özge

Ulus­ devlet sadece şiddet vasıtasıyla ayakta kalabiliyorsa, bir şeyler örneğin ifade ve düşünce özgürlüğü- ihlal edilmiş demektir, fa­kat onları kim cezalandırabilir? Ya da başlarına ne gelse cezalan­dırılmış hissederler? Yaptıkları yanına kar kalmış olanlar yargı­lanmalarına yol açacak değer yargılarını değiştirirler.
Sayfa 85
özge okurunun profil resmi
Searle bunun -yani insanları ulus-devletleri için ölüme yollama­nın- hükümetlerin yanına "organize şiddet tekeli" vasıtasıyla kar kaldığını söyler.
Reklam
Mandeville'in öğrettiği şudur: Hepimizin istemesi gereken genel refah, tek tek insanların erdemlerine değil, gerçekte 'tek tek insanlardaki kötülüklere' dayanmaktadır. Açık ya da gizli bir bencillik her çeşit verimli eylemin kaynağıdır. Bütün toplum yaşayışımız, kültürümüz, ahlak istekleriyle toptan çelişik olan ve kendi kendimize gerçekten açtığımızda yüzümüzü kızartan birtakım koşullara dayanmaktadır. ... Herkes için, bütün için yararlı olanın bencillikten ileri geldiği hiç de sağlam bir sav değildir. Tersine ister ekonomi ve kültürce parlak ister yoksul ve ilkel olsun, insanlarda genel olarak bir birlikte yaşamanın var olabilmesi için, yine insandaki öbür duyguların ve güdülerin var olup olmadığı sorusunu, bu çeşitten bir karşı soruyu ortaya atmak hiç yadırganmamalıdır; insandaki bu öbür duygular ise eğitim, adalet ve doğruluğun temeli üzerinde karşılıklı inanma, kendini kurban etmeye hazır olma ve ortaklık duygusu gibi şeykerdir. Yalnızca ahlak bozukluğu' ile hiç kuşku yok ki ne küçük ne de büyük bir insan topluluğu yaşayabilir.
Sayfa 36
özge okurunun profil resmi
Yanlış bir ahlak-tanımazlık'ın kaynağı işte buradadır. Ahlaki buyrukların anlamı hiç kuşku yok ki yaşam güdülerini kökünden kazımak değildir; tam tersine, ahlaki buyrukların anlamı güdüleri düzenlemek, fazlalıkları gidermek, birçok olanakları ve savlarıyla birbirlerine bağlamak; bundan başka, ilkel içgüdülerini uyutarak insanın varlığını daha yüksek olanakları için özgür kılmaktır. Mandeville'in ahlak-tanımazlığı gerçekte ahlakın aslında aşırılıkla yaşamanın anlamını bozan son derece tek yanlı bir biçimi ile savaşmaktır.
Birçok antropolojik çalışma, köylü topluluklarda ani bireysel zenginleşmeyi kuşkuyla karşılayarak, zenginleşen kişiyi servetini yeniden dağıtıma sokmaya yöneiten dedikodu, büyücülük suçlaması vb. tes­viye edici mekanizmalara dikkat çekmiştir. Antropolog George Foster ise, Orta Amerika köylülüğü üzerine çalış­malarında köylü dünya görüşünü irdelerken, köylülerde evrende her türlü iyi şeyin (sağlık, servet, mutluluk) sınırlı olduğu, bunlardan fazla miktarda yararlananların başkala­rının sağlığını, mutluluğunu, zenginliğini vb. engellediği yolundaki inanışa (sınırlı mal imgesi) dikkati çekerek, onların temelde tutucu ve bireyci olduklarını öne sürer.
Sayfa 109
özge okurunun profil resmi
(s. 181) Çağdaş büyü açıklamalarında başvurulan bir başka kavram ise, sınırlı mal imgesidir. Buna göre, servet, sağ­lık, mutluluk gibi kaynakların miktarının sınırlı olduğu nosyonuna (ki antrapolog sahip toplumlarda kişilerin bu kaynaklardan bir ya da birkaçı açısından apansız ve göze görülür bir neden ol­maksızın zenginleşmesini büyü/sihir ile açıklamaktadır. Büyücülük/sihirbazlık suçlamaları bu durumda toplumsal gerilimlerin akıtılabileceği bir kanal oluşturduğu gibi, bir çeşit tesviye mekanizması (aşırı servet farklılaşmalarını engellemek) işlevini görmektedir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kesinlik netleştirir. Korkunç bir şey olduğu zaman, olan o tek korkunç şeyi olabilecek olan (ama olmayan) diğer eşit derecede korkunç şeylerden ayıran netliktir. ... Kesinlik trajedinin sürmesine neden olabilir ama hortlakları ve iblisleri kaçırır.
Sayfa 365
özge okurunun profil resmi
Görmezden gelinen gerçeklik, karmaşa ve acı çukurunda kendini gösterir. (s.366)
Bu konuşmalar önemlidir çünkü konuşmacı, hikayeyi aktarırken bir yandan da sıkıntılı olayı ka­fasında düzene sokmaktadır. Bu olgu, tekrarlanmaya değecek kadar önemlidir: insanlar beyinlerini konuşmayla düzene sokarlar. Hikayelerini anlatacak biri olmazsa, akıllarını yitirirler. İstifçiler gibi, fazlalıklarından kurtulamazlar. Bireysel ruhun bütünlüğü için, toplumun girdisi gereklidir. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse: Bir zihni organize etmek, kişinin tek başına yapabi­leceği bir şey değildir.
Sayfa 332
Reklam
1.297 öğeden 6 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.