Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ bugün ayrıldığım. aklımın bir daha asla, kalbimin asla bırakma dediği. aşkın da sinir krizinin de en hasını yaşatan. pişmanlığın da rahatlamışlığın da en ağırını tattıran. bir daha böylesi olur mu bilemem ama bir daha böylesi olmaz. 2 ayda, sadece 2 ayda 1500 duyguyu yaşatan kadın… her günümüz sevgi her günümüz kavga. alttan almalarım, asla haklı olamamalarım, çığrımdan çıkmalarım, bir daha böyle sevilir miyim demelerim. bitti, bu sabah… ne kadar sürerdi ki, mahkumdu bitmeye. ne zaman çıkar aklımdan peki? bu soru daha önemli.”
Her damarımda acı, Böyle sızı olur mu?
Reklam
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Tövbekâr ol gönül tarikten çıkma Şeytandan şefâat şifadâr olmaz İyilik eyle sakın bir gönül yıkma Görüşme kötüyle onda âr olmaz Seyreyle dünyânın kalmakâlını Gözlerim kâmilin pür kemâlini Düşürme üstüne el vebâlini
CEVRİYE... Cevriye bir hayat kadınıdır. Her gün bir veya birkaç adamla birlikte olarak, hayatını kazanmaktadır. Yine böyle bir gün birlikte olduğu adam tarafından çok kötü dövülerek gecenin bir yarısında sokağa atılır. Baygın bir vaziyette kaldırımda yatarken bir adam bunu fark eder ve yardımcı olmak için kaldırmaya çalışır. Cevriye
Reklam
Yakamoz& Papatya-8
--- Papatya, hemen Yakamoz'a bir mektup yazarak ona bu rüyayı anlatmak istedi. Elbette ki sevdiği bir rüya tabircisi değil, fakat onun bu rüya hakkındaki görüşlerini çok merak ediyordu. Bir çırpıda mektup yazan Papatya, büyük bir heyecanla Yakamoz'dan cevap bekliyordu. 2 hafta sonra Yakamoz'dan cevap gelmişti. Yakamoz aynen şöyle
Böyle olur mu? Neşet Ertaş
yırtarak geçiyor kalbimizden hayatı da törpüleyen zaman şuramızda bir şey var acıya benzer umuda benzer böyle günlerde hayat hem acıya, hem acıya benzer gün ölümle başlatıyor hayatı her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor her sabah ölümü anlatıyor gazeteler sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor
aylardan mayıs.. ve zaman aynı yerde akıyor da geçmiyor gibi.. ya da geçiyor da yüzüme esen bu rüzgar bana fark ettirmiyor gibi.. hangisi bilmiyorumm.. seninle tanıştığımız günlere yaklaşıyorum.. gelen bahar bunun habercisi his ediyorum.. yüzüme esen rüzgar burnumu sızlatıyor.. evet evet yanlış anlamadın ya da anlamdırmanda yanlışlık
Reklam
Hissetmiyor insanlar, hissetmiyor! Unutmuşlar duygu nedir, kimse bilmiyor Bilmeden seviyor, cesaret edemeden ölüyor Bilmem kaç nesil böyle gidiyor! Sevgili, gel gidelim, biz bari cesaret edelim Esir kalmayalım esir şehirde, kaçıp gidelim Kaçacak yol kalmazsa, bilerek ölelim Sevdiğimizi yeter ki bilelim Sahi sevmek nedir, nasıl olur bilir misin? Bazen ölmek mi gerekir sevilmek için Tabii değeri yoktur canlıyken bir canın Ölünce sevilir her kıymetsiz vücut Gittin sevgili, sen de gittin Nereye, neden gittin, beni bırakıp gittin Unuttun mu? Yoksa unutmaya mı çalıştın Bilmem ki sen neden gittin Elveda sevgili, veda etmeden gittin ya Ben edeyim, hatırında kalmak için Sen benim kalbimdeyken unuttun beni Elveda sevgili, belki hatırında yaşarım
ÖLÜM REHBERİ DEFTERİ
Beynim bulanmış, Yıkılmış ahım. Dağlarım da bembeyaz kireçlerim, Tutuşmuş fikirlerim. Aklım karışmış, Yine sardım durdum başa. Kurtuluşu yok mu gibi?
“İlk defa İsveç'te bir kızla çıktık. Muhabbet ediyoruz, kız sevdiğim filmleri soruyor, okuduğum kitapları soruyor, gezdiğim ülkeleri soruyor ama işimi sormuyor. Ben alışmışım Türklere, "Adın nedir?"den sonra ikinci soru "İşin nedir?" Yok abi döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik hâlâ "Sen ne iş yaparsın?" demiyor kız bir türlü. En son ben sordum, dedim ki "Ya her şeyi sordun da, 'Sen ne iş yaparsın?' diye sormadın." Dedi ki kız "Ne iş yaptığını sorarsam dolaylı olarak sosyal statünü, kaç para kazandığını da sormuş olurum. Ayıptır. Ben paranı, statünü merak ettiğim için değil seni merak ettiğim için buradayım." O gün anladım ki bizde kast sistemi var. Atasözümüz var "Davul bile dengi dengine" diye. Meğerse her davul denkmiş. Başka gün yüksek mühendis bir amcayla tanıştım. Ne projeler yapmış. Tüneller, köprüler, havaalanları... "Senin yaşında oğlum var" dedi. "O da mühendis mi?" dedim. "Hayır işçi, duvar ustası" dedi. Dedim "O nasıl oldu, mühendisin oğlu işçi olur mu? Bizde olsa babam döve döve okutur mühendis yapar." Adam kızdı "Niye öyle diyorsun? Benim oğlum çok iyi bir duvar ustasıdır. Zorla kötü mühendis olacağına, iyi bir duvar ustası olmasının ne kötülüğü var?" dedi. Adam gurur duyuyor oğluyla. Utandım. Utandım çünkü biz toplum olarak buyuz. Böyle yetiştik, yetiştirildik. Bizde kast sistemi var. Mühendisin oğlu gerekirse zorla kötü bir mühendis yapılır, iyi bir duvar ustası olmasına izin verilmez…” 🌻 Alıntıdır.
Tavşanlar aslında o kadar da fena hayvanlar değilmiş (:
İlgimi çeken çoğu alanı, mesleğini yapabilecek kadar öğrenmeye çalışıyorum. Bazen birinden sıkılıp diğerine koşuyorum, bazen diğerinden öbürüne. Sonrasında "Çok şeyi az çok öğreneceğine bir şeyi tam öğren." sözü geliyor aklıma. O zaman diyorum ki "Öğrenmek istediğim çok şey var, birinin derinine inince boğulma hissi veriyorsa -en
Mahzuni'den bir türkü çalıyorum senin için..
Güzel dostum aramızda senlik benlik olur mu Neden gönlüm sarayını tarumar ettin böyle Bilirsin ki viranede hanedanlık olur mu Bir nefes alayım derken bin zarar ettim böyle..
Aşık Mahzuni Şerif
Aşık Mahzuni Şerif
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.