Ülkemizdeki tekelci kapitalizm kendi iç dinamiği ile gelişemediğinden ve de yerli tekelci burjuvazi baştan emperyalizmle bütünleşmiş olarak doğduğundan stratejik hedefimiz anti-emperyalist ve anti-oligarşik bir devrimdir.
Bizim gibi ülkelerdeki oligarşik dikta ise, sadece finans kapitalin damgasını taşımamaktadır. Çünkü ülkedeki kapitalizm, kendi iç dinamiği ile değil, yukardan aşağıya geliştirilmiştir. Dolayısıyla yerli tekelci burjuvazi, daha baştan, çekirdek halindeyken emperyalizmle bütünleşerek gelişmiştir. (Emperyalizm içsel bir olgu durumuna geldiği için bu oligarşi içindedir). Ancak bu gelişen tekelci-burjuvazi tek başına emperyalizmle ittifakını sürdürerek emperyalist üretim ilişkilerini muhafaza edecek güçte değildir. Dolayısıyla, yabancı ve yerli tekellere zorunlu olarak bağlı olan toprak burjuvazisi ve feodal kalıntılarla yönetimi paylaşmaktadır.
Ülkemizde tekelci kapitalizm kendi iç dinamiği ile gelişemediğinden ve de yerli tekelci burjuvazi baştan emperyalizmle bütünleşmiş olarak doğduğundan hedefimiz anti-emperyalist ve anti-oligarşik devrimdir.
Emperyalizm içsel bir olgudur
Bizim gibi ülkelerdeki oligarşik dikta, sadece finans kapitalin damgasını taşımamaktadır. Çünkü ülkedeki kapitalizm, kendi iç dinamiği ile değil, yukarıdan aşağıya geliştirilmiştir. Dolayıysa yerli tekelci burjuvazi, daha baştan çekirdek halindeyken emperyalizmle bütünleşerek gelişmiştir.
"BÜTÜN BİR KÂİNAT MUŞAMBA DEKOR"
Kapitalizm kadını bir metâ haline getirmiş ve göstermelik olarak bir gün hediye etmiştir, diğer günler gibi. Bu gün kadını kullanan sistem, cahiliyede kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, insaniyeti sükut etmiş güruhtan daha merhametli değildir. Tüm dünyaya bakacaksak kadınların hâli ayandır. Elitist ve oligarşik yapılarda kastedilense bilemiyorum.Necip Fazıl;
"Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim."
derken bize ne anlatıyor acaba?
Kadın hakettiği değeri İslam'la bulmuş ve bu değer ebedileştirilmiştir.Allah, Peygamberinin pak nesebini bir kadınla devam ettirmiştir. Allah'ın Nebisi(sas) bir manifesto olan Veda Hutbesi'nde kadınların insana Allah'ın emaneti olduğunu söylemiş, çok söze mahal bırakmamıştır. Asrın Bedi'i kadınlara 'Şefkat Kahramanları' diye hitap ederek şefkatin yeryüzündeki en iyi temsilcileri kabul eder onları. Muhammed İkbal: "Kadını bir hizmetkâr telâkki eden Müslüman, Kur'an'ın hikmetinden zerre kadar hisse alamamıştır." diyerek kadının kıymetini veciz bir şekilde ifade etmiştir. Kadının kıymetini anlatan bahr-i bîpayandan bir kaç katre sunmaya çalıştık kırık dökük, sürç-ü lisan ettiysek af ola. Kadın, insanlık ve devamı, fedakarlık, okul, şefkat, merhamet demektir. Anadolu Ereni'nin dediği gibi "Allah bizi insan eyleye."
Kapitalizmin bugün üretmiş olduğu toplumsal durum, bir bütün olarak bakıldığında, marx'ın devrimci Fransız sendikacıların ortaya koyduğu basite indirgemeci sınıfsal öngörülere tamamen zıt düşmektedir. II Dünya Savaşı'ndan sonra kapitalizm muazzam bir dönüşüme giderek müthiş bir hızla geniş çaplı yeni toplumsal sorunlar ortaya çıkardı. Proletaryanın ücretlerin, çalışma saatlerinin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi şeklindeki geleneksel taleplerinin ötesine geçip bu sorunlar çevre, toplumsal cinsiyet, hiyerarşi, kentsel yönetim ve demokrasi ile ilgili meselelerdi. Kapitalizm dünyanın çevresini değiştirebilecek iklimsel değişiklikler, Küresel çapta oligarşik kurumlar ve tabandan gelen bir siyaset için temel oluşturan kentsel yaşamı radikal biçimde tahrip eden bir çarpık kentleşme ortaya çıkararak, yarattığı tehlikeleri tüm insanlığı içerecek şekilde yaygınlaştırılmıştır.
sümer yayıncılık
Robert Michels'in, ''Oligarşinin Tunç Yasası'' kuramını iyi çözümlememiz ve bu çözümleme üstünde fazlaca durmamız gerekiyor.
Robert Michels'e göre, ideolojik yaklaşımı ne olursa olsun;
''Her türlü örgüt(teşekkül-teşkilat) eninde sonunda oligarşiye dönüşür.''
R.Michels, Oligarşinin Tunç Yasası kuramını şöyle izah eder;
- Oligarşik azınlık,
