184 syf.
9/10 puan verdi
Bu bir inceleme degildir. Bir gecenin sabahinda iç döküş belkide...Kısa bir yorum ya da... :) ..................... İkiz kardesler, dunyaya birlikte gelmenin hakkini verip ayni anda hasta olunca... Anneleri hasta cocuklarinin basinda bekleyip uykusuz kalinca... Üstelik , ici sizlar ya o bitkin hallerine... onlara gelmesin bana gelsin der ya
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201742 okunma
Kendiniz Olun !!!
Ya şeye gıcık oluyorum pp'sini fake koyup da çok güzelim havalarına girenlere . Yada olmadığı biriymiş gibi davrananlara . Kendini sevmeyip kendisi hakkında yalan söyleyenlere ... Yaşını maddi durumunu, eğitim durumunu beğenmeyip kendini küçümseyenlere , ya da olmak istediği kişi olmadığı için yalana başvuranları anlayamıyorum. Ya hayır yani kendini niye sevmez bir insan ? ben de kendimi beğenmem ama buyum . Bunla yaşayacağım . Kendimi sevmem gerek . Beni ben sevmezsem zaten beni kimse sevmez . Kendimi seviyorum evet kendimi beğenmem sevmediğim anlamına gelmez ki . Ben niye bir başkasının resmini koyup güzel denince sevineyim ki ? Sonuçta güzel diyorlar ama bana dememiş oluyorlar . Her zaman dediğim bir şey var insan kendinden sorumludur , kendisinin yaptıklarıyla sorgulanmak ister . Ben öyleyim mesela .Bana gelin benim yaptığım bir şeyi üslubunuza dikkat ederek söyleyin emin olun saygı gösterir cevaplarım . Ama eğer karşımdaki haddini bilmiyorsa alaycı tavrımdan yakınmasın . Kendiniz olun kimse için değişmenize gerek yok ki. Sizi böyle olduğunuz için sevsinler. Sevsinler diye kişiliğinizden çıkmayın . Bu ara çok içimi döküyorum sanırım.. Saygılar ... Hürmetler ... ~Papatya
Reklam
Biraz hatıra işte..
Gelin sizlerle hepimizin o çok sevdiği muhabbet varya eskilerden bir hasbihal açıp konuşalım ,tahayyül edelim.Hani o çok meşhur olan cümle var ya kendimize ara ara söyleyip durduğumuz ;“hey gidi günler hey”dediğimiz.Mesela biraz kendi çocukluğumdan bir kaç hatıra dökeyim size ,biraz tatlı biraz da o yaramaz hallerimi.Çok küçük olduğum yaşlarımda
Meyve ağaçlarına bakalım mesela... Yakut küpeleri gibi dallarında onbinlerce kirazın gülümsediği kirazlara, tatlı armut ağaçlarına, mis kokulu elmalara, iştah açıcı eriklere, insanı mutlu eden incir ağaçlarına, nar ağaçlarına güzel badem ağaçlarına bakalım... Neden meyveler bu kadar çok? Neden bu kadar lezzetli, neden böylesine mis kokulu, neden
Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik ne de her istediğimiz olurdu. Ama öyle bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı o günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandığı günler. İşte bu yüzden, her anne iyi bir terzi ve her baba da yenilerini alamadığı için biraz buruk olurdu. Ama modayı yine de yakından takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. Her bahar papatya toplamak ve çimlerde yuvarlanmak gibi sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize. Üstelik pantolonumuzda beliren çimen lekesi için annemizden yiyeceğimiz azara bile hiç aldırış etmeden. Ama yine de iyi çocuklardık biz. Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, beraber gülüp beraber ağlamasını da iyi bilirdik. İstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik. İşte bu yüzden, ekmek ve emek bizim için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız; ekmeğimize de, sevdiklerimize de…
251 syf.
9/10 puan verdi
Çok gerginim şu anda ama unutmaya çalışıyorum uzun uzadıya yazdığım incelemem elektrik kesintisi sonucu ne yazık ki uzayın derin boşluğuna uçtu... Bu sinirle nasıl yazabildiysem yazdım artık :( Kitabın girişinde şöyle bir cümle karşılıyor bizi; Yazılar, Yeni Şafak gazetesinde yirmi yıllık bir süre içinde yayımlandı. Okurların bu hususu gözden uzak tutmamalarını rica ediyorum. Yaklaşık yirmi yıl önce yazılan bu yazıların günümüzde bu kadar iyi bir tespit oluşturuyor olması beni çok şaşırttı açıkçası... Mustafa Kutlu hikayelerini okumak kadar deneme yazılarını da okumak bana keyif veriyor. Günümüzün tespitlerini 20 yıl öncesine bu denli güzel bir şekilde kaleme alması beni çok tatmin etti. Kutlu'yu okumak bana iyi geliyor, bir kalbim olduğunu hatırlatıyor, unutturmuyor , sevin diyor, merhamet edin, Reçete yazıyor bize öyle bildiğiniz reçeteler arveles ya da parol gibi değil :), mesela taze ot kokusunu içinize çekin, ıhlamur,papatya toplayın kurutun sonra da kışın çay yapıp pencere kenarında oturup için diyor, her nefeste Allah deyin diyor. Kitabın sonlarına doğru biraz yoruldum okurken belki de ilk sayfalarda duygu yoğunluğunu biraz fazla kullanıp sonlara doğru yüzeysel bir şekilde devam ettiği içindir de bilemiyorum. Yine de beni çok fazla tatmin etti. :) Bir kaç yazısı ise bende çok güzel izler bıraktı; Elveda Zamanı, Kar Yazısı , Reçete, Niçin Eski Ramazanlar? kitabı okurken bence bu yazılara ayrı bir göz atın. :) Son olarak da Dışarıda hava nasıl olursa olsun, yeter ki havanız iyi olsun. (syf:195) Hepinize keyifli ve muhabbetli okumalar :) Teşekkürler Mustafa KUTLU
Dem Bu Demdir
Dem Bu DemdirMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 2014766 okunma
Reklam
132 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.