Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Bazen bazı kitapları okumaya ömrüm yetmeyecek gibime geliyor… öyle anlamı kelimelerden büyük, ne diyorlardı ‘afilli cümleler’ kurmayı severim. Sevmem demeyeceğim. Kim sevmez ki.
Güray Süngü, sanırım vefat ettikten sonra ( gecinden olsun) kitapları değerlenecek. Şayet biz okurlar insanların kitaplarının fotoğrafları çekilmemişse bir çay ve kahve eşliğinde, okumaya cüret etmeyiz. Ki bir de kitabın reklamı hiç yapılmamışsa bir fenomenin elinde, okumak nedir, çıkarıp bakmayız bile raftan.
Özellikle bu kitapta sık sık alıntı paylaştım. Olurda bir kaç kişiye değiniriz diye. Farklı bir anlatım ile kitap kavrıyor seni, yürüttükçe çelişiyorsun kendinle. Çelişkinin tam ortasındayken yazar öyle bir vazgeçiyor ki, denize ilk adımı attığında soğuk bir dalganın hızlıca gelip vücuduna ilk dokunuşundaki şoku yaşıyorsun. Dalga geri çekiliyor, her yer sessiz, deniz durgunlaşıyor, kayığa biniyorsun, küreklere asılıyorsun ilerledikçe seni kendine çekiyor deniz. Ufak ufak şoklar yaşıyorsun. Bakmışsın yazar kayığında, aynı yöne kürek çekiyorsunuz. Dalgalara beraber dokunup beraber şok geçiriyorsunuz. ( benim yaşadığım şok, şimdi önümde bir defter var, yazıyorum önünü almadan kelimelerin. Yazar yazarlığıda yazmış deftere. Yazar nasıl olunur diye)
Bu kitap hakkını almalı… kısa kesiyorum… şayet kitapta ki kahramanda bu incelemeyi yazacak olsaydı, kısa keserdi…
102 syf.
10/10 puan verdi
Kim ilmi ile amel ederse, Allah ona bilmediklerini öğretir..
Esselâmu aleyke ve rahmetu’llâhi ve berekâtüh
﷽
İmam-ı Gazali hazretleri denilince akan sular durur bende de. Çok seveni var ben de onlardan biriyim Elhamdülillah. Nasıl sevilmez bu güzel insan. Öyle güzel öyle dolu dolu eserleri var ki.. Hangisini okursak okuyalım bir kandil misali aydınlatır önümüzü. Davranışlarımıza yansır, kalbimize tesir eder, ruhumuza şifâ olur.. Bu güzel kitabı da öyle. İnce ama dopdolu içi. 100 sahife imiş aman 2 gün en fazla, biter sonra diyemezsiniz. Ruhunuz doysun, bu güzel sofradan aç kalkmayayım derseniz yavaş yavaş sindire sindire okumalısınız. Öyle derin bir kitap ki. Alalede biri okusa tesir etmez lakin Hak yolunda yürüyen bi yolcu çokça istifade edecektir. Fazlasıyla tesir edecektir. Çok ama çok faydalı bilgiler katacaktır heybesine.
Kitap iki büyük ilim üzere konu edilmiş. Tevhid ilmi ve ledün ilmi. Tevhid ilmi nedir? Uzun uzadıya açıklanmış. Ledün ilmi nedir? Nasıl tahsil edilir? Bilhassa üzerinde çok güzel durulmuş başlıklar var. Ve gerekli bunlar. Mutlaka bilinmesi lazım hepsinin.
Pdf olarak okudum gönül çok alıntı bırakmak istedi ama birbiriyle bağlantılı bir sürü cümle var neresinden kırpayım bilemedim. Öyle derin öyle mânâlı bilgiler var ki. En iyisi alıp okuyun. Kitap sitelerinde 10-12 ₺civarı bişey. Ben indireli uzun zaman olmuştu. Bir etkinlik ile okumak istedim ince hemen biter diye düşündüm fakat öyle olmadı. İyi ki de olmadı. Çünkü uzun zamanda ağır ağır okumak bana daha faydalı oldu. Kitab hâlinde okusa idim daha mutlu olurdum. İnşaAllah en kısa zamanda kitaplığımda yer alacaktır.
Hayırla kalın.. 𓅫
Türkiye İş Bankası'nın Çağdaş Dünya Edebiyatı Dizisinden okuduğum ilk kitap oldu Annelerin Kutsal Pazarı.
Nedir bu Annelerin Kutsal Pazarı diye düşünüyor insan kitabı okumadan önce ve ilk sayfalarda aydınlanıyoruz: Hristiyan kültüründe, özellikle İngiltere'de, Lent ayının dördüncü pazarı kutlanan, insanların kiliseye gidip annelerini ziyaret ettikleri bir gün.
