Kierkegaard bunu «İbrahim’in bunaltısı»diye adlandırıyor. Hikâyeyi bilirsiniz; Bir melek Hazreti İbrahim’e oğlu İshak’ı kurban etmesini buyurur. Hani, gelip de «Sen İbrahim’sin, oğlunu Tanrı’ya adayacaksın!» diyen varlığın gerçekten bir melek olduğu bilinse, işler yolunda gidecek, sorulacak bir şey 'kalmayacak. Öyle olmadığı için, insanoğlu sorar: «Bu sahici bir melek mi acaba? Ben sahiden İbrahim miyim?»