Jack London’ın anlatımına ve eserlerine her zaman büyük hayranlık duymuşumdur.Bu yüzden “Beyaz Diş” için beklentim epey yüksekti ve bu beklentiyi fazlasıyla karşıladığını söyleyebilirim.
Yarı kurt yarı köpek olan Beyaz Diş’in vahşi doğada verdiği yaşam mücadelesini ve yaşadıklarının onun karakterini nasıl şekillendirdiğini anlatan çok başarılı bir eser olduğunu düşünüyorum.Hatta, yazarın kendi gençlik yıllarının da tam anlamıyla “yaşam mücadelesi” şeklinde tanımlanmaya müsait olduğunu bildiğimden,kitabın sayfalarını çevirirken Beyaz Diş’in yarı otobiyografik izler taşıdığı hissine kapıldım. İnsanın kendi iç dünyasını ve psikolojik durumunu bir hayvanın yaşam savaşı üzerinden ele alabilmesi ve bunu okuyucuya bu denli hissettirebilmesi yine hayranlık uyandırıcıydı.Yine de bana kalırsa asıl can alıcı olan, kitap boyunca sevginin ve şefkatin ortaya çıkartacağı güzelliklerin,iyileştirici oluşunun üzerinde fazlasıyla durulmasıydı. Öyleyse ufak bir alıntı bırakarak incelememi noktalıyorum;
“Onda biraz sevgi ve şefkat olsaydı Beyaz Diş’in doğasının derinliklerindeki çeşitli ve hoş özellikleri ortaya çıkarabilirdi.”
Okumayan kalmasın:)
Olduğun Sevgi Ol 🪽