Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İşte hep kendini sonunda, istesin istemesin, böyle denizin yavaş yavaş kemirdiği bir toprak parçası üzerinde bulur ve orada bırakılmış bir deniz kuşu gibi tek başına dururdu; bu onun yazgısı, ona özgü bir şeydi; işte onun asıl gücü, asıl üstünlüğü buradaydı; tüm fazlalıkları birden silkip atmak, özleşmek, küçülmek, bedence bile daha hafiflemek, daha yalın görünmek ve yine de kafa gücünden hiçbir şey yitirmemek; kendi küçük toprağı üzerinde durup, insanların içinde bulunduğu bilisizliğin, aymazlığın karanlığına meydan okumak, bizim bir şeyden haberimiz yok ama deniz, üzerinde durduğumuz kara parçasını alttan alta durmadan kemirmektedir, diye düşünmek — işte bu onun yazgısı, onun yeteneği idi.
"İşte hep kendini sonunda, istesin istemesin, böyle denizin yavaş yavaş kemirdiği bir toprak parçası üzerinde bulur ve orada bırakılmış bir deniz kuşu gibi tek başına dururdu; bu onun yazgısı, ona özgü bir şeydi; işte onun asıl gücü, asıl üstünlüğü buradaydı; tüm fazlalıkları birden silkip atmak, özleşmek, küçülmek, bedence bile daha hafiflemek, yitirmemek; kendi küçük toprağı üzerinde durup, insanların içinde bulunduğu bilisizliğin, aymazlığın karanlığa meydan okumak, bizim bir şeyden haberimiz yok ama deniz, üzerinde durduğumuz kara parçasını alttan alta durmadan kemirmektedir, diye düşünmek - işte by onun yazgısı, onun yeteneği idi."
İletişim Yayınları, Çeviren: Naciye Akseki Öncül (1944)
Reklam
Tüm fazlalıkları birden silkip atmak, özleşmek, küçülmek, bedence bile daha hafiflemek, daha yalın görünmek ve yine de kafa gücünden hiçbir şey yitirmemek; kendi küçük toprağı üzerinde durup, insanların içinde bulunduğu bilinçsizliğin, aymazlığın karanlığına meydan okumak…
... tüm fazlalıkları birden silkip atmak, özleşmek, küçülmek, bedence bile daha hafiflemek, daha yalın görünmek ve yine de kafa gücünden hiçbir şey yitirmemek; kendi küçük toprağı üzerinde durup, insanların içinde bulunduğu bilisizliğin, aymazlığın karanlığına meydan okumak,... .
İletişim EpubKitabı okudu
" hep kendini sonunda, istesin istemesin, böyle denizin yavaş yavaş kemirdiği bir toprak parçası üzerinde bulur ve orada bırakılmış bir deniz kuşu gibi tek başına dururdu; bu onun yazgısı, ona özgü bir şeydi; işte onun asıl gücü, asıl üstünlüğü buradaydı; tüm fazlalıkları birden silkip atmak, özleşmek, küçülmek, bedence bile daha hafiflemek, daha yalın görünmek ve yine de kafa gücünden hiçbir şey yitirmemek; kendi küçük toprağı üzerinde durup, insanların içinde bulunduğu bilisizliğin, aymazlığın karanlığına meydan okumak, bizim bir şeyden haberimiz yok ama deniz, üzerinde durduğumuz kara parçasını alttan alta durmadan kemirmektedir, diye düşünmek — işte bu onun yazgısı, onun yeteneği idi. Atından yere atladığı anda, tüm yapmacıkları, süsleri, fındıklardan ve güllerden yaptığı çelenkleri, hepsini fırlatıp atmış, öyle ufalmıştı ki, şan, şöhret, dahası kendi adı nedir unutmuştu; ama o ıssızlığın içinde bile öyle gergin, öyle tetikte duruyordu ki hiçbir gerçek dışı görüntüye yer vermiyor, hiçbir düşün tadına kapılıp kendinden geçmiyordu. "
Fıtratta asıl vatanı özlemek var Asla döndükçe o özle özleşmek var Bismillâhî
Sayfa 35
Reklam
ÖZLEDİM...
Özlemek kelimesi çok önemli ... Öz ile ilgili ... insanın özünü tekrar hatırlaması gibi... Özünde olanı hatırlamak gibi... Özleşmek gibi... İnsan sevdiğini özler ya... sevdiği de Özünün bir parçası... Özü neyse onu sever...
Özledim
Özlemek kelimesi çok önemli. Öz ile ilgili... İnsanın özünü tekrar hatırlaması ile ilgili. Özünde olanı hatırlayıp özlediği zaman özledik diyoruz. Özleşmek gibi... İnsan sevdiğini özler ya, sevdiği de özünün bir parçası, özü ne ise onu seviyor, neyi seviyorsa özü ona dönüşüyor. İnsan neyi seviyorsa; vatanını, ailesini, sevdiğini, dostunu, bir muhabbeti, kahveyi, çayı, bir yeri, bir mekanı, bir ortamı, kitapları, yazmayı... Onların hepsi aynı zamanda bizim özümüzü oluşturan şeyler. Bunlar birer amel, birer faaliyet gibi görünüyor ama bunların totali bizim özümüzü şekillendiriyor. Özlemek demek aslında özümüzü tekrar inşaa etmek için o şeye kavuşmaya çalışmak demek, onu tekrar arzulamak demek çünkü özünden bir şey eksiliyor ya o eksiği tamamlamak için diyorsun; özledim... Bir şey eksik. Ona tekrar kavuşmak için hareket ettiğinde özlemiş oluyorsun...
İbrahim Kalın
İbrahim Kalın
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.