Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
Dizilerdeki Abartı Olan Tarihimizin En Gerçek Ve Duru Hali...
Öncelikle Bu Konu Hakkında( Ertuğrul Gazi, Osman Bey Dönemi) Okuduğum İlk Eser Olduğu için çok eleştiri yapamam. Ancak Bana Kattığı tarihi sevdirme etkisi bir yana yazarımızın kullandığı Dili beni benden aldı. Edebi bir sürükleyişinin yanında tarih hakkında bilgi vermesi de ayrıca sevindirici️...
#kitapyorum
#OsmanBalcıgilCelile
Çoğu kişi gibi bende Celile'yi yani;Nazım Hikmet'in annesini bu kitaptan öğrendim. Celile hanim'ın gözünden yakın tarihi ,Nazım Hikmet'i ve bir zamanlar çok sevdiği Yahya Kemal 'i okuyoruz bu kitapta.Gerek kendi gerekse evlendiği adam Hikmet Bey'in aile yapısı olarak çok soylu bir aileden gelen güçlü, akıllı, yetenekli ve bir okadar da güzel bir kadındır. Sosyal,sanatsal ve siyasal durumları onu ünlü yapan en önemli ozelliklerindendir.Celile'nin yakın tarihteki yaşamış olduğu savaş ve oğlu Nazım için gösterdiği mücadeleleri anlatan bu kitabı merakla okuyacaksınız. Yaşanan olayların gerçek olması sebebiyle , yakın tarihin o atmosferini bire bir yansıtırken yazar cok iyi bir anlatım tarzı kullanmış. Iyi bir tarihi-biyografi ortaya çıkarmış. Bir taraftan tarihi gerçekleri öğrenirken bir taraftan da tebessümle bitireceksiniz kitabı. Çünkü kitabın bir bölümünde Celile hanım oğlunun eşlerini eleştirirken "Oğlum yine mi?çirkin kadın buldun. Nasıl becerebiliyorsun çirkin bulmayı "demiştir. Çok güldüm yaa.
Tavsiye edebileceğim çok güzel bir roman.
Teşekkür ediyorum.
Arka kapak
Padişah hafiyeleriyle,Balkan cetecileriyle,Ittihat ve Terakkicilerle boğuştu. ..Korku nedir hiç bilmedi!
Aynı çocuk iki kere dogurulabilir mi?Doğurdu Delile!Oğlu Nazım Hikmet yirmi sekiz yıllık hapis cezasının on ikinci yılında ölüm orucuna başlayınca, bir panter gibi ileri atıldı ve büyük şairi, ölümün kıyısından çekip aldı.
İnsan bir ülkü bir amaç için yaşar ve bunu bir nebze gerçekleştirir. Ama bitmiş bir ülkü olamaz kendinden sonra gelenlere yol açar ve ötelere çalışır. Maddi manevi insanın yegane çabası budur. Bu düşünce eşiğini edebiyatın sıcaklığı içerisinde işlemiş güzel bir kitap Osmancık. Osmancık olmayı Osman bey olmayı da anlatır. Ve verdiği en güzel mesaj ise dünyanın büyüklüğü insanın küçüklüğünden gelir. Küçük amaçlar küçülen insana dünyayı büyük gösterir. Ama büyük ülküler için büyük fikirler için dünya küçücüktür.
Osmanlının son zamanlarında çoğu kişi için öncelikler sıralamasında listeye bile giremeyen sanat ve tarih için çırpınan Osman Hamdi Bey'in hayatını okurken her sayfasında kendisine daha da bir hayran kaldım. O sadece arkeolog, ressam veya müze müdürü değil sosyal hayata dair düşünceleri ile günümüzde yaşasaydı bile ileri görüşlü sayılacak olan bir insan. Herkes tarafında tanınıp, örnek alınması gerektiğini düşünüyorum. Kitap ayrıca dönemin siyasi ve sosyal hayatı hakkında da bilgiler içermekte. Ben zevkle okudum, tavsiye ederim.
272 syf.
·
Puan vermedi
Tarihi kurgu olan kitapları okumayı severim. Genelde akıcı, sade oluyor ve bir anda bitiyor. Sizde böyle düşünüyorsanız pek size hitap etmeyebilir. Tarih alanında kurgu kitaplarına ara verip bu tarz kitap okumaya İlber Ortaylı ile başlamıştım.
Arkadaşımın elinde görünce Kitabın adı ilgimi çekti. Yazarın adı zaten Tarih dedik mi akla ilk gelen isimlerden. İçeriğini biraz karıştırdıktan sonra ödünç alıp okudum. Bilgi içerikli bir kitap. Her bilginin kaynağını görebilirsiniz.
Kitabı okuduktan sonra bildiğim bazı şeylerin yanlış olduğunu, bazı şeylerin eksik hatta birçoğunu hiç bilmediğimi gördüm. Biz okulda tarih diye bir ders görmüşüz. Ama çok üstünkörü bir tarih olmuş. Mesela II. Osman katledildiğini duyduk. Ama kardeşini katlettiğini, yeniçeriyi kendinden soğuttuğu ve daha diğer detayları hiç duymadık. Yada İzmir’i fetheden Çaka Bey’i öldürenin Kılınçarslan olduğunu. Daha neler neler…
Kitap, Türkmenler ve Rumlar ile başlayıp Halil İnalcık’ın Türk Tezi ile bitiyor. Bu aralıkta İzmir’i Fetheden Çaka Bey, Osman Bey’in babası Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi, Osmanlı’nın kuruluşu, Osman Gazi, Orhan Gazi, Kosova Savaşı, Çelebi Mehmet, İstanbul Kuşatması ve Fethi, Boğazların tarihi, Sultan II. Osman, Kösem Sultan, Sultan I. İbrahim, Avrupa’da Protestanlığın yayılışı gibi konuları işliyor.
Osman Karatay etimolojinin ötesinde, benzerlikler üzerinden ilginç bir tarihi araştırma metodu kullanıyor. O, etimolojik olarak bir kök benzerliğinden hareketle herhangi bir toplumun kökenine ilişkin hüküm vermek yerine, benzerlikleri okuyucuya anlatıp, dönemin tarihi gerçekliğine dair diğer bilgileri sunup "olabilir" şerhi düşüyor. Daha açık anlatmak gerekirse, "her iki kelime birbirine benzer, o yüzden bu topluluk, şu topluluk ile aynıdır" demek yerine, okuyucuyu tarih mantığı açısından ittifak edeceği nihai bir noktaya, okuyucu bunu fark etmeden getiriyor. Yazarın tek bir kelime üzerinden başlattığı medeniyetlerin tarihlerine ilişkin araştırmada kelimemiz "mag". Bu kelimenin ilk kullanıldığı nokta olarak Med uygarlığı içerisinde hakim bir topluluk olan Magları gösteriyor. Magların bir din adamı zümresi olduğu, ilerleyen dönemde Antik Yunan'dan, Saksonlara uzanan kelimenin geçmişinden din ve kehanet olgularının çıkarılıp; İngilizce magic (büyü, sihir) kelimesine doğru yapılan bir seyri anlatıyor.
