Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
hicbir sey birdenbire olmadi once ezani arapcaya cevirdiler dinlediniz. sonra 'siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz' dendi demokrasi sandiniz.
Köy Enstitüleri'ndeki öğrenciler, yılda en az yirmi beş klasik okumak zorundalar. "Sakıncalı kitap" kavramının ortaya çıkmasına daha yıllar var. Klasiklerin içinden "sakıncalı" cümlelerin ve pasajların ayıklanmasına da öyle.
Sayfa 22 - Can Yayınları
Reklam
Sabah Korkusu
"Ne çok gecelerdir/ sayfaları yalnızlıkla çevrilen/ yine de sabahlardan korkulur"
Sayfa 29 - Can Yayınları
“Her şeyi yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarım, ne yazıktır ki, hafızasını kaybetmiş -veya kaybettirilmiş- insanlara hiçbir şey ifade etmeyecek. Mâzisi silinmiş ve o mâzinin silinmesinden, tabuta konup toprağa verilmesinden horon tepecek kadar hoşnut, başına gelen büyük felâketten daima habersiz bir toplumda, bu keşmekeşte, bu hercümerçte kime sesleneceğim? Çoğu defa, kelimelerim bir mânâ taşımayacak.”
Toplumlarda genç kuşaklara yönelik olarak “dindar gençlik yetiştirmek” diye insanca bir hedef olamaz da, onun için. Yönettiğiniz devletin resmi eğitim politikasında din ve inanç özgürlüğüne yer verebilirsiniz. Buna akıl sahibi kimsenin itirazı olmayacaktır. Çünkü neye inanacağını seçmek de en temel özgürlüklerden biridir. Hele dinsel inanç gibi, kişi ile tanrısı arasındaki en mahrem ilişkiyi dile getiren bir inanç söz konusu ise! Herkesi inancında özgür bırakmak ve onun bu özgürlüğünü, konusu bizimkinden ne kadar farklı olursa olsun, bizim de paylaştığımız bir inancı korurcasına korumak. Hayatında bunu en temel ahlak ilkesi edinmiş bir insan, ancak “uygar insan” diye nitelendirilebilir.
Sayfa 117Kitabı okudu
Gazetelerin ve televizyonların tarafsız habercilik yapmakta direnen, bu ülkede ‘medyanın ahlâkı’ diye özel bir ahlâkın hâlâ varlığını savunan bütün yazarlar, program yapımcıları vb. bir anda işten atıldı. Ve böyle bir önlemin ticari işletmelerin kazanç amaçlarına ne kadar geniş ölçüde hizmet ettiği de çok somut biçimde ortaya çıktı. Günlerce basında sözü edilmiş trilyonluk vergi borçları, bir gecede silinip gitti. AVM açma izinleri ve arsalarda inşaat ruhsatları göklerden bereketli yağmurlar gibi yağdı. Ve sonra ansızın, belki de günlerden bir gün, bir de baktık ki, karşımızda iki ‘Türkiye’ var!
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Kafka'nin Şato'su Silivri'de mi?
Malum ya, bizim diyarlara her şey biraz gecikerek gelir. Matbaa, iki yüz yılı aşan bir gecikmeyle gelmişti. Dahası, örneğin Rönesans, hiç gelmedi. Aydınlanma Çağı, daha başlamadan bitiverdi. Eleştirel düşünce tohumları, inançların karartmaları arasında görünmez oldu.
Sayfa 58 - Can Yayınları 1. Basım: Ağustos 2014, İstanbul
Onlar, "Anadolu Aydınlanması" adı altında ne yazık ki çok kısa süreli ama yine de gücü süresiyle ters orantılı bir aydınlanmayı gerçekleştirdiler. Ama zamanla, daha doğrusu 1938'de Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından devlet ve onu yönetenlerin çoğu, "fikri hür, vicdanı hür" kuşaklar yetiştirmek yerine, kazara böyle yetişebilmiş kuşaklara karşı kendilerini koruma kaygısına düştüler. O zaman, Köy Enstitüleri kapandı. Tercüme Bürosu kapandı. Tercüme Mecmuası kapandı. Halkevleri kapandı. "Anadolu Aydınlanması" son buldu.
Kitap, Klasik, sansür
Köy Enstitüleri'ndeki öğrenciler, yılda en az yirmi beş klasik okumak zorundalar. "Sakıncalı kitap" kavramının ortaya çıkmasına daha yıllar var. Klasiklerin içinden "sakıncalı" cümlelerin ve pasajların ayıklanmasına da öyle.
Reklam
Şairi ve Şiiri engelleme, yakma ve silme
Durum gerçekten çok tehlikeli. Çünkü önceleri kimi şairler kitaplara hiç alınmazdı. Durum vahim ama açıktı. Sonra kalkıp şairleri yaktılar. O durum da korkunç, feci ama açıktı. Şimdilerde ise kitaplara aldıkları şairlerin şiirlerini 'sakatlıyorlar'. Şairleri kitaplara alıyorlar ama 'kendi istedikleri gibi' söyletmeye çalışıyorlar. Yani onları bir anlamda siliyorlar.
Zamanı Okumak
Yazı adına ne okursak okuyalım, gerektiğinde hepsini "zamanı okumak" için seferber etmeyi başaramadığımızda, okumamız ve okuduklarımız da bir işe yaramamış demektir. Zamanı okumak, yaşanan zamanı kavramak, onu avucumuza alırcasına görebilmiş olmak demektir; yani zamana yalnızca bakmak, hiçbir zaman yeterli değildir.
157 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.