Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Olmaz öyle şey. Burası İngiltere mi? Bizde Anglosakson terbiyesi mi var? Avam kamarasında mıyız ki en şiddetli tartışmalardan sonra bile iktidar ve muhalefet olarak meclisten kol kola çıkalım?
Cennet Ehlinin Dili
Eğer Cennet nahoş şeylerle bizden perdelenmiş canları eziyet ve acı veren şeylerle çevrilmişse.. Allah için gör şu içindeki soruyoruz zevk alınan çeşit çeşit lezzetleri... Allah için ne güzeldir çadırları bahçeleri arasındaki serin Hayat bahçelerinde çiçekler gülümserken.. Allah'ı görmek için gelinen ve sevgi kafileleri için hazırlanmış Vadi Allah
Sayfa 232425Kitabı okudu
Reklam
Öyle bir sınavdayız ki kağıt önümüzden her an alınabilir Peki hazırlıklı mıyız?
Bu ne büyük nefret be! Bize baktıklarında belli ki Osmanlı'yı görüyorlar. Öyle miyiz? Değiliz be yahu! Biz Osmanlı'nın askere alıp cephelere sürdüğü Müslüman köylüleriz. Şükrü diyor ki: "Valla ben inanmıyorum. Biz bunlarla aynı dinden olamayız. Ya biz Müslüman değiliz ya da bunlar.” Mansur diyor ki "Siz hâlâ bu Müslüman milleti teraneleriyle uyuyun! Harp bu harp! Ne din dinler, ne de millet! Herkes birbirine her türlü kötülüğü yapar!"
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
231 -237 SAYFALARI ARASI OKUMA BÜTÜNLÜGÜ İÇİN Şimdi, Dedim, insan Denen yaratığı Eğitimle Aydınlanmış ve Aydınlanmamış olarak Düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş,
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi sayfa 231 -237Kitabı okudu
▪️Yoksa biz inandık demekle kurtulacağımızı mı sandık?! .....................Evet! vallahi öyle.................. ▪️Ne yazık ki biz insanlar imanı yalnızca ağızdan dökülen birkaç kelimeden ibaret olduğuna kendimizi öylesine inandırmışız ki imanımızı dillerimizin ucunda bırakıp, kalblerimize yerleştirme gereği dahi duymuyoruz. ▪️Peki ya dillerimiz
Reklam
"Canım öyle istiyor ki ben ihvanima bir kavuşsaydım, onlarla bir buluşsaydım. "Bizler senin İhvanın değil miyiz, Ey Allah'ın Resûlü! dediler. " Hayır, siz benim ashabımsınız. Benim ihvanım öyle insanlar ki ben vefat ettikten sonra dünyaya gelecekler. Beni görmedikleri halde bana inanıp bağlanmış olacaklar. Yâ Ebâ Bekir! Senin beni çok sevdiğini duyunca, ileride seni seven birtakım insanlar gelecek. Senin beni sevmenden dolayı sana gönül bağlayan, seni seven insanları sevmez misin? Onları sev .Allah da onları sevsin. "
"Sihir nedir bilir misin?" Başını kaldırmış küçük kız, umutsuzca bakmış, "Bilirim tabii ya. Sihir bir tozdur. Eline alıp üflersin, dediğin şey gerçek olur." Keyifle gülmüş şövalye. "Bunlar yalan." demiş, "Sihir senin kalbindir. Kalbinin içidir. Kalbinin içinden öyle çok istersin ki istediğin gerçek oluverir birden. İşte gerçek sihir budur." Küçük kız şaşkınlıkla gözlerini açmış, "Nasıl yani, o zaman hepimiz sihirbaz mıyız?" Başını kaldırmış şövalye, "Evet," demiş, "Hepimiz sihirbazız." 3391 Kilometre
Demokrasiye eleştiri :Çoğunluk doğruluk ölçütü değildir.
Eski Yunanda Demokrasi fikri ilk ortaya çıktığında Sokrates bu fikri hiç benimsemediği gibi şiddetle de karşı çıkmıştır.  Hatta Platon'un yazılarından da öyle anlıyoruz ki Sokrates'in idamına sebep de demokrasiye karşı oluşudur. Bir gün Sokrates yine öğrencileriyle sohbet ederken bir öğrencisi Sokrates'e sorar:  Eğer demokrasi çoğunluğun kararını
"Selim: Size ikinci ihtarı veriyorum. Turgut: Başkan benim. İhtarı ancak ben verebilirim. Selim: O halde kendine iki ihtar ver de aklın başına gelsin. Turgut: Olmaz öyle şey. Burası İngiltere mi ? Bizde Anglosakson terbiyesi mi var ? Avam kamarasında mıyız ki en şiddetli tartışmalardan sonra bile iktidar ve muhalefet olarak meclisten kol kola çıkalım ?"
Sayfa 72
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.