Yukarı Ren bölgesin de pamuk sanayii işçilerinin yaşadıkları bu sefalet öyle derin ki, üreticilerin, tüccarların, kumaşçıların, fabrika yöneticilerinin çocuklarının yarısı yirmi bir yaşına ulaşırken, dokumacıların ve pamuk ipliği üretiminde çalışanların çocukları onlardan iki yıl daha az yaşıyorlar.
Sayfa 22Kitabı okudu
Nablus'a geldim. Suriye'yi baştan başa bir daha 'etüde' ettim, muharebe hatlarını baştan başa gezdim . . . Suriye umumiyede şayan-ı merhamet bir hale gelmiştir. Vali yok, kumandan yok, İngiliz propagandası çok, İngiliz teşkilat-ı hafıyesi [gizli örgütü] her tarafta hal-i faaliyette, ahali hükümetten müteneffır [ nefret ediyor] , bir an evvel İngilizlerin vürudu-na muntazır [gelmesini bekliyor] . Düşman kıtaatça vesaitçe kuvvetli, biz onun karşısında pamuk ipliği.
11 Eylül 1918
Pamuk ipliği ile bağlıyız hayata. Olasılıkların arasında talihlimizle geçici olarak varız. Bu geçicilik unsuru işin en iyi ve en kötü kısmıdır. Elden bir şey gelmez.
(...)
Daha çok hisset, daha az düşün.
Sayfa 66Kitabı okudu
gönlümü gönlüne pamuk ipliği ile bağlamış
ey zamansız esen rüzgar savur ne varsa
kör et gözlerimi bir kez daha kanayım
ona, aşka, ve inanmam gereken ne varsa
Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse, yine de gelinin başını yarar.
Sayfa 154Kitabı okudu
Pamuk ipliği
...bedeni boşlukta asılı kalnuş gibi yaşamın kıyısında sallanıyordu ve her an öbür tarafa düşecek gibiydi, ancak yaşamı bu
tarafa, ölümün, kendine özgü, kim bilir ne tür bir kaprisle ördüğü, incecik bir iplikle bağlıydı.
