Kişinin yaşamının anlamını kurması konusundaki temel ikilemi, içinde yeraldığı ilişkilerde, değerlilik odağını nereye -ne yere koyacağında düğümlenir - kendisine mi, ötekine mi...
Kendisine koysa, bu, bir 'bencillik' biçimi olarak, hem ötekine yönelebilecek anlama yollarını tıkar, hem de ötekinden 'ben'e gelen anlam aktarma yollarını.
Ötekine koysa, bu da, bir 'bağımlılık' biçimi olarak, hem ben'in anlamlanma olanaklarını kısıtlar, hem de, ötekine anlam verme olanaklarını.
Öyleyse, çok ince bir denge gerekli, kişinin yaşamının anlamını içinde kuracağı ilişkilerde tutturması gereken - aynı zamanda, öteki kişinin de kendi yaşamının anlamını kurmasına olanak tanıyacak bir denge: 'ben' de 'öteki' de, hem 'öteki' hem de 'ben' olmalı, demek ki:-
Demek ki, kişi, yaşamının anlamını kurmak için, değerlilik odağını, ne kendisine ne de ötekine koymalı - ortaya koymalı şu koşulla ki, 'öteki' de, aynı bakışla, kendi ben'ini de 'öteki'lik anlayışını da, aynı şekilde, aynı ortaya, koya...
'Ortada'dır, anlamı, yaşamının, kişinin...