Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MEZARCI (Bir kafatası çıkarıp atar) HAMLET Bu kafanın bir dili vardı içinde, türkü söylerdi bir zaman. Herif nasıl kaldırıp atıyor şimdi yere, Kabil'in eşeğinin çene kemiğiymiş, ilk cinayetin aletiymiş gibi. Belki de bir politikacının kafatası bu hayvan herifin fırlatıp attığı. Oysa adam sağlığında kendini Tanrıdan daha akıllı sanmış olabilir, olamaz mı?
kafa karışıklığı
Yine bir çıkmaz yine bir belirsizlik. Umut ile gerçekler arasında gelgitler. Bir bakmışsın sığ sulardasın bir bakmışsın azgın dalgaların içinde çırpınıyorsun. Bu debelenmeler nerede ne için belli değil. Bazen her şey koca bir hiçken diğer gün küçücük bir şey büyük hayallere sürüklüyor bizi. Aslında hayatın kendisi de bu demek değil mi? Belki de
Reklam
BİR MÜSLÜMAN LAİK OLABİLİR Mİ? LAİK BİR ÜLKEDE YAŞAYAN MÜSLÜMANIN DURUMU NE OLACAKTIR? Önce kısaca laikliğin ne olduğuna bakalım. İlk aşamada laiklik devletin değil fertlerin vasfı olarak algılanmıştır: Ruhbanlar ve laikler var. Laikler, ruhban olmayanlardır. 19. asır olan ikinci aşamada laiklik siyasi içerikle kullanılmaya başlanır. Laiklik din
yirim_
Çünkü ne mutlu ki edepsiz saçmalıklarla dolu olan yaşam, inandırıcılığı nadiren sorgulama ayrıcalığına sahiptir, öte yandan sanat buna dikkat etmek durumunda olduğunu hisseder. Yaşamdaki saçmalıkların inandırıcı görünmesi gerekmez, çünkü onlar gerçektirler. Sanatın, gerçekmiş gibi görünmek için inandırıcı olması gereken saçmalıklarının aksine. Sonra, inandırıcı olduklarında, artık saçma değildirler. Hayattaki bir olay saçma olabilir; bir sanat eseri, eğer gerçek bir sanat eseriyse, saçma olamaz. Dolayısıyla bir sanat eserini saçma ve inanılmaz olduğu gerekçesiyle hayat adına eleştirmek düpedüz aptallıktır. Sanat adına, evet. Ama hayat adına değil.
Biz kadınları hiç sevmedik! Saçlarını sevdik, hele bir de sarışınsa daha çok sevdik Ağızlarını sevdik, hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik. Göğüslerini sevdik… Bacaklarını sevdik, hele bir de sütun gibiyse bayıldık. Kalçalarını sevdik… Gerçekten güzel vücutlu ve “çıtırsa” daha çok sevdik… Yolda, arabada, televizyonda, internette
Ağlamak kötü bir şey. Arkadaşlarımın babaları oğullarına sürekli “Erkekler ağlamaz” diyorlar; bunu dediklerine göre ağlamak doğru değil. Peki ama ağlamak iyi bir şey değilse neden kızlara yasak değil? Acaba kızların kötü şey yapmaları doğru da erkeklerinki mi değil? Ya da kızlar için ayrı erkekler için ayrı kötü şeyler mi var? Ama bu olamaz, kötü kötüdür, bazıları için iyi olan, bazıları için kötü olabilir mi?
Reklam
1854 yılında ABD Başkanı Franklin Pierce yazdığı bir mektupla Amerika’ya gelen beyaz göçmenlere toprak bulmak amacıyla Kızılderililerden toprak istemiş ve bu isteği kabul edilecek olursa Kızılderililere rahatlıkla yaşayabilecekleri bir bölgenin ayrılacağını bildirmiştir. Topraklarının büyük bir bölümü zaten beyazlar tarafından zorla ellerinden
312 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
42 günde okudu
Utangaçlık
İlmi çalışmalar sonucu ortaya çıkan bilgiler ile birilerinin bu çalışmaları kendilerine göre yorumlaması sonucu elde ettikleri çıkarımlar farklı olabiliyor. Hatta bu sonuçların bir kısmı da "bulunmaz Hint kumaşı" olarak da görülebiliyor. İlaç firmaları ile ortaklaşa düzenlenen veya ilaç firmalarının arka planda kalıp öne sürdüğü
Utangaçlık
UtangaçlıkChristopher Layne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210 okunma
248 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Tüm kitapsever dostlarıma mutlu akşamlar keyifli okumalar dilerim. Yazarın okuduğum ikinci kitabı ve daha çokça okuyacağım. Yine akıcı anlatım, sade dil... Çokça tebessüm, çokça düşünme. Nasıl güzel bir kitap okuduğumu sizlere hangi cümlelerle anlatacağımı bilemedim.. Yüzyıllar öncesinden günümüze bir Kapalı Çarşı masalı. Allah'ım ya nasıl karakterler var öyle, nasıl bur araya getirilmiş, nasıl bağlantı kurulmuş? Dahası yüzyıllar sonrasında on küsur kuşak sonrasına bağlantı kurularak yeniden nasıl biraraya getirilip bağlanmış? Nasıl kelimesini çok kullandığımın farkındayım evet. Çünkü okurken de çokça "nasıl?" dedim. "Nasıl olur?" dedim. "Yok artık!" dedim. Düşünsenize okudukları bir kitaptan etkilenerek İstanbul 'a yurtdışından gelen bir çift Kapalı Çarşı 'nın o masalsı atmosferini iliklerine kadar yaşıyorlar ve okudukları kitabın karakterlerin onlarca kuşak sonrası torunları ile karşılaşıyorlar. Kitapta okudukça bu nereden çıktı, olamaz dediğim pek çok şeye son sayfalarda cevap buldum. Ben bu kitabın anlatıcısını başta olmak üzere Pir'i, Nazar Usta 'yı, Osman Usta 'yı, iskele babası Baba İlyas'ı, Civan 'ı, Danyal'ı, mimarbaşını, Hristo'yu, Mirza'yı, Frederico 'yu, Latife 'yi , kaaf ustası babasını bir ara masala karışan Davincili Leonardo 'yu ve İstanbul 'a gelen çifti çok sevdim. Kitabı da severek okudum. Bir tarihi roman bu kadar eğlenceli olabilır mi, anlatım bu kadar espirili olabilır mi? Ne çok güldüm. Bu kitabı hatırlamak bir tebessüm oluşturacak yüzümde... Siz dostlarıma da tavsiye ederim
Kapalıçarşı
KapalıçarşıFuat Sevimay · İthaki Yayınları · 2022393 okunma
"Başarılı olduğum bir hayatı istiyorum." ... "Çok okuyan biri olarak, sözcüklerini hiç de özenle seçmiyorsun." "Pardon." "Başarı. Sana ne ifade ediyor? Para mı?" "Hayır. Yani, olabilir. Ama tanımlayıcı özelliği bu olamaz." "Peki, öyleyse, nedir başarı?"
Reklam
Peygamberimiz hangi tarikattendi? Damlaya geldiği deniz sorulur. Denize geldiği damla sorulmaz. Işığa kaynadığı güneş sorulur. Güneşe kaynadığı ışık sorulmaz. Kayaya koptuğu dağı sorarsın. Fakat dağa koptuğu kayayı soramazsın. Çünkü, arkadaşım, bütün parçadan daha azı olamaz. Bütünü parçadan az görmek bir mantık hatasıdır. O yüzden böylesi
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.