Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden geçen yarım yüzyıla rağmen hâlâ bir efsane.
Gayri meşru olarak dünyaya gelen ve annesini tımarhanede yitiren Marilyn’nin, mutsuz bir çocukluk geçirdiği ve bakımevlerinde istenmeyen bir eşya gibi görülme duygusuyla yaşadıkça didiştiği bilinir.
Rabia’yı ise, Diyarbakır’da bir aşiret reisi olan Hacı Hüseyin’in
Ben babamın en hüzünlü yanıyım
Ben babamın aslan kahramaniyim
Öyle değil mi baba ?
Gözlerin kıpkırmızı
Çok mu ağladın?
Baba o geceyi birde benden dinle.
Ama her zamanki gibi dinle,
Tebessümle.
Rüyamda kanat sesleri duydum ,mevsim yazdı.
Kanat seslerinin ardından,
Muhteşem bir koku yayıldı etrafa.
Sanki biraz gül biraz
Sesler daha da yakından gelince, Mürüvvet Hanım eşinin tavsiyesine
uyarak üç çocuğunu alıp güvenli diye banyonun küvetine girdi, uzandı,
çocuklarını kollarının arasına aldı. Sımsıkı sarıldı.
Altı aylık Hakan iki kardeşinin arasındaydı.
Rumlar kapıyı tekmeleyip banyoya daldılar. İnleyen yaralılara,
ağlayan Işıl’a bakmadılar bile. Küvetin içindeki anneyi ve
çocukları görmüşlerdi. Türk subayının eşi ve çocukları bunlardı işte!
Görerek, nara ata ata otuz üç el ateş ettiler. Dördü de öldü.
Çocukların kanları, beyin parçaları, saçları tavana sıçrayıp yapıştı.
Eserlerini şeytanı bile utandıracak bir keyifle izlediler.
Sonra evden çıktılar. Tutsak aldıkları Kumsallılarla birlikte dönüşe geçtiler.
(24 Aralık 1963)
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle