Olayları sadece sonuçlarıyla değerlendirir ve kalpte yaşanan daha önceki gerilimleri, yalnızlığın ve düş kırıklıklarının yarattığı o boş karanlığı görmezseniz sevginin gücünü yanlış değerlendirmiş olursunuz.
Halka söylemekten utanacağın bir işi yapmaktan nasıl utanmazsın? Sen herkesten alçak mısın ki yaptığın bir işi, ötekinin berikinin bilmesinden utanmak gereksin de, yalnız senin bilmenden hicap lazım gelmesin.
Kuvvetle muhtemeldir ki, ölüm korkusunun genelde insan soyuna yaygın olması da, bu tecrübeyi sadece bir kişi yaşadığı için, başkasının alışmasının imkansızlığındandır.
İnsan bir garip hayvandır ki her şeye alışır. Her alışmadığı şeyden korkar. Hatta bazı kere o kadar korkar ki ölümü dünyada en fazla fanilikle bilinen ikbalden ayrılmaya bile tercih eder.
Ömrün bu zulüm ve saldırılarını, düşmanlık ve sefaletlerini görmektense, gençliğin ilk aldatıcı neşeleri içinde şu dünyadan çekilip gitmek daha mutluluk değil mi?