"Avazım çıktığınca bağırmak istiyorum. Zehirlendiğimi haykırmak istiyorum. Daha önce bilmediğim yeni yeni düşünceler zehirlediler son günlerimi. Beynimi sivrisinekler gibi sokuyorlar durmadan. Durumum öylesine korkunç ki..."
Anton Çehov
Anton Çehov
Varlığının içine doğmuş olan kendi özünü sevmediği sürece o, başlarına ışık saçamaz. Önce sen kendi üzerine bir ışık olmalısın, ondan sonra ışık yayılacaktır, başkalarına ulaşacaktır.
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1982'de Nobel Edebiyat Ödülü alan yazar Gabriel Garcia Marquez, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını kendi eşsiz anlatımıyla aktarmıştır. Bildiğimiz cinayet romanlarından biraz daha farklı bir kitap aslında. "Santiago Nasar, onu öldürecekler gün.... " diye başlar kitap. Bir cinayetin olacağı en başından belli... Katilin kimler olduğu da en başından belli... Tüm kasaba halkı da Santiago Nasar'ı öldürüleceğini biliyor. Bir cinayetin olacağı en başından belli olmasına rağmen kimse bunu durdurmuyor. Peki cinayetin işleneceği saat, yer her şey belliyken neden kimse engel olmadı Namus cinayeti adı altında kimsenin sesini çıkarmadığını, Santiago Nasar'ın adım adım ölüme gidişine şahit olmak okuyucu son derece etkiliyor. Eser, toplumun namusa karşı bakış açısının çarpıcı bir özeti olduğu gibi halkın tepkisizliğini de gözler önüne sermiş. Kitabın sonunu başında anlatmasına rağmen okurken beni nelerin beklediğini merak ederek ve kitaba giren her karakterin acaba birşey yapacak mı diye umut ederek okudum. Sonuna kadar sürükleyici olan ve okuru etkisi altında bırakan bu kitabı herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202128 okunma
Mus'ab' ın üzerinde siyah beyaz çizgili bir elbise parçası vardı. Hz Peygamber, Mus'ab' ın o haline çok acıdı. Mus'ab, Hz Peygamber' e selam verdi. Hz. Peygamber de onun selamını aldı ve onun hakkında şöyle dedi: " Şu genç adamı görüyor musunuz? Müslüman olmadan önce ailesinin en sevdiği varlığıydı. Müslüman olduktan sonra Allah ve Resulü'nün sevgisi, ailesinin sevgisine üstün geldi. O da Allah'ı ve Resulü' nü ailesine tercih etti."
Sayfa 32 - BeyanKitabı okuyor
Yunan ordusunun gelmesinden önce gür ağaçlarla çayırların, şen ırmakların toprağıydı; üzüm ve incirlerin yetiştiği ve mutlu köylerin bulunduğu bir bolluk toprağıydı. Artık her yerde dehşet egemendi; bir zamanlar köylerin olduğu yerlerde şimdi evlerin yapışkan külleri, bağlardaysa çocuklarla tecavüz edilmiş kadınların bedenleri; Türk kadınlarının intikam ateşiyle öldürdüğü, birliğinden uzak düşmüş Yunan askerlerinin cesetleri; yanıp kül olmuş cesetlerin dayanılmaz kokusu; meyve bahçelerinde gömülmeden kalmış ölülerden yayılan pis kokular vardı.
"Daha bir saat önce neredeyse bir adamı öldürecek olan eli, şimdi beni korumak için buradaydı."
Reklam
1.000 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.