Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
440 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese merhabalar...
Alacakaranlık serisinin ikinci kitabı ile karşınızdayım. İlk iki kitabın arasında Gece Yarısı Güneşi'ni okuduğum için serinin üçüncü kitabı gibi benim için ancak çıkış sırasına göre serinin ikinci kitabı her neyse.
Gece Yarısı Güneş'inden sonra Yeniay da Edward'ı o kadar az okuduk ki bu bana büyük bir eksiklik gibi geldi. Ayrıca Bella bu kitapta beni çok fazla sinir etmedi anladım kadarıyla beni en çok sinir eden arkadaşları ile arasında ki ilişkiymiş ya da okuldayken çok fazla sahne okumadığımız için bu kitapta Bella beni o kadar da sinir etmez oldu. Onun dışında Jacob'ı sevenlerin neden onu sevdiklerini de bir tık daha iyi anladım ve ilk başta biraz sinir bozucu olsa da daha sonra sevdiğim bir karakter oldu.
Alacakaranlık gibi neredeyse herkesin bildiği bir seri hakkında kitap yorumu yapmak çok zor çünkü zaten herkes kitabın konusunu ve genel olarak neler olduğunu biliyor. Ayrıca ben filmlerini hiç baştan sona düzgün bir şekilde izlemesem de benim gözlemlediğim kadarıyla kitaptan çok fazla uzaklaşmamışlar filmlerde.
Keyifli okumalar... Kitapla kalın...
Resim
Bir gün ilk okuldayken bir resim görmüş tüm yani 2003 yılında hani sınıflarımız da duvarda mevsim panosu olur ya hıh iste o panoda bi resim var di uzunca baktigimi hatırlıyorum daha 9 yaşında dim o zamanlar ne kitap alma durumumuz var di nede ailem bağ bahçe köy işinden dolayı benimle ilgilenebiliyor du 4 kardeştik durumunuzda o kadar iyi değildi ve ben hiç kitap alamamış tim.
Arkadaş lar buraya dikkatinizi çekmek isterim şu an yıl 2021 ve benim o zaman okumam gereken kitabı şu an okudum 18 yıl sonra.
Ve ben buna sadece şu sebebi ekleyebilirim.
(YOKLUK)
Eski çocuklar bilir bu kelimeyi.
Yeniler ise (jsdbdgevd).
Siz anladiniz.
Hanı dedim ya mevsim panosunda bi resim vardı diye iste o resme geleceğim şimdi.
Ben bu kitabı aldım, okumak için rafima koydum, sırası geldi açtım baktım ve beynimden vurulmuş a döndüm.
Öylece bakakaldım kitaba. Neden mi?
O mevsim panosundaki resmi gördüm.
Hani küçük prens in kendi gezegeninde 2 tane volkan var ya o volkan ları temizleme anındaki resim.
HATIRLADINIZ MI?
Gözlerim dola dola okudum kitabı.
Yoklugun insana yani bana neler kaybettirdigini anladım ve...
AĞLADIM
Robinson Crusoe'ye herkes gibi iyi kitap demekten başka herhangi bir eleştiri yapmayı kendime layık görmüyorum; çünkü hayatımda okuduğum bu ilk kitaba karşı hiçbir zaman objektif olamadım. Bugün bile arkadaşlarımla bahsi geçse doğru dürüst değerlendiremediğim bir kitap. Orta okuldayken, henüz ben hiç kitap okumamışken, elime tesadüf eseri bir arkadaşım aracılığıyla geçmişti kitap. O güne kadar yaşadığı dünyayı gittiği okul ve yaşadığı evden ibaret sanan bir çocuk için bu denli büyük bir macera kitabı, hiçbir oyunun ya da sokakta gezilen arkadaşların veremeyeceği türden bir deneyimdi doğrusu. Kitap benim için bir gidiş noktasıydı sanki. Kendimi kitap okuyor olarak bile isimlendiremiyordum, sadece kitap baş karakterinin geçirdiği hayatı ve yaşamına uzanmak için kitabın kapağını açıp gidiyorum gibi görüyordum. Kitabı bir kez bile bitiremedim; ama defalarca yeniden başlamak, beni o günlerdeki hayatımdan çok ama çok farklı yerlere götürüyordu. Bir kez bile bitiremedim kitabı ama kendisini tam 1.5 yıl boyunca okudum. O yüzden kitabın baş karakterinin nerede ne yaptığını hatta hangi kelimeleri söylediğini daha 15 dakika önce izlediğim film kadar iyi biliyorum. Hayatım boyunca okuduğum her kitap bana çok keyif verse de Robinson Crusoe'in yeri bende hep ayrı oldu. Hayatımda okuduğum ilk romandı ( 30 sayfa kala bırakmama rağmen ) ve sanırım bu kitap hayatımın ilk ve tek defa kitap okumuş olmak için okumadığım bir kitaptı. Ondan sonrakilerin hepsi kitabı okumak için başladığım kitaplardı. ( Kitap çok iyi ) :)
Merhaba, kitap hakkındaki ilk inceleme benden gelsin bakalım.
Bu kitabın, daha doğrusu manganın manevi değeri çok fazla benim için. Ben ilk okuldayken kuzenim beni kitapçıya götürmüştü. Oranın kapısı falan yoktu, sadece arkasına perde çekilmiş kitaplıklardan oluşuyordu. Kocamandı, çok uzundu, bu yüzden kitapçı ağabey rafa merdiven dayayıp uzun bir direkle kitaba erişmek zorunda kalmıştı. Adam düşecek diye ödüm kopmuştu.
Bu yüzden olacak ki bu kitabı gerçekten çok seviyorum. Bu yaşıma kadar onlarca kez okudum. Kitap, bir gelincik sahiplenen Amanda'nın saldırganlık ile baş etmeye çalışması ve bu süreçte gelincik ile kurduğu arkadaşlığı konu alıyor.
Aşırı soft bir kitap. Ama artık satılmıyor galiba :(
YONTUCU FABER
Fahrenheit 451, okuma vaktimin çoktan gelip de geçtiği bir kitaptı aslında. İlk çıktığı zamanlarda daha çok bilim kurgu türünde sınıflandırılan bu kitap Bradbury'nin yazmış olduğu öykülerden birinin genişletilmiş, romanlaştırılmış haliymiş. Zaman içinde bilim kurgunun geleceğe dair öngörülerde, aslında kehanetlerde bulunan bu versiyonu distopya
Tek Kitap Yorumu
Herkese selaamm!☆
♡Öncelikle söylemem gereken bir şey var ki, kitabın kapağı çok hoşuma gitti:) Renkleri ve ahengi gerçekten çok sevimli♡
Kısaca konuyu anlatarak başlamak istiyorum. Kısa olacağına o kadar eminim ki(!) :D
◇Tippi ve Grace, Grace ve Tippi.
Hayatlarındaki neredeyse her şeyi paylaşan yapışık ikiz kız kardeşler. Her ikisinin de kendi
