşten kopmak mümkün mü? Ya çocukluğumuzdan beri ailemiz tarafından aşılanan her şey büyük bir yalansa? Öğrenilen her yeni şey sahip olduklarımızı sorgulamamıza sebep oluyorsa? İçimizdeki sese mi güveniriz, yoksa ailemize mi?
Talebe, sayfaları çevirdikçe her öğretinin sorgulanabileceğini bize gösteriyor. Bir yandan Mormon yaşamını keşfe çıkarken(bilmeyenler için ilginç bir deneyim olacak) bir yandan da senelerce ince ince örülen duvarların bir balyozla parçalanışına şahit oluyoruz.
Bir kızın dış dünyaya tamamen kapalı bir hayattan Cambridge ve Harvard’a uzanan hayat hikayesini dinliyoruz.Yazarın kullandığı dil sayesinde bir solukta okunabilen bu kitapta aile ilişkileri,değerler,eğitim,duygular gibi kavramlar üzerinden gündelik hayatlar gözden geçiriliyor.
Kitap zaman zaman karakterlerle bütünleştiriyor zaman zamansa onlara karşı içimizde bir öfke yaratıyor.
Son zamanlarda okuduğum ve beni en etkileyen kitaplardan biri oldu Talebe.Belki de yazarın kendi hayatını anlatışıyor oluşu da bunda etkili olabilir.Şiddetle tavsiye edilir
