Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Koca Taras, iki oğlunu, genç yiğitler arasında ön sıralarda gördükçe koltukları kabarıyordu. Ostap askerlik için biçilmiş kaftandı sanki; öğrenmediği hüner, beceremediği iş yok gibiydi. Hiçbir şaşkınlığa kapılmıyor, her güçlüğün altından büyük bir soğukkanlılıkla kalkıyordu. Tehlikenin biçimini, büyüklüğünü anında değerlendirmesi, zor durumdan sıyrılmanın bir yolunu bulup düşmanını tepelemek için geri dönmek üzere oradan hızla uzaklaşması yirmi iki yaşındaki toy bir genç için küçümsenmeyecek bir beceriydi. Şimdiden davranışlarında kendine güvenen, ne yaptığını bilen bir önderin kararlılığı vardı. Yiğitliği, gözü pekliği yanında aslan gibi güçlü kuvvetli oluşu babasını hayran bırakmaktaydı. - Oo! Bu oğlan büyük bir komutan olacak. Hem öyle büyük bir komutan olacak ki, yanında babası hiç kalır!
176 syf.
·
Puan vermedi
15. Yüzyılda yaşamış Ukrayna Kazakları’nın hayatlarını anlatan savaştan savaşa yıkımdan yıkıma, ölümden ölüme koşan bir adam ve 2 oğlunun hikayesi Taras Bulba. Kazak albay Taras Bulba'nın oğulları Andrey ve Ostap Kiev akademisinden yurduna evine ailesinin yanına geri dönerler. Güçlü ve Yiğit olarak adlandırılan Taras Oğullarına kin, nefret, savaşmayı öğretmeye başlar. Bunun için oğullarını da alıp Zaporozhye Sich'ye Polonya'ya giderler. Oğullarına burada savaşmak konusunda kısa bir zamanda çok şeyler öğretir ve halkın da galeyanı ile çocuklar ve Talas Bulba birlikte savaşmaya başlar. Bu arada farklı olaylar olur ve işler çığırından çıkmaya başlar. Ayrıca, Kitabın içerisinde yer yer Türk Rus ilişkileri savaşları anıları da mevcuttur. Rus toplumunun ruhunun derinliklerine inen bir roman Taras Bulba. Hemen hemen tüm Rus klasiklerinde kendini duyuran Kazak kültürü ve yaşamıyla ilgili epik bir anlatımı var. Kitap yazıldığı dönemin 15 YY'dan izler taşıyor. zamanının (15.yüzyıl) şartları ve toplumsal gerçekliğinden beslendiğini açıkça görünüyor. Okurken biraz sıkılsam da okunabilecek bir kitap olduğunu söleyebilirim Taras Bulba'nın.
Taras Bulba
Taras BulbaNikolay Gogol · Can Yayınları · 20171,856 okunma
Reklam
Ya Ostap? Diye haykırdı Taras,doğrulmaya yeltendi, Ama birden Ostap’ı gözünün önünde nasıl yakalayıp bağladıklarını, onun şimdi lehlerine elinde olduğunu hatırladı. İhtiyar başı acıya gömüldü
Sayfa 137Kitabı okudu
Nafile Hümanistlik
Cellat Ostap'ın üstündeki paçavraları çekip attı. Kollarını ve bacaklarını özel olarak yapılmış tahta boyunduruğa bağladılar ve... Okuru, tüylerini diken diken edecek cehennem acıları tablosuyla huzursuz etmeyeceğiz. Bu acılar o zamanki kaba, merhametsiz çağın ürünüydü, insanların daha yalnızca savaş kahramanlarının kanlı hayatını sürdüğü, ruhlarının bu hayatta çelikleştiği, artık insanlıklarını hissetmedikleri o çağın ürünü. Bazıları o çağın istisnalarıydı, sayıları pek azdı onların, bu korkunç uygulamalara boşuna karşı çıkıyorlardı. Kral ve birçok şövalye, akıl ve ruh bakımından aydın insanlar, bu türde sert cezaların Kazakların öç duygusunu körüklemekten başka işe yaramayacağını boşuna savunuyorlardı. Fakat kralın ve mantıklı görüşlerin erki, düzensizliğin ve düşüncesizlikleriyle, her türlü öngörünün akılalmaz yokluğuyla, çocukça bencillikleriyle ve pek az olan gururlarıyla yönetim meclisini oyuncağına çeviren devlet kodamanlarının cüretkar iradesinin karşısında bir hiçti.
Sayfa 156 - Can YayınlarıKitabı okudu
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Kitabın baş karakterleri Ostap Bender ve İppolit nedense bana Yeşilçam'ın unutulmaz filmlerinden biri olan Tokatçı'da rol alan Kemal Sunal ve Şevket Altuğ'u ve onların başlarından geçen maceraları anımsattı. On iki adet sandalyenin peşinden koşan karakterlerimiz türlü şekillere girerken kah güldürdü kah üzdü. Tavsiyemdir, kesinlikle okumanızı öneririm.
On İki Sandalye
On İki SandalyeYevgeni Petrov · İletişim Yayınları · 2016171 okunma
Ama son anda Ostap'in mecali kalmamisti. Cevresine bir goz gezdirdi. Aman Allahim hepsi de yabanci insanlar! Bari yakinlarindan biri, bir dostu orada olsa da ölüm saatinde yardim etse! Istedigi anasinin hickirigini duymak, bir kadinin, bir yavuklunun yolunarak agladigini gormek degildi, hayir, o yigit bir erkegin agzindan bir soz duymak, onunla avunmak istiyordu. Dayanamadi : "Baba!! Nerdesin baba! Duyuyor musun beni?" Diye bagirdi. Halki kaplayan derin sükûtun icinden : "Duyuyorum oglum!"
Sayfa 167Kitabı okudu
Geri13
52 öğeden 46 ile 52 arasındakiler gösteriliyor.