çok iyi ya
Turgut'un oturduğu apartman, büyük şehrin kuzey doğusunda, enlemi kırk bir derece sıfır sıfır dakika kuzey ve kırk bir derece sıfır sıfır dakika bir saniye kuzey ile boylamı yirmi dokuz derece ok iki dakika doğu ve yirmi dokuz derece on iki dakika bir saniye doğu olan noktalar arasında sıkışan bir arsa üzerinde kurulmuştu. Apartmanın dünya üzerindeki bu konumunu anlayabilmek için astronomi bilmek gerekiyordu. Oysa Turgut'un arkadaşlarının karıları, bu bilgiden yoksun oldukları halde, apartmanı "elleriyle koymuş" buluyorlardı.
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
Reklam
Yürüyen bir rahme dönüşmek o kadar da kolay değildir! Çılgına dönmüş anneler sık sık, akşamüstü beşte hâlâ pijamalarıyla dolaşmakta olduklarını fark ederler. Doğumdan birkaç gün sonra, rahminizin dokuz ay boyunca şikayet etmeden yaptığı işi yapmanın bütün gününüzü aldığını keşfedersiniz. Bebeğinizin bakış açısıyla, günde on iki saat sizin kollarınızda olmak, tam bir kopuş olmasa da büyük bir hayal kırıklığıdır. Eğer konuşabilseydi, muhtemelen size asık suratıyla şunları söylerdi: “Hey, bunda büyütülecek ne var? Eskiden günün yirmi dört saati beni taşıyor ve her saniye besliyordun!”
Sayfa 116
26 AY - 280 KİTAP
Şubat ayını 6 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 25 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.) ŞUBAT AYI 1-Alınyazısı Saati(Sezai Karakoç) 2-Tasavvuf Bahçeleri(Necip Fazıl
Yeni derdim, Murathan'ı beklemekti Altı gün, on iki saat, yirmi üç dakika, sekiz saniye. Dokuz saniye olmasına ramak kalmıştı, benim delirmeme ise çeyrek... Bunu yine yaptığıma inanamıyordum. Zira bu benim yeni derdim değildi. Çok eski, tanıdık ve bir o kadar da istemediğim, kaçtığım, korktuğum bir dertti. Küçükken de beklerdim ben onu, babamı, Yusuf amcamı. Ben hep beklerdim. Babam işe giderdi, gelmesini beklerdim. Kepçük okula giderdi, gelmesini beklerdim. İkisi aynı anda elimi bırakınca ile beklemiştim onları. Hep umutsuzca birilerini beklemiştim ömrümde. Bazen gelecek olanı, bazen gelmeyecek olanı, bazen yara olanı, bazen ise yara saranı. Anlamsızca hep beklemiştim. Belki de dünyaya geliş amacım buydu benim. Varlığımın, kendisine umutsuzca su verilmesini bekleyen bir kaldırım çiçeği olan kasımpatıdan farkı neydi o zaman? Kalbi olmayan Gökçen kız değil, varlığı beklemekten ibaret olan Gökçen kızdım belki de.
Sayfa 493 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
25 AY - 274 KİTAP
Ocak ayını 8 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 24 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.) OCAK AYI 1-)Ansızın Yola Çıkmak(Rasim Özdenören) 2-)Ölüm ve Ötesi(İmam Gazali)
Reklam
210 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.