Kitap yorumum
ZAN
Zan kitabının yorumuyla sizlerleyim. Fantastiğin, bilimkurgunun ve tasavvufun iç içe geçtiği bir kitaptı. Mitolojik öğelere de yer verilmiş olması kitabı okurken daha bir heyecana sürüklüyor insanı. Bilinmeyen bir gezegende, bilmediğimiz insanların hayatlarına ışık tutuyor. İnsanın mana arayışında yeni bir bakış açısı ile karşılaşıyoruz.
Yaklaşık 4 milyon yıl önce, ahlaksızlığın, adaletsizliğin ve merhametsizliğin hüküm sürdüğü bir dönem varmış. Gücü elinde bulunduran her şeyi yapabilmekteydi. İnsanlar arasındaki hoşgörü ve sevgi gibi kavramlar anne-oğlu bağının ötesine geçmemekteydi.
Bu durumdan oldukça rahatsız bir çift vardı. Tanrı'ya belki de yeryüzünde yalnızca bu ikisi halen kman etmekteydi. Gece gündüz demeden 40 yıl boyunca Tanrı'ya yalvarmışlar. Tam 40 yıl sonra ise sonsuz gökyüzünden kimsenin bilmediği bir dilde sözler işitildi. Bu sözler ne olabilir?
Serra gezegeninden bahsediliyor. Bu gezegendeki bölgelerin adı; Kanunsuz Topraklar, Gökkuşağı Adası, Altın Kafes ve Buhran Ormanı isimler verilmiş. İnsanlar dışında farklı bir tür olan Arklar'dan bahsediliyor. İnsanlar Arklar'ı sene de bir kere düzenlenen dövüş turnuvasında görmekteymiş. Hem mitoloji hem de fantastik yönü ağır basan bir kitaptı. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Kitapla kalın dostlar
@fatihsalvan_ #zan #birarifinfantastikromanı @martiyayinlari 
Leyla Şeker #leylanınkitapütopyası #erdeminkitapligi
