Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Ögütcen

Ömer Ögütcen
@oogutcen
Diş Hekimi
Diş Hekimliği Fakültesi
Konya
Aydın-Nazilli, 26 Temmuz 1998
22 okur puanı
Eylül 2023 tarihinde katıldı
***DOĞAYLA BAŞ BAŞAYKEN KENDİMİZİ ÖYLESİNE RAHAT VE KEYİFLİ DUYMAMIZIN NEDENİ, DOĞANIN BİZİM HAKKIMIZDA BİR GÖRÜŞÜ OLMAYIŞIDIR. ***Canavarlarla savaşan kişi dikkat etmelidir ki kendisi de canavara dönüşmesin.Çünkü uzun süre uçuruma bakarsan uçurum da sana bakar.
Reklam
"Ur'a Ağıt", bazı akademisyenler tarafından Eski Ahit'teki Ağıtlar Kitabı'na benzetilmişti. Akademisyenlerin birbirinden farklı çivi yazılı tabletlerden bir araya getirdikleri bu coskulu eserde Tanrıça, Ningal şehri için göz yaşı döker: "Çanak çömlek değil de ölüler kaplamıştı kapıları. Aralandı surlar; yığıldı
İyilik ve kötülük bilgisi ağacın meyvesini yeme iğrenç suçunu işledikleri gerekçesiyle bahtsız çifti cennet bahçesinden kovmak için. O zamana dek bilinmeyen ilk günahın ilk kez tanımlanmasının kökeninde bulunan bu olay asla yeterince açıklanamadı. Öncelikle, bilgilenmenin -özellikle de iyilik ve kötülük gibi nazik konularda- cahil kalmaya her

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Annem, "Bütün dünya çıldırsa bile Kıbrıslıların aklı başında kalır' derdi eskiden. Çünkü birbirimizin bebeklerini yıkardık biz. Birbirimizin hasatlarını kaldırırdık. 'Savaşlar birbirinin adını bilmeyen yabancılar arasında çıkar. Burada kötü bir şey olamaz' derdi. Hayır, yani, anneannen benim gibi korkak değildi. Olacakların hiçbirini öngöremedi.
Ne kolaydı anne-babaları kandırmak veya kandıramasan bile kaçamak cevaplarla ördüğün duvarların gerisinde tutmak. Eğer gerçekten kafa yorar ve açık vermemeye dikkat edersen epey bir zaman sürdürebilirdin bunu. Anne-babalar, hele de babası gibi kafası dağınık olanlar, işlerin yolunda gitmesine çok ihtiyaç duyarlardı ve kurdukları sistemin iyi çalıştığına inanmaya o kadar meyilliydiler ki etrafları aksi yönü işaret eden ipuçlarıyla çevriliyken bile her şeyin normal olduğunu varsayarlardı.
Reklam
Bir mucize olup da, geriye kalan şu birkaç günlük ömrüme ansızın birkaç yüzyıl eklenilmiş olsaydı, aynı şeyleri, hatta aynı hataları yapardım, aynı Olymposlar’ı aynı Infernolar’ı ziyaret ederdim.”
Eskiden ne idiysem şimdi de oyum: Temel bir değişiklik olmaksızın ölüyorum. Cenaze ateşinden geçtikten sonra nasıl silinip yok olacaksam, ilk bakışta İspanya bahçelerindeki gürbüz çocuk da, çadırına girerken omuzlarındaki kar taneciklerini silkeleyen hırslı subay da, tümden silinip ortadan kalkacaklar; ama onlar hâlâ orada ve ben sıkı sıkıya bağlıyım onlara, ayrılamam. Bir ölünün gövdesi üstünde hıçkıran adam, varlığının bir köşesinde ağlamasını sürdürüyor.
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
***Dokumacı ağını onarmayı istese ya da bir hesapçı yanlışlarını düzeltse,sanatçı biraz bozulmuş ya da hâlâ kusursuzluğa erişmemiş başyapıtını düzeltebilse de, doğa yeni baştan, karmaşanın içinden başlamayı yeğler ve biz bu korkunç savurganlığa doğal düzen adı veririz. ***Bizim dinlerimiz kendileri için daha yüce erdem arayan sofu insanlara
Antimakhos, karısı Lydia'nın ölümüne çok ağlamıştı, ağıt ve yas üslûbunda bir şiirine onun adını vermişti. Yaşarken belki de hiç dikkatimi çekmeyecek olan o Lydia, kendi yaşantımdaki birçok kadının yüzünden daha yakın ve bildik bir yüz olmuştu benim için. Hemen hemen unutulmuş olan bu tür şiirler, sonsuzluğa olan inancımı yavaş yavaş yeniliyordu. Sanat sonsuzdur geleceğe gönderilen mektuptur.
Reklam
En bilgisizde bile bilinmeyeni sezmenin yüce pırıltıları vardır; katil iyi flüt çalabilir, kölelerin sırtlarını kırbaçlayan şu adam belki de söz dinler bir evlattır, şu ahmak belki de ekmeğinin son kırıntısını benimle paylaşacaktır. İstenilen düzeyde bir şeyler öğretemeyeceğin ancak birkaç kişi vardır. Bizim en büyük yanlışımız insanların iyi yanlarını geliştirmek yerine onlarda olmayan dürüstlükleri aramaktır.
Belki de yerlerini almakta oldukları kişi- lerden pek farklı değillerdi; iktidarda olmadıkları için daha az kirlenmişlerdi, o kadar
Bu iki bilgi edinme süreci oldukça güç süreçlerdir; biri insanın içine girmeyi, diğeriyse insandan uzaklaşmayı gerektirir. Tembellikten ötürü ben, bu her iki yöntem yerine bilineni uygularım. Beceriksiz bir terziye verdiğimiz kumaşı bilinen bir biçime uygulama çabasının kötü sonucu gibi kendi hayatımı kısmen halkın gördüğü şekilde hazır yargılarla değerlendiririm. Bu araçların değerleri eş değildir; aletler az çok körleşmiştir ama, elimde başkaları olmadığı için kendimi ve insan olarak yazgımı onlarla değerlendirmek zorundayım.
Aynının terörü
***Ötekinin var olduğu zamanlar sona erdi. Gizem olarak öteki, baştan çıkarma olarak öteki, Eros, arzu, cehennem ve acı olarak öteki ortadan kayboluyor. Bugün, ötekinin negatifliği, yerini aynının pozitifliğine bırakıyor. Aynının aşırı çoğalması, toplumsal gövdeyi etkileyen patolojik değişikliklere sebep oluyor. Bünyeyi hasta eden şey, mahrumiyet
İnsan öncelikle kendi hikâyesi ile yüzleşir. Çünkü hayat kusurludur, yaşanırken tam gerçeği yansıtamaz. Bu yüzden yazarlar onu yeniden kurar, yazarak hikâyesini kusurdan arındırmaya çalışırlar. Yazarak tamamlanacağını düşünür. Yaşanan acıyı tanımlamak, iyice görünür kılmak için yitik günlerin peşinde dolaşmaktır yazmak.
144 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.