Yıl 1924. Gün Annelerin Kutsal Pazarı. Ana karakterimiz Jane Fairchild. Bir malikanede hizmetçilik yapmaktadır. Kutsal pazar günü tüm çalışanlara izin verilir. Jane de o günü gidecek bir ailesi olmamasına rağmen kendince değerlendirmek için bisikletin atlar ve yola çıkar. Biz de o bisikletle birlikte Jane ile yol alıyoruz ve hikayeyi başlatıyoruz. Sonrası sakin, dingin bir ırmak gibi akıyor. Jane'in hem o öğleden sonra yaşadıklarına tanıklık ediyor, hem de geçmişine gidiyoruz. Kitabın ortalarında beklenmedik bir olay meydana geliyor ve ırmağın akışı birazcık hızlanıyor. Trajedinin dozu biraz daha artıyor. Son birkaç sayfayı iki kez okudum ve daha da etkilendim. Jane'e ve kitaba kalbimde buruklukla veda ettim.
Belirli bir olay örgüsü okumak isteyenlerin, durgunluktan hoşlanmayanların, sevmeyeceği bir kitap olacaktır Annelerin Kutsal Pazarı. Herkese tavsiye edemem. Aşağıda yazacağım alıntı bir şekilde size dokunuyorsa bu kitabı okuyun diyebilirim ancak. Sevgiyle
"Hepimiz bir nevi yakıtız. Dünyaya geliyor ve yanıyoruz; bazılarımız diğerlerinden daha hızlı yanıyor. Yanmanın farklı türleri vardır. Fakat hiç yanmamak, hiç alev almamak ne hüzünlü bir yaşam olurdu, öyle değil mi?"
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Şeytan da Melek de kötülük ya da iyiliğin birer metaforu değil, aksine insanların gelecek hâlleriydi."
Taylan , Halim ve Enver adında üç arkadaşın bir gün kuyuda yüzme hevesi ile başlayan maceralarınin ömür boyu sürecek bi sürece dayanıyor. Bir bakmışız olay nereden nereye gelmiş.
Taylan tam kuyuya atlayacakken duyduğu bi ses,tam onun babasının da duyduğu ama kimseye söyleyemediği bi ses olduğunu öğreniyor ama tabiki de zamanla . Şahit olduğu cinayet ile de etrafındakileri korumak isterken asıl riski alması gereken Taylan olunca durum çok başka bir hal alıyor.
Aradan yıllar geçer üç arkadaş askerliklerini yapmış ve evlenmiştir. Buluşmaya karar verirler. Ne yazık ki Enver uyuşturucu işine bulaşmıştır. O Taylan gibi bisiklet değil de araba kullanmak istiyordur ve iblisle anlaşır.
Devamında neler yaşadılar ?
Astral seyahate inanır mısınız?
Lucid rüya nedir ?
Bununla ilgili daha fazlası merak ettiklerinizi kitapta okumalısınız.
Çok beğendim tavsiye ederim
Fantastik okumak sevenlere tavsiye ederim...
Kafka bak işine.
"Miyop gözlerinden hasretle öperim."
"Bana böyle şeyler yazma, sonra sana deli gibi aşık olurum demiştim, bak oldum işte."
Uğruna tek satır mektup yazılmamış bir kadın olduğumdan mıdır nedir bayılıyorum zamanın aşıklarının mektuplaşmasına. Başından sonuna tebessümle okuduğum birbirinden hoş mektuplardı. Kitabın yarısı mektupların orijinal Osmanlıca hallerinin fotoğrafı olduğu için okumak 1 saat bile sürmedi. Canım Sabahattin Ali ile zamanın nasıl geçtiğini insan anlayamıyor zaten. Kedisi de varmış. Severdim, bir daha sevdim.
Tabiatta ve evrende vücut bulan her şey harika bir tasarım eseri. Karmaşık gibi görünse de her şey ustaca formüle edilmiş, dizayn edilmiş. Her ne kadar bu eser böyle bahsetmese de ben beynin yapısını, işleyişini, gizem dolu faaliyetlerini okuyunca bu kanaate vardım. Milyarlarca nöronların tesadüfen bir araya gelip böylesine mucizevi bir yapıyı oluşturmaları, zihin inşa etmeleri nasıl mümkün olabilir? Leibniz'in ifadesiyle; yalnızca maddeden yapılmış olmamız mümkün mü?
Beynin gizemi hala tam olarak keşfedilmiş değil. Bilim adamları dün olduğu gibi bugün de ve yarın da bu konuda çalışmalar yapıyor ve yapacaklardır. Hala bilinmezleri oynayan bu küçücük et parçası mucize değil de nedir Allah aşkına?
Ben bu kitabı bu bakış açısıyla okudum. Aslında her şeyi bu bakış açısıyla okumak gerekir. İnsan sadece maddeden ibaret değil. Bir kuşun tek kanatla uçamayacağı gibi, mana olmadan tek başına madde, bize kalıcı ve doyurucu mutluluğu veremez.
