"Dâ'üs-sıla-i mâzi veya dün-bugün."
-dün-bugün- ..Bir çeşit konuşma tarzı vardı.Bir çeşit iltifat: Baba'ya peder denirdi, anne'ye valide... Ve muhatap her sözü bir estağfirullah'la karşılardı.. ..Bir çeşit yaşayış vardı... Bir çeşit huzur ve sükûn: Sabah ezanında kalkılır... Kuşluk'ta işe gidilir ..Bir çeşit hayır dileyiş vardı... Bir çeşit gönül alış ..İnşaatta çalışan, yol kazan,
Sayfa 116 - Kültür Bakanlığı Yayınları/Türk Büyükleri
Biz, sen ve ben, şu anda onların diliyle konuşmuyor muyuz? Neden, söyle neden?
Reklam
“Peşimde ölüm meleği ve iblis prensi var. Avcılar kafayı yemiş halde zehirleriyle oynuyorlar, ailem öz ailem değil, şeytan ara sıra görü kullanarak benimle konuşuyor, bir oğlu dün gece öldü ve ben de diğerine aşığım..” ... “Yani evet kusura bakma ama şu sıralar derin düşünme modunda değilim, Sayın Melek.”
Sayfa 368 - dokuz, CassieKitabı okudu
ÇİÇEKLİ ŞİİRLER YAZMAK İSTİYORUM BAYIM!
Büyük gemiler de yok artık bayım Büyük yelkenler de Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya Bir süredir de kayıp Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
didem madak
Odanın beyaz duvarları parıldıyor. Duvarlar, duvarlardaki renkler dalgalanıyor, kımıldanıyor sanki. Duvarlar konuşuyor sanki, beş gündür duyduğumuz sözcükleri tekrar ediyorlar sanki... Yardım, yataklık, özgürlük, hak, hukuk, adalet, savaş, kavga, asi, şaki, vatan, millet, devlet, kanun, düzen, insanlık... Ve edebiyat, edebiyat ve yaratımın gücü, yazarlık ve yazarın sorumlulukları, roman ve romanın gücü, bu kadar istikrarsız ve tek sesli bir ülkede edebi yapıtlar yaratmak...
Bu ülkedeki şair, yazar, gazeteci ve aydın arkadaşlarımızın durumu hiç iyi değil. İçlerinden bazıları tutuklanmış ve günlerini, gecelerini, ay ve yıllarını dar, karanlık, izbe hapishanelerde geçiriyorlar. Pek çoğu hapishanelere açılan mahkeme kapılarındalar. Bazıları da kalemlerini kırmış, sus pus olmuş ve sessizce, keder içinde oturuyorlar. Bazıları ise, Don Kişot gibi son güçleriyle ve eldeki imkanların elverdiği ölçüde yazıyor, konuşuyor, çoğu zaman alegori yapıyor, bazen de haykırıyorlar.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.